Sürprizleri karşımıza çıkarmakta hayat gibisi yoktur değil mi? Ama bu sürprizlerin kötü veyahut iyi olduğunu asla bilemiyoruz. Bazen öyle şeyler gerçekleşiyor ki, paralel düzenin içerisine sığdırılmış küçücük oyunlardan ibaret oluyor yaşamımız. Şaşırıyoruz, üzülüyoruz..
Bazı zamanlar kırılıyoruz fakat belli etmiyoruz.
Bazen çok sonraları anlıyoruz iyiliğimiz için yazılanı.Tanrı'nın ufak çaplı oyunları bizleri hayrete düşürüyor, ne yapacağımızı dahi bilemiyoruz. Belirli bir zaman sonrasında sunuluyor iyilikler ve beklediğimize değmiş diyebiliyoruz. Ya hayatta hiç iyilikler ile karşılaşmadıysak?
Bazen ürpertici olan sokaklarda, herhangi bir katilin yanından yürüyorsak ve onun katıl olmadığını bildiğimiz için bize muazzam görünüyorsa?
Gözlerimizi alamadığımız insanlar, ya mezardan farksızsa? Gördüğümüz binlerce yüz var, ya şizofrensek? Aslında bir akıl hastanesinin odasına kollarımız şu saçma beyaz önlükler ile bağlanmışken hayalimizde barındırdığımız insanları canlandırıp farklı farklı karakterlerde sunuyorsak kendimize?
Bunları hiç düşünmüyorduk değil mi?
Işte hayatta bizi böyle düşünmüyor. Biri katil, öteki kaçakçı, bir diğeri mafya liste böyle uzayıp gidiyor.
Görenleri büyüleyen bir hayata sahip oldukları sanılan bu yedi adamın hayat hikayeleri hep farklı farklı yazılmıştı. Başrollerini paylaştıkları insanlardı baş kahramanları.
Bazı kahramanlar hiç de iyi olmuyor ilmek ilmek işlenmiş olan hayatta.
Sonuçta bu bir masal değil, onlar da masalı süsleyen prens.Mesela Kim Namjoon'un babası alkolik bir adamdı. Bazı geceler eve gelirdi ayakta duramayacak halde olur küçük Joon'u uykudan uyandırır saatlerce döverdi. Nedeni ise kendini bu şekilde deşarj ediyor olmasından ibaretti. Düşünün daha 12 yaşında minik bir bedene sahipken ağır acılara katlanmak zorundaydı. Durumları kötü değildi, aksine çok iyi bir işi vardı babasının. Kadın düşkünü olması alkolle birleşince Namjoon ve annesinin hayatını cehenneme çeviriyordu. Namjoon söz vermişti kendine. Büyüyüp polis olacak ve babası gibi kötü adamları tutuklayacaktı. Büyüdü, polis de oldu hatta. Ama babası ölmüşken bile rahat bırakmıyordu onu. Ondan geriye kalan mesleği de üstlenmek zorunda kalmıştı annesi için.. Silah kaçakçılığı.. Bir zamanlar zoraki yaparken bu işi, şimdilerde kötülükle beslenir olmuş isteği ile yapıyordu. Hayat ona iyi davranmamış, masum bir çocuğu dünyanın en tehlikeli ülkesinin, tehlikeli adamlarından biri yapmıştı..
Mesela Kim Seok Jin onun hayatı da pek farklı sayılmazdı. Babasının hırsları yüzünden herşeyden uzak kalmıştı. Oyuncaklardan, parklardan, arkadaşlardan.. Annesi ise tam bir kumar düşkünüydü, hiç ilgilenmemişti beş yaşındaki Jin ile. O zamanlarda bile çok zeki bir çocuktu. Herşeyin farkındaydı da. Ama işte diyorum ya beş yaşındaydı daha.. Büyüdü, genç bir adam oldu.. Hatta gençliğinin getirdiği en güzel hediye olmuştu aşk. Fakat babasının hırsları demiştim ya, sırf bu yüzden sevdiği kadının ölümünü seyretti eli kolu bağlı bir şekilde. Kendini alkole verdi, kumara verdi.. Elindeki herşeyi kaybetmişti. Evini, arabasını, parasını. İşte bu gözünü döndüren nokta olmuştu Seok Jin'in. Hırslandı, fazla hırslandı ve tehlikeli şehrin en büyük kumarbazı oldu. Hatta öyle bir güçlendi ki kendine birçok kumarhane açtı.. Tabiri caiz ise kendine şehir içerisinde kumar şehri kurmuştu... Tek bir sözü ile yerle bir edebilirdi bu şehri. Bu denli tehlikeliydi..
