4

65 9 22
                                    

20.29
Bardaktaki viskiyi kafasına dikip masaya bıraktı. Taskmaster'ın olayını öğrendiğinden beri plan yapıyordu. Daha önce devletin kendini öldürmesi için Taskmaster'ı kiraladığı olmuştu ama bu seferki farklıydı. Rusların ve Taskmaster'ın uzun yıllar sonra iş yapması şaşırtıcıydı. Sızlayan kafasını ovuşturdu. Hemen harekete geçmesi saçma olurdu. Daha fazlasını öğrenmeliydi. Oturduğu hardal sarısı kanepeden kalkıp odasına girdi. Kan lekesi olan ceketini çıkarıp torbaya koydu. Üzerindeki gömleği de çöpe attığında geriye sadece pantolonu kalmıştı. Boy aynasının karşısına geçip kendini süzdü. Kahverengi saçları darmadağındı. Sırtındaki yaradan eser kalmamıştı ve bugün de pek zarar almadığı için başka yarası yoktu. Ellerini saçlarından geçirip ebeveyn banyosuna girdi. Suyu sıcağa ayarlarken üzerindeki pantolon ve boxerdan kurtulup duşa girdi. Kaynar su omuzlarından aşağı inerek tüm bedenini yakarken rahatladığını hissetti. Marc.

Khonshu?

Gözlerini açıp etrafına baktı. Hiç kimse yoktu. Nasıl olabilirdi ki zaten? Rafa uzanıp şampuanı aldı. Kafasına döküp saçlarını köpürttü. Marc. Sesi görmezden gelerek vücudunu sabunladı. Durulandıktan sonra bornozunu giyip banyodan çıktı. Yatağında oturan biri vardı. Karanlık yüzünü görmesini engellediğinden yataktaki kişi bir gölgeden farksızdı. Merhaba, Marc. Marc, gidip odanın ışıklarını açtı. "Burada ne işin var, Khonshu?" Khonshu, kafasını ona çevirdi. "Nasıl gittiğini kontrol etmek için geldim. Nasılsın, Marc?" Marc güldü. "Hastaneden kaçarken neredeydin? Ah, unutmuşum hepsi bir oyundu değil mi?" Khonshu, yerinde rahatsızca kıpırdandı. "Seni test etmem gerekiyordu. Kendi kendine nasıl olduğunu görmem gerekiyordu. Beni şaşırtmadın. Deliliğin sana gücünü veriyor." Marc sinirle Mısır Tanrı'sına yöneldi. "Ben deli değilim." Tanrı gülümsedi. "Normal insanlar üç benliğe sahip olmuyor, Spector. Yoksa Grant mi demeliyim? Ya da Lockley?" Marc sinirle ellerini sıktı. "Ben Spector'ım. Ben Grant'im. Ben Lockley'im. Ben, benim. Deli," Kafasını iki yana salladı. "işte o değilim, Khonshu. Başka bir problemin yoksa evimi terk et." Khonshu, gagasını havaya kaldırdı. "Sana güç veren şeyin deliliğin olduğunu anladığında bana teşekkür edeceksin, Khonshu'nun yumruğu. O zamana kadar elveda." Bir saniye sonra odada sadece onlar kalmıştı. Marc, rahat bir nefes alıp üzerini giyindi. Yorganını kaldırıp yatağa yerleşti. Yorganı üzerine örterek uykudan mahrum, düşüncelerle kaplı bir geceye daha kucak açtı.

06.14
Alarmı kapatıp doğruldu. Saçlarını karıştırıp işlerini halletti. Akşam torbaya koyduğu ceketi alıp apartmandan çıktı. Beyaz limuzinin kapısını açtı. Önce torbayı sonra da kendini yerleştirip kapıyı kapattı. "Şirkete geçeceğiz, Frenchie. Ceketim dün biraz hırpalandı." Dikiz aynasında göz göze geldiler. Frenchie sırıttı. "Onu kuru temizlemeye götür." Kafasını sallayıp arabayı çalıştırdı. Trafiğe takılmadan şirkete vardıklarında Marc, kendini arabadan attı. Kadife ceketini düzeltip plazaya girdi. "Günaydın, Bay Grant." Güvenlik görevlisine selam verip asansöre yöneldi. Asistanının orada göremeyince tebessüm etti. Tehdit mektubu işe yaradı. Tebrikler, çocuklar. Odasının bulunduğu katın düğmesine basıp aynaya yaslandı. Asansör dördüncü katta durdu. Kapılar açıldığında içeriye dalgalı sarı saçlı, uzun boylu bir kadın girdi. Telefonunu kulağıyla omzu arasına sıkıştırmış çantasında bir şeyler arıyordu. "Tamam Matt, bir saate büroya dönerim. Ah, genel müdürün odası hangi katta acaba?" Steven, kendisine yöneltilen soruyla kaşlarını çattı. "Genel müdür benim." Kadın kendini toparladı ve telefonu kapattı. "Merhaba, Bay Grant. Ben Karen Page. Nelson ve Murdock bürosundan geliyorum. Bay Murdock size bir şey gönderdi." Steven, kaşlarını çattı. Neyin peşindesin Daredevil? "En iyisi bunu odamda halledelim." Asansör dokuzuncu katta durunca ikili indi ve Steven'ın odasına geçti. Steven masasının üzerine oturdu ve elini salladı. "Bay Murdock bana tam olarak ne yolladı?" Karen çantasından siyah bir sunum dosyası çıkardı. "İçeriğini bilmiyorum, efendim ama Matt çok önemli olduğundan bahsetti." Dosyayı Steven'a uzattı. Steven dosyayı aldı ve ilk sayfasını açtı. Taskmaster. Dosyayı hızla kapatıp Karen'a döndü. "Bana ulaştırdığınız için çok teşekkür ederim, Bayan Page. Eğer sizin için de sorun olmazsa büronuzun kartını rica edebilir miyim?" Karen elini cebine atıp bir kart çıkarttı. Steven kartı alırken gülümsedi. "Teşekkürler. Başka bir şey?" Karen kafasını iki yana salladı ve "iyi çalışmalar." diyerek odadan ayrıldı. Steven yüzündeki sahte gülümsemeyi silerken gözlerini ovuşturdu. Karışmamalıydın, Murdock. Sandalyesine yerleşip dosyayı inceledi. Taskmaster'ın ayrıntılı geçmişi, Ruslarla ve hükümetle olan bağlantıları, hepsi buradaydı. Kasasını açıp dosyayı içine yerleştirdi. Bundan sonrası Marc'a aitti. Başının dönmesiyle masaya tutundu. Kasasının kapağını kapatıp sandalyeye oturdu. O sırada kapı çaldı. "Gir." Asistanı, eski asistanı, içeri girdiğinde Marc, zamanlamasının ne kadar da harika olduğunu düşündü. "Merhaba efendim. Ben, ben istifamı vermek için geldim." Marc kaşlarını çattı. Çok beklenmedik.(!) "Sebebini öğrenebilir miyim?" Çocuk omuzlarını düşürdü. "Siz bana her zaman en iyi şekilde davrandınız ama annemi durumu gittikçe kötüleşiyor. Şehir dışında bir tedavi merkezi bulduk. Oraya gitmeliyim." Hâlâ yalan söylüyor. Sakin ol, Steven. "Yapabileceğim bir şey var mı?" Çocuk, kafasını hızla iki yana salladı. "Hayır efendim." Zarfı masaya bıraktı. "İyi günler." Marc'ın bir şey söylemesine izin vermeden odadan çıktı. Marc o odadan ayrılınca keyifle sırıttı. Sonra toparlanıp istifa mektubunu muhasebeye gönderdi. Kasadaki mektubu tekrar masaya çıkardı. Cebindeki kartı kullanarak numarayı tuşladı. "Buyrun, Avukat Matt Murdock'ın kişisel telefonu?" Marc, gözlerini devirdi. "Sana karışmamanı söylemiştim, Daredevil." Matt kıkırdadı. "Gözüm üzerinde demiştim. Mr. Knight ya da Moon Knight fark etmez. Ruslar peşine düşerse kurtulamazsın, Marc. Bırak yardım edeyim." Marc elini sinirle masasına vurdu. "Senin sikik yardımını istemediğimi söylemiştim, Daredevil. Daha açık olması için bir kez daha söylüyorum. Eğer bir kez daha işime burnunu sokarsan bir şeylere sokacak bir burnun kalmaz. Benden uzak dur." Daha fazla katlanamayacağını bildiğinden telefonu kapattı. Daredevil'le arası hiçbir zaman çok iyi olmamıştı ama Avengers'a yardım ettiği dönemlerde onun nasıl biri olduğunu anlamıştı. Matt, iyiydi. Sadıktı, kendinden önce başkalarını düşünürdü. Belli çizgileri vardı. Marc'ın arkadaş olabileceği bir tip değildi. Masadaki dosyayı alıp şirketten ayrıldı. Uğraması gereken yerler vardı.

Merhaba. Bölüm nasıl oldu bilmiyorum. Pek okunmuyor ama okunmasını da beklemiyordum zaten. Her neyse. Öpücük.
marcspectors
romanovaff

| moon knight |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin