Namjoon'un Anlatımından:
Grey Malikanesine varmış bir delil bulunup bulunmadığını sormuştuk. Henüz bir bulgu olmadığından dolayı direkt olarak içeri girmiş ve Angela ile Tae'nin nerede olduğuna bakıyorduk.
Merdivenin başında Jimin'i gördüğümüzde yüzünde anlamlandıramadığımız birçok ifade vardı ve bu aklımızı daha çok bulandırıyordu. "Nasıl polissiniz? Herşeyde aklınız karışıyor" demeyin. Konu sevdiğiniz insan olunca tüm mantıklı taraflarınız bütün ipleri duygularınıza bırakıyor.
Yüzümüze bakan çocuk, Sam Grey'in adını duyunca gözlerinden ateş fışkıran kelimelerinden kin akan, ve bir anda kendini kaybeden çocuk, şuan sanki on yaşındaki masum ve yaralı çocuktu. Normalde Jimin'in bu ölümde mutlu olması gerekiyordu oysaki. Aşağı inip yanımıza geldi.
"Hoşgeldiniz."
"Pek hoşbulduğumuzu söyleyemeyeceğim Jimin."
Yüzünde acı bir tebessüme yer verdiğinde Hoseok'un iç dünyasını çözmeye çalıştığına adım kadar emindim."Angela ve Taehyung nerede Jimin?"
"Yukarıdalar. Angela bayağı kötüydü. Taehyung da uyuması için onu odasına çıkardı. Gelir şimdi."
"Sen nasılsın?"
"Nasıl görünüyorum Hoseok. Lanet olsun düşmanım olan adamın ölmesine dahi sevinemiyorum."
"Neden?"
"Neden mi? Siz ciddi misiniz ha?! Angela'nın nasıl ağladığını bilmiyorsunuz! Bana bu yolda destek olan kızın, bu acıyı yaşayacağını bile bile bana destek olan kızın gözümün önünde eriyişini görmediniz.. Ah inanamıyorum. Benin burada üzülmem değil sevinmem gerekirdi lanet olsun!"Taehyung geldiği zaman burnundan soluyor gibiydi.
"Hey! Siz sessiz olmak nedir biliyor musunuz? Angela çok zor uykuya daldı ve siz şuan bağıra bağıra konuşarak tekrar onu uyandırmaya mı çalışıyorsunuz?"
"Taehyung bize söylüyorsun fakat biraz da sen sessiz olmayı deneyebilir misin? Biz de burada işimizi yapıyoruz. Unuttuysan hatırlatalım biz polisiz ve bunu yapmak zorundayız. Yukarıda uyuyan senin sevdiğin kadın ise bizim de kardeşimiz. Elbette onun canının yanıyor olması bizi de üzüyor. Ortada bir cinayet var ve üstelik biz polis olarak her ne kadar istemesek de bu işi yapmak zorundayız. Kendine gel ve sırf canın yanıyor diye bizlere bağırıp durma."Angela'nın aşağı indiğinden habersiz bir şekilde konuşurken kırılan cam hepimizi kendimize getirmişti.
Öyle bir bakıyordu ki, sanki kırgınlığı gözlerinde bir film gibi geçiyordu. Bunu fazlası ile hissediyorduk.Angela'nın Anlatımından:
"Ne?" Duyduklarım ile şok olmuştum. Bir günde yaşadığım ağırlık yeterince fazlaydı. Üstelik çocukluğunuzu, gençliğinizi, gülüşü ve hüzünlerinizi paylaştığınız adam sizi seviyordu. Yıllarca bunu farkedemediğinizi anladığınız zaman içsel dünyanızda büyük bir yıkıma sebep oluyordu. Daha fazla güçlü kalamamış, elimdeki su bardağını yere düşürmüştüm. Kırılması ile salondaki tüm gözler bana dönmüştü. Taehyung'un bana yaklaşmaya başlaması ile geri geri yürümeye başlamıştım.
"Angela?"
"Uzak dur Taehyung"Hoseok'un Anlatımından:
Taehyung bize döndüğünde gözlerinden ateş fışkırıyordu. Evet kesinlikle burası bittigimiz noktaydı.
Bittiğimiz diyorum, çünkü Taehyung Namjoon ve bana bizi öldürecekmiş gibi bakıyordu. Bir yandan haksız sayılmazdı, ne de olsa onu sevdiğini bu şekilde duysun istemiyordu. Fakat bir yandan da haksızdı. Bu noktaya gelmesine sebep birnevi oydu. Eğer aşağıya bağırarak inmemiş olsaydı, Namjoon ile aralarındaki sürtüşme olmayacak, Angela ise Taehyung'un onu sevdiğini bu şekilde öğrenmeyecekti. Onun için gün içerisinde yaşadıkları şüphesiz ki çok ağırdı. Bunu biliyorduk fakat iş işten geçmişti artık. Yeterince gergin olan ortamı yumuşatmak amacı ile söze girmem gerektiğini anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
World Of Sins /
Mystery / ThrillerHer hayat bir parça gizemden, bir parça aksiyondan, bir parça hüzün ve mutluluktan oluşur..