Dinle beni anne

640 145 68
                                    

Mezar taşın neden bu kadar soğuk anne ?
Neden bu kadar duygusuz ,
Bu seferki neden diğerleri gibi değil
Küçükken yudum yudum içtiğim sıcak sütün kokusu ilişmiyor burnuma ?
Neden ellerim toprağına giderken geri geri gidiyor ?
Senin Artık bir parçan olan o toprağı neden kabul etmiyor bünyem .
Gardım düşerken neden hep gözyaşlarım eşlik ediyor bana ?
Nefes alışlarım neden bu kadar derin ve içten ?
Korkakça çıkan hıçkırıklarımın sesini duyuyormusun anne ,
Duyma bu sefer ki hıçkırıklarımı , çünkü bu sefer ki hıçkırıklarım
senide üzer .
Eskisi gibi pamuk şeker arabası peşinede koşarken yardığım dizlerim için ağlamıyorum .
Sen gittikten sonra anladım ben , dizlerindeki yaraların acısı , acı değilmiş .
Acı dedikleri şey o kadar basit değilmiş anne .
Gerçek acıların ne ilacı nede sargısı varmış .
Çünkü onlar , sarmakla bitmeyecek kadar çok .
Hiçbir ilaçla hafiflemeyecek kadar derin miş .
Bazı inşalara acı bazılarına da güç verimiş
Bana da bir çift çaresizlik verdi , mesela
Bir bedene " anne " değil
Bir mezar taşına " anne " diye seslendim .
Ağır geldi bedenime ağır geldi kirpiklerime .
Aynada gördüğüm o yorgun kıza ağır geldi .
Taşıyamadım bak işte .
Ben senin gibi güçlü olamadım
Sana benzemeye çalıştı ruhum
Ama hiç başaramadım
Kokusu çoktan uçup gitmiş ceketini giydim mesala ,
Uçları kıvrılmış resimlerden gülümsediğin gibi baktım tüm fotoğraf karelerine ,
Gözyaşlarımı hep sildim bir daha kine yol açtım
Ellerimin içindeki ateşi göz yaşımla söndürmek istedim .
Avucuma düşen her damala da yanan ateşimi daha da körükledim .
Ben sana benzemeyi beceremedim
anne .
Çünkü sen giderken farkında olmadan yanında bir şeylerde götürdün benden
Çoçuk yanımı aldın mesala ,
Kalbi pır pır atan Çalıkuşu kadar özgür kızı ,
Ağlarken kapının ardında saklanan çaresiz kızı ,
Büyümeyi düşleyen masum kızı ,
Büyümek demişken ;
Çoçukken büyümek vardıya düşlerimde
Boyumu ölçerdik ya kapı girişindeki duvar da
Parmak ucuna çıkıp " uzamış mıyım " diye sorardım ya
Ne tuhaf dimi anne büyümeye ne kadar hayran bakardım bir zamanlar
Benim gözümde
Büyümek güzeldi çünkü
Yere düştüğünde ağlamamaktı mesela
Gülüp geçmekti
Ahmak ıslatan yağmuruna yakalanıp , hiç hasta olamamaktı .
Binlerce pamuk şeker alabilmekti yada .
Ben büyümeyi bu kadar basit sanmıştı oysaki
Hiç birşey bilmiyordu ki kalbim ,
Hiç bir şey görmemişti daha gözlerim
Hiç çığlık atmamıştı ses tellerim ,
Hiç sahte gülücüklere yer vermemişti dudaklarım .
Ben bilmeden hayal kurdum ,
Hayallerim bana çok fazlaydı oyse ki
Sanırım ben bunun farkına da çok geç vardım
Vardığımda geri döndüremeyeceğim bir zamandaydım .
Tıpkı çoçukken ellerimin arasında kayıp giden kırmızı balonum gibiydi
O artık gitmişti ,
Onu tutamazdım ,
Onu geri getiremezdim .
Mavi gökyüzüne aitti o balon
Çalı kuşlarının dı artık , onlarındı o kırmızı balon
Yada göçmen kuşların
Bilmiyorum
Benim tek bildiğim benim olmadığıydı
Çünkü ben onu tutamamıştım .
Tıpkı çoçuklukluğu tutamadığı gibi
Artık çoçuk değildim
Çoçukluğum gökyüzündendi benim .
Bana ait değildi .
Annemin gitti gün benim çoçukluğum da kırmızı bir balona tutup gitmişti
Benden çok uzaklara
Ben toprağa düştüm
Zamanla ,
Filizlenmiştim ,
Yeşermiştim ,
Büyümüştü ,
Ben büyümek zorundaydım çünkü bayram sabahları saçlarımı iki yandan ören annem yoktu ,
Yada çikolatalı ağzımı silen yoktu ,
Yere düşüp kana bulanmış dizlerime merhem süren de yoktu .
Benim annem gittikten sonradara kimsem yoktu
Çaresizdim , yaralıydım , yarımdım
Ölümü bir dost gibi bekledim
Ve o an geldiğinde gözlerimi kapayıp bu hayata elveda demek istemiştim .

Ben kelebeklere çok özendim
Bir günlük Kelebek olmayı istedim
Ve kanatlarımı çırpıp havalanırlarken
" üzülme bu günü atlatırsan , yarın hiç olmayacak " diye bilmek istedim .

***

YARALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin