6 - Geleceğin Kralı

74 9 16
                                    

Rhalla belini sıkan elbiseler giymeye devam etti. İki gebelik yaşamasına rağmen hala zayıftı. Göğüslerini ortaya çıkaran elbisesi ile bahçede geziyordu. 

"Anneciğim, ben de senin gibi bir kraliçe olacak mıyım?" Rhalla kucağında oturan Siarra'ya baktı. Henüz beş yaşındaydı ama şimdiden gümüş saçlara ve açık mavi gözlere sahipti. Rhalla onu öptü. 

"Kraliçe olmak o kadar da güzel değil." dedi, bunu Siarra'dan çok kendine söylüyordu. "Dünyanın en güçlü kadını oluyorsun, yine de sevdiklerin parmakalarının arasından kayıp gidiyor."

Siarra Rhalla'nın tacını kafasından çıkardı ve kendi kafasına taktı. Rhalla ona gülümsedi. Oğlu Aerion kral olacaktı. Siarra'nın Aerion'un kraliçesi olmasını istemiyordu. Rhalla kuzeni Rhael ile evlenmiş olmasına rağmen kardeş evliliğini onaylamıyordu ve kızına bunu yapmayacaktı. 

Kırmızı sıkı elbisesi göğüslerini ortaya çıkarmakla kalmıyor, nefes almasını zorlaştırıyordu. Elini karnına koydu. İçinde bir bebek taşıyordu. Rhael'den bir bebek. Bir prens veya prenses.

Siarra Rhalla'nın dizinden indi. "Büyükanne!"

Koşarak Dul Kraliçe Daena'nın kollarına atladı. Daena çok yaşlı değildi, sadece kırk iki yaşındaydı. Ama gümüş saçları beyazlaşmıştı, yüzünde kırışıklıklar oluşmuştu.

Daena Siarra'yı kucağına alırken Rhalla ayağa kalktı. 

"Anne." Daena Siarra'nın yanağını öptükten sonra Rhalla'ya baktı. Biri mavi, diğeri yeşil gözleri Rhalla'nın üstünde gezindi.

"Mellie, Prenses Siarra'yı odasına götür."

Rhalla kaşlarını çattı. Daena artık Dul Kraliçeydi. Ölmüş bir kralın unutulmuş karısıydı. Hüküm süren Rhalla'ydı ve Daena onun çocukları ile ilgili hüküm veremezdi. Adı Mellie olan, zayıf ve çok genç olan Siarra'nın elini tutup onu uzaklaştırdı.

"Düşündüğümden daha aptalsın." dedi annesi ona bir adım yaklaşıp. "O fahişeden kurtulmak zorundasın."

Rhalla yine bu konuşmayı yapmak istemiyordu. Her gece karnındaki bebek ile sabaha kadar ağlaması yetmez miydi? Rhael'i günlerdir tek bir kez bile görememek onun en büyük cezası değil miydi zaten? 

"Neden bahsettiğini bilmiyorum." dedi Rhalla. Daena gülümsedi.

"Rhael'in o kadınla dolaştığını görüyorum. Senin sarayında. Senin evinde. Buna izin veremezsin, Rhalla. O adam bir hiç. Sen ona o tacı verdin. Ondan geri alabilirsin."

Rhalla'nın kalbini acı doldurdu. Rhael'i, yaptığı her şeye rağmen böylesine sevmek onu öldürüyordu.

"Ne yapmamı bekliyorsun?" Rhalla yutkundu, sesinin titremesini göze alamazdı. "Bir Martell'in kafasını mı kestireyim?"

"Hayır. Onu evlendir. Hazine Başı'n Tyoll Arnard ile. Ya da yakışıklı lord Fiorn Boreas ile. Saraydan yolla onu. Rhael onu özlemeyecektir."

Rhalla bunları konuşup üzülmek istemiyordu. "Akşam yemeğinde görüşürüz, anne."

*

Gümüş saçları omuzlarından döküldü ve kafasına altın tacı takıldı. Bu akşam güzel olacaktı. Rhael'i etkileyecek kadar güzel. O fahişeyi bırakıp kendisine dönmesini sağlayacaktı.

Beline oturan kabarık bir elbise giydi. Elbise kırmızıydı ve elmaslarla süslenmişti. Boynuna güzel bir kolye takıldıktan sonra Rhalla odadan çıktı ve ilerlemeye başladı. Yemeğin Taht Odası'nda yenmesini istemişti. 

Kendisi için ayrılan en başa otururken, Rhael daha gelmemişti.

Annesi Siarra ve Aerion'un yanına oturdu. Rhael geldiğinde Rhalla kalp atışlarını dizginlemek istedi.

Yemeğe başlandığında Rhael ona hiç bakmamıştı. "Bundan sonra burada kalmayacağım." dedi Daena, sessizliği bölerek. Rhalla kaşlarını çatarak ona baktı.

"Kızıl Kale dul bir kraliçeye göre değil. Yaz Kalesi'ne gideceğim ve Yedi'ye kavuşacağım güne kadar hayatımı orada geçireceğim."

"Anne. Burada kalabilirsin." Daena hafifçe gülümsedi. 

"Huzu içinde ölmek istiyorum. Tıpkı baban gibi."

Rhalla dudaklarını sıktı. Babası, hayatı boyunca sevdiği tek kadının adını fısıldayarak ölmüştü. Kafasını salladı.

"Sizinle gelmesi için elli asker ve iyi bir gemi ayarlayacağım." dedi Rhael, bu onun ilk konuşmasıydı.

"Çok naziksiniz, majesteleri. Teşekkürler."

"Ben de onunle gidebilir miyim?" diye sordu Aerion. O ve Siarra Daena'ya çok düşkünlerdi. Rhalla ona hafifçe gülümsedi. "Hayır, hayatım. Sen benim varisimsin. Gelecekteki Kralsın. Senin yerin burası."

Rhalla Rhael'e baktı ve şarap bardağını kavradı. "Gelecekteki Krala!"

Herkes bardağını kaldırıp bir yudum içerken Rhael de onlara katıldı. Kapı açıldı ve bir asker özür dileyerek içeri girdi.

"Majesteleri." diye fısıldadı Rhael'e. Rhalla onları duyacak kadar yakındı.

"Metresiniz, Leydi Eulalie siz olmadan yemek yemeyeceğini söyledi. Askerleri dinlemiyor, iki askere tokat attı ve..."

"Çık dışarı." dedi Rhael. Rhalla bardağını masaya bırakırken boğazında oluşan yumru mu daha ağırdı, yoksa kalbindeki mi?

Metres.

Titreyen elleri masanın örtüsünü kavradı. Gözyaşları kalbine akıyordu sanki. Rhalla askerin çıkışını göremedi bile. Derin nefes alırken kafasını kaldırdı. Annesinin kendisine baktığını görebiliyordu.

"Şimdiki Krala." dedi Daena. Herkes şarabından bir yudum aldığında Rhalla ayağa kalktı ve tüm şarabı yere döktü. Odadan rüzgar gibi çıktığında gözyaşlarını saklayamamıştı ve hıçkırıklarını bastıramadı. Arkasına dönüp bakmadı bile.

THRONE FOR QUEEN. (Kraliçe #5)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin