05*********:
Kalleş bir şehrin, bin türlü bela kokan, bin türlü bela dolaşan kirli kaldırımlarında yorgun bacaklarla yorgun gözlerle mi geziyorsun? Oysa haberin bile olmadan belalara kalleşliklere yorulmak bilmeyen göğsümü siper etmiş, sana sert bir rüzgar bile dokunsun istememiştim.
05*********:
Şimdi duymak istediğin tek güzel kelimenin, görmek istediğin tek bir tebessümün hesaplarını mı yaparsın. Oysa ben, içinde tek kötü kelime olmayan en güzel cümleleri aranırdım, şiir kurmak için... İçim ağlardı da sen görme diye gizlice aynalara bakardım, aynalar hüznümle buğulanırdı da, sana kahkahalar atardım.
05*********:
O günler geri gelir mi? Ben, sana yağan yağmura şemsiye olur muyum? Bilmem... Ama şimdi karlar içinde üşür olmuşsun, doğru mu? Göğsüm sıkışır bazen, nefes alamaz olurum... anlarım ki o vakitler gözlerinden yaş gelmekte, doğru mudur?
05*********:
Şimdi ben bu şehirden gidiyorum. Seni ve bu şehri sonsuzluğa kadar unutmak mı zor, yoksa burada kalmak mı? Bilmiyorum...
05*********:
Bir kez bile yüzünü görsem yeterdi bana, sadece bir kez... Beni acımla baş başa bıraktığın o günden beri aynı acıyı çektim. Nerdesin, kiminlesin, sağlığın yerin de mi, kendine iyi bakıyor musun?
05*********:
Seni hala seviyorum, bunu unutma olur mu prensim?
Gönderildi ✅
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You - Yoonkook ✅
Short Story"Düşlerimin prensi, silerken hafızanı, kaydet bir hücrene beni. Bir ömür senin kokunu alarak kalayım orada."
