1.2

4.5K 275 124
                                    

Sanki zaman durmuştu. Bana uzanan elleri kalbimin kapısını tıklayan umut ışığı gibiydi. O elleri tutmak için herşeyimi veren ben, şimdi onun ellerini tutuyordum.

"İyi misin?"

"İ-iyiyim"

"Hannah? İyi misin? Birşey oldu mu? Ayağına birşey mi oldu?"

Jungkook'un telaşla söylediği sözlerle şaşırdım. Bu çocuk nefes almıyor mu? Bu ne hız?

"İyiyim Jungkook. Sorun yok, iyiyim ama kazanamadık"

"Sen deli misin? Ne kazanması? Senin iyi olman yarıştan daha önemli"

"Ama elendik" dedim ağlamaklı sesle.

"Sorun değil. Biz de elendik zaten" dedi Kai ensesini kaşıyarak.

"Yardım etmeseydin o zaman? Elenmezdin belki?" Dedi Jungkook tıslayarak.

"Baktım ki gelen arkadaşı yok, ben de nazik bir erkek olarak Hannah'a yardım ettim"  Jungkook gözlerini devirdi.

"Hadi gel Hannah. Sana yürümen için yardım edeyim"

Jungkook ellimdeki elleri çekti ve beni kucağına alarak kamp alanına götürdü. Bir dakika. Jungkook neden beni kucağına aldı ki?

"Hey? Jungkook ben kendim yürürdüm"

"Olmaz" dedi sert sesiyle. Ben ise omuz silkip kamp alanına ulaşmamızı bekledim. Gözlerim etrafta bize şaşkın bir şekilde bakan insanlara baktı. Utanmıştım. Hep olduğu gibi insanların bakışlarından utanıyordum. Gözlerimi insanlardan çekip Jungkook'a yönelttim. Yandan gözüken yüzüyle bir süre yüzüne baka kaldım. Yüzü beni kıskandırıyordu. Çocukluktan beri hep Jungkook'un yüzünü kıskanıyordum. Çocukluğumuzda yüz hatları masum gözükürken şimdi daha erkeksi ve sert hatlara sahipti.

"Hannah? Birşey mi oldu?" Düşüncelerimden bana meraklı bakışlarla bakan Soo Jin le ayrıldım.

"Hayır. Düştüm sadece ama Jungkook abarttı. Jungkook artık ine bilirmiyim?"

Yüzüme baktı ve beni kucağından indirdi ama kolumu bırakmadı.

"Noldu ki sana?"

"Düştüm Soo jin. Sen neden yarışmadın?"

"İstemedim. Sıkıcı bir yarış"

Kafamı anladım dercesine salladım. Jungkook beni kamp alanındakı sandalyelerden birine oturttu ve bacağıma doğru yaklaştı.

"Neresi ağrıyor?"

"H-hiç bir yer" niye kekelemiştim ki? Jungkook gözlerini kapatıp nefesini dışarı verdi.

"Neresi Hannah?

"Yemin ederim"

"Tamam. Acırsa bana söyle tamam mı?"

"Tamam"

"Ben yemek için bir şeyler alıyorum. Sende ister misin?"
"Iımm. Alırsan fena olmaz"

"Tamam. Sen burdan bir yere gitme" başımı salladım.

***

Yarış bitmiş, Jimin ve Hanuel çifti kazanmıştı. Her kes onları tebrik ederken ben hala oturduğum sandalyeden hiç kıpırdamamıştım. Jungkook benim için güzel yemekler getirmişti. Hepsini yemiş, doymuş şuanda da telefonla oyalanıyordum. Çadırlar için bende yardım etmek istemiştim ama Jungkook izin vermemişti. Her kes çadır kurarken ben otuup hazırlanacak olan çadırımı bekliyordum.

"Çadırlar hazır. Eğer dinlenmek istiyorsan çadırına gide bilirsin"

"Hayır" dedim oturduğum yerden kalkarak. "Yeterince dinlendim zaten"

"Tamam. Yardım etmemi ister misin?"

"Kendim giderim. Ateşi şimdi mi yakıyorlar?"

"Evet. Havanın nasıl karaldığını görmüyor musun?"

"Görüyorum. Saat kaç oldu ki?"  Cebinden telefonunu çıkarıp saate baktı.

"11 oldu"

"Ateşin yanına gidelim o zaman"

"Tamam"

***

Ateşin kırmızı rengi etrafı sarmıştı. Alevler oturduğumuz yere kadar geliyordu. Çok fazla kişi yoktu. 6, 7 kişiydik sadece. Her kes kendi çadırına gitmiş, bu gün yaşadıkları yorgunluğu unutturmak içi uyumayı seçmişti. Ateşin etrafında bir kaç kişi vardı. Bu bir kaç kişiye Kai de dahildi.

"Eee? Oyun oynayalım mı?" Dedi heyecanla Tae.

"Ne oyun?" Diyerek merakla kaşlarını çattı, Soo jin.

"Bilmem ki? Ne oynamak istersiniz?"

"Doğruluk mu? Cesaret mi?"diyerek Yeon Soon öyle bağırdı ki, kulaklarımız kanadı.

"Tamam oynayalım" Tae şişeyi çevirdi. Şişenin soru kısmı Tae'ye cevap kısmı Yeon Soon'a düştü.

"Doğruluk mu? Cesaret mi?"

"Doğruluk"

"Kai le neden ayrıldınız"

Soru beni Yeon Soondan daha çok gerirken, ne söyleğeceyini beklemek  beni daha da geriyordu.

"Anlaşamadık. Yani...ımmm. Kai benden ayrıldı. Sebebini bilmiyorum"

"Kai'ni seviyormusun"

"Soru hakkın bitti"

Gerilen ortamda ben sadece Kai'nin tepkilerine odaklıydım. Fazla oralı gibi değildi. Şişeyi yeniden çevirirdi, Tae. Bu kez şişenin soru kısmı Hanuel'e, cevap kısmı Jungkook'a düştü.

"Doğruluk mu? Cesaret mi?"

"Doğruluk"

"Hiç birine aşık oldun mu ve ya aşık olduysan nasıl bir histi?" Derin bir nefes alrak yüzüme bakan Jungkook'a merakla baktım. Ne söyleyeceğini heyecanla  bekliyordum. Çünki bu zamana kadar hep Jungkook benim aşk maceralarımı dinlemişti.

"Aşk. 3 harftan oluşan ama 3 harfin altında yatan en büyük anlamdır. Aşk birine aşık olmak değildir. Aşk, aşık olduğun kişini hep mutlu görmek isteyidir. Aşk karşılıklı da ola bilir, karşılıksızda. Bazen aşık gibi baktığın insanın sana da öyle bakmasını istersin. Bazen o kadar üzülürsün ki, vazgeçmek istersin aşktan ama yapamazsın. Çünki aşık olmak kolay olsa da, aşktan vazgeçip aşkı unutmak kolay değildir...Aşk ve yangın birbirini Daimi bitirir. Netice olarak ikisi de düştüğü yeri yakar"

AMOUR||JJK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin