Gece

476 90 59
                                    

Multimedya ; Zehra Beylice

Silahın ucunda hunharca patlamayı bekleyen bir mermi mi ?
Yoksa silahın ucundan çıkan bir merminin bedenini delip geçmesi mi ?
Sudan korktuğu halde karada can çekişerek ölümünü bekleyen bir balık mı ?
Sudan korktuğu halde denize aşık olup hırçın dalgaların altıda boğulmayı bekleyen bir balık mı ?
Bir balerinin hayalleri için cam kırıklarının üstünde kanayan ayakları ile dans etmesi mi ?
Cam kırıkları yüzünden kanayan ayaklarını görüp vazgeçmesi mi ?
Tek bir çığlık yetermiydi matemi yaşamaya ?
Yoksa matem miydi her sondaki ayrılıkta ?
Bir araba altında can çekişen insanın bedenimidir ?
Yoksa son bulan gençliğimi ?
Bazı sonlar farklı biter ;
Kimi acılı bir intihardır ,
Kimi ecelin kapıyı tıklaması ,
Kimi ise intikam ,
Benim annem bir araba altında kapadı gözlerini hayata .
Herkes bir kaza olduğunu söyledi ,
oyse ben hiç inanamadım bu sona .
Benim annem bir intikam uğruna uçup gitti yıldızların yanına .
Polislere " bu olay bir kazadan ibaret " dediler .
" değildi " dedim , duymadılar
" bu bir intikamdı "dedim , inanamadılar .
Zaten bana hiç inanmazlar .
Sahte bir nasılsın yeter mi , insanın içindeki dökmeye .
" nasılsın " diye soranlar bekler mi cevabı her seferinde
Benim cevabımı beklemediler mesala İçten bir " nasılsın " sorusu yeterdi oysaki içimdekileri dökmeye , kendimi anlatmaya .
Demek isterdim ,
Ben , Zehra Beylice ;
Mutlu olmayı unutan kız ,
Büyük göz kapakları ile hayata yorgun bakan kız ,
Saçlarındaki sarılar güneşi  anımsatıyor diye kalbindeki buzu salık saçlarıyla eriten kız ,
Kirpikleri hep nemli olan kız ,
Demiştim ya , çaresiz , yarım , yaralı olan kız .
                              ***
Düşüncelerden sıyrılıp , odamın bir kösesinde ki soğuk duvardan sırtımı çekip ayağa kalktım . Yatağın  yanımda duran açık pencereye yöneldim , az sonra yağmurun yağcanı belli eden kara bulutlara bakıp elimi hafifçe dışarıya doğru uzattım . Kalabalık ve işlek caddeden gelen seslere kulak asıp , tanıdık bir sima aradım .
Annesinin çantasını çekiştirip " bana pamuk şeker al anne bak şurdan " diyen masum çoçuğu
Oturduğu yerde soluklanırken elleri titreyen yaşlı dedeyi . 
Telefonla konuşup adımlarını hızladıran beyaz gömlekli adamı .
Karşı binanın balkonunda duran yaşlı komşumuz Havva teyzenin yüzündeki her geçen gün daha belirginleşen çizgilerini , izliyordu gözlerim, sokaktaki insanlarda bir panik vardı , az sonra yağmurun yağmasıydı onları bir o yana bir bu yana savuran .
Herkesi tek tek inceledim , simaları aklıma kazıdım .
Belki bir gün onlara muhtaç olursam , " bana yardım " edin diyebilirdim .
Her gün yeni bir hikaye çiziyordu hayat bize
Her gün ayrı bir sahne , her gün fonda çalan ayrı bir müzik , ve her müzikte dans eden bir ben vardım yine ,
Derin bir nefes aldım , ve içeriye soğuk giren pencere camını kapattım . İleride duran aynalı dolaba bakıp yalandanda olsa gülümseyip " ben iyiyim " dedim .
Bu kelimeye çok alışıktım . Her gün defalarca bu kelimeyi kullanır bazen kendimi bile mutlu olduğumu inanadırmaya çalışırdım . Ve evet insanın en canını yakan şeyde bu kendine yalan söylemek , yalandan gülümsemek .
Bu gün bir kere daha yalan söyleye bilirdim . Sokağa çıkıp halimi soran herkese " iyiyim " diyebilirdim .
Düşüncelerimle birlikte odamdan çıkıp merdivenlerden aşağı indim .
Siyah sokak kapısına doğru ilerledim . Yanda duran askılıktan ceketimi omuzlarıma koyup atkımı boynuma doladım . Batlarımı ayağıma geçirip kapıyı açtım . Soğuk üfleyen havaya doğru ilerleyip kapıyı kapattım . Sonbaharı özlediğimi fark ettim .
Çok uzun zamandır hayata bu gözle bakmıyordum . Ağaçları çok uzun zamandır hiç bu kadar incelemiyordum . Yapraklar bir bir yerlere saçılmış bazısı uçup gökyüzüyle buluşmuş . Tıpkı benim gibi olmuş hayatları .
Annemin yıldızların yanına gittiği gün ben yapraklarımı döktüm . İlk yaprak babam oldu gökyüzüyle o buluştu , bana nefret dolu gözlerle bakıyor şimdi annemin ölümünden beni suçluyor . Oysaki ona en ihtiyacım olan dönemlerdi , halada ona ihtiyaçım var . Ama artık o beni küçük kızı Zehra olarak görmüyor , hayatını mahveden katil Zehra diye bakıyor yüzüme kinle nefretle . Aynı evin içinde iki yabancı gibiyiz . Birgün affedecek biliyorum . Eskisi gibi merhametli , sevgi dolu bakıcak bana . İşte o gün ağlamamak için söz vericem aynalara .