Mesela Jung Hoseok daha onüç yaşındaydı ailesini yangında kaybettiğinde. Onsekiz yaşına kadar yurtta kalıp yine yalnızlığa terkedilmişti. Hayat ya Namjoon ile karşılaştırdı onu.. Ne olursa olsun beraberlerdi, hatta polisliği bile beraber kazanmışlardı. Birbirlerine büyük bir söz vermişlerdi iyi adam olacağız diye. Ama farketmemişti ki kötülüğün içine sürüklendiğini. Namjoon ile beraber silah kaçakçılığı yapmaya başlamışlardı. Ilk başta küçüktü işlerinin boyutu. Sonrasında ise, tehlike diyince akıllara kazınan isim hâline gelmişlerdi...
Veyahut Min Yoongi.. Onun durumu hepsinden de farklıydı.. O hayata ilk atıldığı zamanlarda daha ondört yaşındaydı. Babası tam bir baş belasıydı mesela. Durumları iyi değildi. Annesi onu terkedip gitmişti üç veya dört yaşlarındayken. Yaşı büyüdükçe hırçın bir çocuk olmuştu Yoongi. Birgün evine gelen bir adamı babası ile konuşurken duymuştu. Oğlu karşılığında yüklü bir miktar para alacaktı adamdan. Anlamamıştı tabiki ne olacağını. Ta ki adam ona sırıtarak ve üstünü çıkartarak yaklaşana kadar. O an gözü kararmıştı ondört yaşındaki Yoongi'nin. Eline alıp kırdığı vazoyu adamın kalbine saplamış, oradan da aşağı inip gülerek paraları sayan babasının boğazını kesmiş ve ardına bakmadan evden kaçıp gitmişti. Küçük kasabada yaşayan Min kendini Vegas'ın zehirli sokaklarında bulmuştu kendini. Uyuşturucu hayatı olmuştu onun.. Sokaklar ise evi.. Bir zaman sonra anlamadığı şekilde kendini ticaret yaparken bulmuş, yeterince kirli olan Vegas'ı tamamen kirletmiş ve dünyaya açılmış tehlikeli bir adam olmuştu.
Taehyung ve Jeongguk'un durumları ise bambaşkaydı. Annesi Tae'yi doğurur doğurmaz, sevdiği adama kaçmıştı, ve kısa bir süre sonrasında Jeongguk'a hamile kalmıştı. Iki kardeş onsekiz yaşlarına kadar birbirlerinden bir haber şekilde büyümüşler ve tesadüftür ya, babası ile gittiği bir toplantıda karşılaşmışlardı. Jeongguk'un babası onlara kardeş olduklarını açıkladığı zaman yaşadıkları hayal kırıklığı gözlerinden okunmuştu ikisinin de.. Aradan bir sene geçmiş ve üniversitenin bahçesinde Taehyung kavga ederken Jeongguk'un ona yardıma koştuğunu görmüştü. Sonrasında ise birbirlerine sıkıca bağlanmış ve Vegas'ın en büyük barını işletmeye başlamışlardı. Ikisi de babalarının işlerini birleştirmiş ve tek Vegas'ta değil, dünyada namlarını yürüten iki kardeş olmuşlardı. Ikisi de güzel olan görüntülerinin altındaki canavarı gerekmedikçe göstermiyorlardı. Çok güçlülerdi, yer altının en güçlü mafyalarıydı... Tehlike diyince akla gelen ilk iki isim oluyorlardı..
Park Jimin ise hepsinden farklıydı. Diğerlerinin aksine müthiş bir çocukluk geçirmişti. Evet durumları müthiş sayılmazdı ama hiçbir eksikleri de yoktu neredeyse. Babası Sam Grey'e gidene kadar herşey mükemmeldi.
Ona gidişinin üçüncü senesinde yaşadığı büyük yıkım hayatını değiştirmişti Park Jimin'in..
Tehlike olarak adını ilk sıralara yazdıracak ve duyanları kaçıracak bir üne kavuşacaktı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
World Of Sins /
Misteri / ThrillerHer hayat bir parça gizemden, bir parça aksiyondan, bir parça hüzün ve mutluluktan oluşur..