Fauver bir anlığına kafasında şırıl şırıl su sesleri duyduğunu sandı. Sesler daha da netleşmeye başlayınca, bunun hayali değil, gerçekten mermere damlayan suların sesi olduğunu farketti, "Aman tanrım, suyun altı açık kaldı!". Salondan mutfağa hızlı bir hamleyle geçti. Suyun çok hızlı taştığını farkeden Fauver ateşi söndürmek için hızlı bir şekilde üfledi.
-- (Gülümseyerek) Artık taşamayacak.
-- (O da gülümsedi) En iyisi ben artık gideyim.
-- Nasıl isterseniz efendim, kızım hakkında beni bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederim.
-- Ben bunun için varım. (Hafif sırıttı) Yani, öyle değil mi?Fauver doktorun bu garip tavırlarını bir türlü anlayamıyordu, yine içinden düşündü: "Sen sadece doktorsun, neden bu kadar gizemli takılıyorsun?". Adam, yüzündeki ifadeyi hiç bozmadan kapıya yönelirken bir yandan da devam etti: "Tekrardan hoşçakalın Bay Fauver, kızınız da ciddi bir dönemden geçiyor, dikkat edin ona, gerçekten!". Kapı kolunu tuttu, indirdi. Fauver uğurlamak için kapıya yanaştığında, son bir döndü, baktı: "Gerçekten, Stewart!". Fauver donmuş kalmışken o iri yarı silüeti evin bahçesinden yola doğru yürüdükçe kararıyor, başı kalkık, özgüvenli bir şekilde kayboluyordu. Işık önce kafasına, sonra pantolonuna vuruyor, ondan geriye kalan son şeyse yere bir süreliğine düşen gölgesi oluyordu. Fauver hala düz, aynı yöne takılmış kalmıştı, bahçenin yoluna... Adeta kedi görmüş bir fare misali donmuş kalmıştı. Bir an, aklındaki düşüncelerden biri diline geldi: "Gerçekten ne oldu ve n'oluyor, tam şu an n'oluyor?".
Kapıyı hafifçe kapattı, kapatır kapatmaz gözü karardı. Aynı anda da gözü yarı açık şekilde: Sanırsam artık benim de yatmaya ihtiyacım var." dedi. Yatağa yatmak için yukarıya yöneldi, merdivenleri çıkmaya başladı. Odasına girdi ve "Allah kahretsin, ben artık rahat bir uyku uyumak istiyorum." diyerek içinden haykırdı. Fauver'ın bir kızı vardı, bu da yatağının neden tek kişilik olmadığını anlamamıza yardımcı oluyor fakat bir sorun var: "Neden çift kişilik yatakta tek kişi yatıyordu?". Çok mu rahatına düşkündü ya da tek kişilik yatak ona dar mı geliyordu? O da böyle olmuş olması için, bunun sadece bir rüya olmuş olması ve karısıyla o yatakta bir bardak sıcak İtalyan kahvesiyle uyanmak için Tanrı'ya adeta yalvarıyordu. "Olmayacaksa bari canımı al da kurtulayım.". Bunu birçok kez söyler ve her söylediğinde de kızı aklına gelirdi, yine aklına geldi.
Umutsuzca yatağına yattığında, kafasındaki bütün düşünceleri attı çünkü onlar ile yatamıyacağını biliyordu, geçmişte bu konuda oldukça deneyim kazanmıştı. Bunun için kendi hazırladığı özel meditasyonu aklına geldi, kalktı, özel olarak aldığı birkaç kokuyu, küçük kapların içine koydu. Daha sonra koku odanın içine yayılırken aşağıya inip, en çok sevdiği ve yatmadan önceye ayırdığı tatlılarını yedi, üzerine bir bardak da su içti. Yukarı çıkıp odanın içine tekrar girdi, kendini biraz daha rahatlamış ve mutlu hissediyordu, camı yarıladı, içeriye hava akışını sağladı, daha sonra ezberindeki şu sözleri sarfetti: "Hayatımı seviyorum, önüme çıkacak her türlü engele karşı koyabilecek güce ve iradeye de sahip olduğuma inanıyorum çünkü biliyorum ki bu böyle.". Artık kesinlikle yatmaya hazırdı, yatağa yavaşça uzandı ve bir süre asla kalkamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yedi Tarikatın Esiri
ActionYaptığı işi istikrarlı bir şekilde yapan ve daha iyi yapabilmek için elinden gelen her şeyi yapan Psikolog Stewart Fauver... Her gün yaptığı işi yapmak için erkenden yola çıkan ve aynı zamanda kanser hastası olan kızının hastalığıyla uğraşan Fauver...