Düşüncelerden sıyrılıp karşıdan bakan Mustafa amcaya kaydı gözlerim .  Mahalle manavıdır , hep destek olmaya çalışmıştır . Elinden geldiğince yanımızda olmuştur , pek insan sarrafı değildir belki ama iyi teselli verir .
Mustafa amca yüzüme bakıp " zehra nasılsın kızım " diye soruyordu. Sertçe  yutkundum üzgün olduğumu fark etmesin istedim ve  " iyiyim , çok iyiyim " dedim .
" biliyordum sen çok güçlüsün hep güçlüydün " gülümsedim evet içim yanıyordu ama ben gülümsüyordum . Beni güçlü sanıyorlardı ben hiç güçlü olmadım , şimdide güçlü değilim .
Konuyu değiştirmek istedim , tezgahında duran kırmızı elmaları gözüme kestirip " sanırım yeni dalında koparılmış bir tane alıyorum , Mustafa amca " büyük kırmızı bir elma seçip avuçlarımın arasına aldım . Gülümseyip yanından uzaklaştım . Elmadan bir ısırık aldım , ve hemen hemen boşalmış sokakta yavaş adımlarla ilerliyordum . İçme giren hava ruhumuda temizlesin istiyordum .
Üzerimde ki atkıma daha çok sarılıp , ilerledim . Evden uzaklaşmıştım artık , bilmediğim yollar bilmediğim sokaklar öğrenmek istiyordum .
Bir anda avuçlarımdan elma yere düşerken sertçe yutkundum .
Karşımda beliren kişiye baktım bu annemdi . Beynimde deli gibi yankılanan o ses çıktı sonra ağzımdan " anne " sesim yankılandı bir annemin birde benim olduğumu sokakta gözlerimi kapamak bile istemiyordum ya bir rüyaysa , ya uyanırsam . Bu gerçek olabilir miydi .
Üzerinde beyaz bir elbise vardı . Üşümüş olmalıydı . Kollarımla sarmak istedim bir kaç adım anneme doğru attım . Bir kaç adım daha . Bir gariplik vardı anneme yaklaşamıyordum . Elimi uzatıp " anne , nerelerdeydin hadi gel eve gidelim üşümüşsündür " diyordum .
Sol gözünden yaşın süzüldüğünü hissederken . Yutkunup diğer elimide havaya kaldırdım , bir adım daha attım . Aramızda az bir mesafe vardı oysaki ama ben onu tutamıyordum .
Hava gitgide kararmaya başlamıştı . Yağmur kendini belli ediyordu . Annemse karşımda öylece duruyordu . Onu bırakmıcaktım , onu bu sefer tutacaktım . Anneme doğru koşar adımlarla ilerledim . Annem uzaklaşıyordu , oda koşuyordu yüzüme ifadesiz bakıyordu , ne ağlıyor , nede gülüyordu . Bana öyle bakıyordu ki tıpkı bir duvar gibi soğuk ve duygusuz . Bir kaç adım daha attım taki bir anda yerdeki büyük taşa çarpıp düşene kadar . Ellerimin üzerine düştüm . Bu acıyı biliyordum çoçukkende yere düşer kanatırdım dizlerimi ellerimi yine aynı acıyı hissettim ellerimi havaya kaldırıp çizilmiş yer yer kan akan avuçlarıma baktım . Gülümseyip gözlerim avuçlarıma dönük bir şekilde " bak anne gene düştüm . Tıpkı çoçukluğumdaki gibi . Sen bana merhem sürsen geçer biliyorum . " diyerek başımı anneme doğru çevirdim . Başımı kaldırdım , karşımda kimse yoktu , başımla sağ solu kolaçan ettim . Kollarımdan güç alıp yerden kalktım . " anne " diye bağırdım , boş sokakta yankı yapan sesimle tekrardan " anne " diye bağırdım . İşte şimdi tamda boş sokakta yankılanan ses bedenimi delip geçerken fark ettim . Ben yine çoçukluk ettim olmayacak bir hayale kaptırdım kendimi . Bir hayaldi , tıpkı her gece başımı yastığa koyduğumda önümde canlanan annem gibi .
Hava siyaha bürünmüştü artık .  Yağmur hızlanmıştı , yanımda duran sokak lambası bir anda etrafa ışık verdi . Bense ellerim yaralı bir şekilde dizlerimin üstüne düşüp , ağlamaya başladım . Ellerime bakıp " annem seni çok özledim " diyordum . Gözyaşlarım bir bir avuçlarıma düşerken , kanla birleşip yere düştüler , ve içimden geçen tek şey sokak lambası ile birlikte ordan yok olmayı istemekti . Yağmur bir yandan yağıyordu başımı havaya kaldırdım . Zorda olsa yutkundum . Gözlerimi kapatıp gözyaşlarımı yağmur temizlesin istedim .
Ve kısık bir sesle " anne seni özledim " diyordum .
Yağmur duydu daha hızlandı .
Bulutlar duydu siyaha büründü .
Sakak lambası şahit oldu . Dost oldu yanıma
Bir tek insanlar duymadı , onlar da beni hep güçlü sandı .

YARALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin