Jimin'in Anlatımından
Moon'a önlüğü verdikten sonra direkt iş başına geçtik. Gerçekten pratik çalışıyordu ve neredeyse hiç zorlanmamıştı diyebilirim. Eh bu biraz da olsa işime gelirdi çünkü benim acil elemana hem de hızlı bir elemana ihtiyacım vardı. Fakat Moon'a bakınca kendimi çok farklı alemlerde hissediyordum. Artık annemin adını taşıdığı için mi yoksa güzel olduğu için mi hiç-bir fikrim yok ama bu kızda beni çeken birşeyler olduğuna adım kadar emindim. Gözlerimi ondan alamıyordum bir türlü. Aklımda dolanan tilkiler dur durak bilmiyordu. Bir anda gözlerimi parlayacak sinsi bir fikirle gülümsedim.
Moon'a seslenip onun çalışmaya devam etmesini benim odamda işim olduğunu söyleyerek onayı aldıktan sonra odama ilerledim.
Telefonumu çıkarıp Angela'yı aradım."Hey Angela ne yapıyorsun."
"Iyiyim çalışıyorum şuan sen?"
"Bende çalışıyorum.."
"Ne istiyorsun Jimin uzatmadan söyler misin? Lafın dolandırılmasından nefret ettiğimi biliyosun."
"Hey hey kraliçe sakin ol bakalım. Şey diyecektim, bugün yanıma bir kız başladı Moon adında ve.."
"Ve sende etkilendin?"
"Aslında tam olarak etkilenmek diyemem de birşeyler var onda ve beni kendine çekiyor. Rica etsem araştırır mısın onu?"
"Tabi şuan yoğunum ama bir iki saate işleri yoluna koyarım ve başlarım araştırmaya. Ne bilgisi istiyorsun?"
"Onunla ilgili herseyi"
"Ah pekala Boss sana mesaj atacağım"
"Pekala Angela teşekkür ederim ben işime dönüyorum öptüm ve seni seviyorum görüşürüz"
"Tamam tamam görüşürüz"
Minik bir kıkırtı bırakarak telefonu kapattım.
Arkamı döndüğüm zaman bir çift mavi gözün bana baktığını gördüm. Ah lanet olsun ne zamandır buradaydı ki?
Sanırım şuan fena halde batmıştım.""Sen ne zamandır buradasın Moon?"
"Aslında yeni geldim kapıyı çaldım ama duymadın telefona dalmıştın?"
"Anladım ne oldu?"
"Yoongi diye biri geldi ve seni soruyor."
"Ah tamam sen çık yanıma gelmesini söyle"
"Şey peki ama biraz sinirli görünüyordu bilgin olsun."
"Tamam sorun yok"
Moon odadan çıktıktan hemen sonra kendimi koltuğa attım. Umarım konuşulanları duymamıştır.
Yoongi'nin pat diye odaya dalması ile yerimden sıçradım. Abi bu herifte sakince kapı açma huyu neden yok ki yani?!
"Yoongi? Neyin var?"
"Jimin bir sus ben şu aklımı toparlayayım başlayacağım anlatmaya!"
Hayda ne bu sinir şimdi? Ne olmuş olabilir ki? Beklemeye karar verdim. Yaklaşık geçen yarim saatin ardından konuşmaya başladı.
"Benim bir çocuğum var."
"Ne?"
"Duydun işte benim bir çocuğum var."
"Nasıl kimden?"
"Hani ben iş için çıkıyordum ya yurt dışına. Gittiğim ülkelerden birinde bir kızla karşılaştım. Birbirinizden etkilenmiştik. Bir gece eğlence mekanında karşılaştık yine ve o gece ikimiz de kör kütük sarhoş olduk. Sonra mekânın odalarından birinde sabaha kadar seviştik. Unutulmazdı. Ertesi gün Vegas'a dönecektim biliyordu bunu. Kendisi de memleketine yani Endonezya'ya gidecekti o gün. Birbirimizden ayrılmama kararı aldık ve sürekli görüşüyorduk. Bende iş için çıktığım zamanlarda iki günümü ona ayırıyor ve yanında kalıyordum. Biliyorsun ki şuan onu getiremem buraya. Yaptığım işi dahi bilmiyor. Işte Sam ölmeden 2 gün önce beni aradı ve daha yeni çocuğumuzu doğurduğunu söyledi. Bende apar topar Endonezya'ya gittim. Telefonlarım kapalıydı çünkü kendimi toparlamaya çalışıyordum. Her neyse sonrasında geldiğimde ise durumu hepimiz toparlanmadan anlatmak istemedim. Biliyorsun Taehyung ve Angela muhabbeti. Neden sinirli olduğuma gelirsek bugün Angela'nın yanına gittim. Durumu ona anlattım. Benim çocuğum mu değil mi öğrenmek istiyorum. Sonuçta başkasının çocuğu ise asla babalık yapmam. E Angela'nın da eli kolu uzun babasından dolayı. Bu yüzden ona gitmek cazip geldi. Fakat işlerinin çok yoğun olduğunu söyledi. Ancak birkaç gün sonra araştırabilirmiş. Zaten Maya ile kavga ettik telefonda bunun siniri ile Angela'ya patladım ve ofisini dağıttım. Sakinleşmek adına senin yanına geldim çünkü diğerlerine gidersem sürekli olarak bana kızacaklarını biliyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
World Of Sins /
Mystery / ThrillerHer hayat bir parça gizemden, bir parça aksiyondan, bir parça hüzün ve mutluluktan oluşur..