Jisoo söylediğim şeye bayağı şaşırmış görünüyordu.
Jisoo: Asla olmaz. Biz meleğiz unuttunuz mu? Melekler kimseyi öldürmez.
Tae:Bunu yapmazsanız olacakları söyleyeyim mi size? Xaraos meleklerin soyunu tüketecek. Benim başa geçmeme gerek kalmayacak bile.
Rose:Jisoo. Taehyung haklı.
Jisoo: Sana güvenmiyorum Taehyung.
Yüreğimi parçalayan o cümleyi duymamla algılarım kapanmıştı resmen. İlk aşık olduğum kız bana güvenmediğini söylemişti. Onunla yıllarımız geçmişti halbuki. Söyledikleri sinirlenmeme neden olmuştu.
Tae: Pekala Tanrıçam. Siz bilirsiniz. Xaraos hepinizi teker teker katlettiğinde umrumda bile olmayacak.
Jimin'in kolundan tuttum ve saraya doğru ilerlemeye başladım. Bu yaptığım ne kadar doğru bilemem. Ama endişe etmiyorum yaptığım hiçbişeyden. Çünkü şeytanlar asla doğruyu yapmaz.
Evet... Sinirlenmiştim... Hem de fazlasıyla... Bu yüzden Xaraos'u ben öldürecek ve tahta erken geçip Jisooyu saraya getirip süründürecektim. Çünkü o benim kalbimi kırmıştı... Hem de fazlasıyla...
Jisoo'dan...
Taehyung karşıma geçmiş Xaraos'u öldürtmemi söylüyordu. Çıldırmış olmalı. Tabi ki bir şeytan olduğu için bizim gibi düşünmeyebilir ama birini öldürmemizi beklemesi? Gerçekten delirmiş.
Tacımı aynalı komidinin üstüne koydum. O sırada içeri Rose girdi.
Jisoo: Kafam çok karışık Rose daha sonra gelsen olmaz mı?
Rose: Olmaz çünkü aşağıda Xaraos'un şeytanları kaleye sızmaya çalışıyor.
Jisoo: NE?
Hızlıca merdivenlerden indim ve kale kapısının önüne geldim. Kaleyi çeviren beyaz tabakaya baktım. Kalkan gerçekten işe yarıyordu. İyi ki Lehan'ın ölümünden sonra bu kalkanı kalenin etrafına çevirmişim.
Her şey ne kadar da değişti diye düşünmeden edemedim.
Eskiden Taehyung oyun oynamak için kapımıza gelirdi ama ben ondan korktuğum için açmazdım.
Şimdi de kaleye girmesine izin vermiyordum.
Bir süre sonra kaleyi çevreleyen kalkan bütün şeytanları bitkin düşürmüştü. Hepsi vazgeçip gitmişlerdi.
Ben de Rose ile kendi odama çıkmıştım. Yatağa oturmuş birbirimize bakıyorduk. En sonunda Rose konuştu.
Rose: Jisoo, Taehyung'a karşı soğuk olmanı anlayabiliyorum ama o senin çocukluk aşkın. Acaba kalbini kırmasa mıydın çocuğun?
Jisoo:Onun kırılacak bi kalbi yok Rose! Şeytan o. Onlarda nefretten başka duygu olmaz.
Rose:Sadece nefret değil. Aşk duygusunu da tadıyorlar. Ve bence Taehyung bu duyguyu seninle tadacak.
Jisoo: Bilmiyorum Rose. Ona güvenemiyorum.
Rose: O sana zarar vermez Jisoo. Bundan emin olabilirsin. Çünkü o sana aşık.
Jisoo: Neden biliyorsun? Belki de değil.
Rose: Jimin'den bişeyler dinlemiyoruz değil.
Jisoo: Sen hala Jimin ile görüşüyor musun? Ne güzel.
Bunu söylediğimde acı bir şekilde gülümsemiştim. Aklıma Taehyung ile çocukken ne kadar mutlu olduğumuz gelmişti. O benim oynamaktan en keyif aldığım arkadaşımdı.
Gözlerim dolmuştu anılarım canlanırken. Rose bana sıkıca sarılmıştı ve ilk gözyaşım firar etmişti bile. Bir yandan hıçkırıyor bir yandan da konuşmaya çalışıyordum.
Jisoo:Taehyung değişmeseydi herşey daha farklı olabilirdi...
Rose benden ayrıldı ve iki elini yanaklarıma koyup gözlerime baktı.
Rose:Sen meleklere hükmediyorsun Jisoo kendine gel. Şimdi biraz dinlen, ben seni birşey olursa uyandıracağım.
Kafamı olumlu anlamda salladım. Rose yataktan kalktı ve odadan çıktı. Yatağa uzandım ve beyaz tavana bakarak uykuya daldım...
Uzun zaman sonra yb attım ve mutluyum.
Özlemediniz biliyorum ama içimden yb atmak geldi. Sizi seviyorum ❣️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CHANGES⛓️VSOO
Fantasía"ÇOK DEĞİŞTİN TAEHYUNG SENİ ARTIK TANIYAMIYORUM..." "SANKİ KALBİMİ ONUN KALBİNE ZİNCİRLEMİŞLER GİBİ.." "YORULMADIK MI ARTIK SAVAŞMAKTAN?"