1. Bölüm

51 7 2
                                    


Multimedia: Sare'nin elbisesi

Ağır adımlarla mizacımı gökyüzüne dikmiş yürüyordum. Çantamın kollarını öyle sıkı kavramıştım ki sanki bıraksam omuzlarımdan sıyrılıp düşecek gibiydi. Sanki oda beni terk edecek gibiydi.

Terk etmek... Terk edilmek... Bu kelimeye hep yakın olmuştum. Hep terk edilmiştim. Annem beni terk etmişti... babam beni terk etmişti... hayallerim terk etmişti...

Anne... Annem... Tam 11 yıl oldu. Sesini duymayalı, bana kollarını açıp gel yavrum demeyeli, bana en sevdiğim yemekleri yapmayalı, beni öpmeyeli... Vardı ama yoktu.
Kazadan sonra varla yok arası olmuştu. Konuşamıyor, yürüyemiyor, hareket edemiyordu.
O kaza benden herşeyimi almıştı.

Ya babam.... Vardı. Kanıyla, canıyla yanımdaydı ama ben yoktum onun için. Nefret ediyordu benden. Haklıydı da. Ben ısrar etmeseydim o kaza olmayacaktı. Annem felç olmayacaktı. Babam benden gitmeyecekti.

Babam... Anneme öyle büyük bi aşkla bağlıydıki gözü hiç bişeyi görmüyordu. Beni. Yavrusunu bile.

Kaza olduğu gün,
Ogün lunaparka gitmek için çok ısrar etmiştim. Ağlamıştım. Annemde dayanamayıp beni götürmüştü. İçim kıpır kıpırdı. İlk defa lunaparka gidicektim. Ben ordan oraya koşuşturmaya başlamıştım. Annemin elini bırakmıştım. Atlı karıncaya koşup 'Anne hadi bindir beni' dedim. Anlımdan öpüp 'Peki kuzum' demişti. Nerden bile bilirdim ki beni son öpüşü, bana son cümlesi olacağını.
Ben deliler gibi eğlenirken herkesin bi tarafa doğru koşuşturmasını gördüm. Çok korkmuştum. Anneme bağırmaya başladım. 'Anne!!!' ama yoktu hiç bi yere de yoktu. Ağlamaya başladım. Kalabalığa doğru gidince annemin kanlar içinde yerde yattığını gördüm.
O görüntü hiç gitmedi aklımdan. Ağzı yüzü her tarafı kan içindeydi.
Araba çarpmıştı. Bariyerleri kırıp annemi ezip geçmişti. Ogünden sonra bi daha hiç annemi ayakta görmedim.
Azap günlerim başlamıştı.
Babam hep beni suçladı. 'Sen yaptın. Sen aldın onu benden senden nefret ediyorum!!.' daha yedi yaşımdaydım. Nefret kelimesinin anlamını bile bilmezken babam tarafından hissediliyordu bu kelime bana. Yedi yaşındaki bi çocuğa böyle büyük bi sorumluğu yüklemek doğru muydu?
Babamın gözünde annemin katili bendim. Annemi ondan ben almıştım. Ben ısrar etmeseydim o kaza olmayacaktı. Annem bu durum da olmayacaktı. Yıllar boyunca babamdan bunları duydum.
Dağılmıştı. Annemin tedavisine evde devam edilmeye başlanmıştı. O zaman biraz yüzü gülmüştü. Anneme öyle bi aşkla bağlıydıki hayrandım. Ama anneme duyduğu sevginin ufak bi parçasını bile bana duymuyordu.
Alışmıştım bununla yaşamaya... Bu vicdan azabıyla yaşamaya.

Esen sert bi rüzgar düşüncelerimden ayrılmama neden olmuştu. Yavaş adımlarla evime doğru ilerliyordum.
Yola çıkalı çok olmamıştı. Çantamdan telefonumu ve kulaklığımı çıkarım kulağıma yerleştirdim. Müzik dinlemeye ihtiyacım vardı.
Müzik listesini karıştırıp telefonu hırkamın cebine yerleştirdim.

' Adamlar- Sarılırım birine ' çalmaya başladı.

Şarkının bildiğim kısımlarını mırıldanmaya başladım.

"Sarılırım birine , hatırlatır derine. Küsmenin ne faydası var? Solup gidiyo bahar. Güzelinden biriktir öldüm derken diriltir. Seven elbet sevilir nefret işte nefret kadar... "

ve şarkının o kısmını tekrar ettim.

' nefret işte ne nefret kadar...'

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 12, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KUSURSUZ FISILTI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin