Yağmurdan kaçıp doluya tutulan bir kızın hikayesi....
İnsanlar bazen verdiği kararlı doğru kabullenip yanlış hayatlara sürüklenebiliyor.
Hiç ummadığı bir yanlışa savrulabiliyor.
Çamura basmamak için bataklığa düşmek gibi...Şimdi ne olacaktı ? Hayatın bana sunduğu iki seçenekten hangisi doğruydu ?
Bataklığa batmak mı ?
Yoksa okyanus derinliklerinde hayat bulmak mı ?
Yada iksi de mi yanlıştı ?
Babam dan kaçıp kurtulmak isterken tehlikenin tam ortasına düşmüştüm. Babam haklımıydı? Hayır o adam asla haklı olamaz. Hiç bir zaman yaptıklarımın için pişmanlık duymadım , söz konusu babamsa bile zerre pişmanlık duymam. Ben de Eylül Sayansam , düştüğüm gibi kalkmasını bilirdim. Her zaman olduğu gibi...
Belki defalarca düştüm , belki defalarca yararlandım , ama her zaman ayağa kalkıp dimdik durdum. Olması gerektiği gibi...Boş ve karanlık olan otopark da sadece onun gözleri belirgindi. Benim düşüp boğulacağım derinlik de olan gözleri.
Son sözleri " Tehlikeli Oyun" oldu.Ne diyeceğimi ne cevap verebileceğimi bilmiyorum. Duvarla onun arasın da sıkışmıştım , nefes almayı bile çoktan unutmuşum. Benim o kolyeyi alıp buradan çıkmam lazımdı , kendimi cesaretlendirip zoraki bir şekilde iki dudağımı hareket ettirdim. "Ne oyunu? Ne saçmalıyorsun sen ? Ver şu kolyeyi bana ! " diyerek kolyeye uzanmaya çalıştım. Bileğimi sıkıca tutarak duvara yapıştırdı , gözlerime keskin ve korkutucu bir şekilde baktı. Gözlerini kısarak " Yerin de olsam bana karşı koymam çünkü karşında, karşı koyamayacağın güçte bir adam var. Tehlikenin ta kendisi var." dedi , sesi alay eder gibiydi.
" Korkmam mı gerekiyor senden ?" diye sordum. Tehlikenin habercisi olan ses tonuyla " Bence korkmalısın" dedi. Ondan korkmak mı ? Belki, biraz. Gözlerine meydan okurcasına bakarak " korkmak sadece zavallı insanlar içindir ve biliyor musun ? Ben hiç bir zaman zavallı olmadım. " Yüzünü tam görmesem de sırıttığını hissedebiliyordum " Cesaretine hayranım küçük kız ama unuttuğun bir şey var. korkmak zavallı olduğunu değil kaçmak zavallı olduğunu gösterir. Eğer cesaretin olsaydı , korkmasaydın bu gün kaçmazdın " dedi. Bu söylediği şeye afallandım , beni görmüştü.
Gözlerini kısarak bana ,küçümser bir bakış attı " Kendini çok zeki sanıyorsun dimi ? Seni bulamayacağımı sanman büyük aptallık. Otoparkın her yeri güvenlik kameraları ile dolu ama sen bunları es geçip kaçıp gidiyorsun " dedi. Bana aptal demesi sinirimi bozmuştu bu halim onu daha çok eğlendiriyordu. Cesaretimi toparlayıp , gözlerine bakarak "Katilsin sen !" diye haykırdım , "Sen bir adamın gözünde ki yaşına bakamadan öldürecek kadar canisin!" dedim.
Onu sinirlendirmem gerekirken bu halim onu eğlendiriyordu. Canıma susayarak konuşmaya devam ettim "Şimdi senden korktuğumu filan zannediyorsun hatta bu yüzden susacağımı , kimseye bir adamı burada öldürdüğünü söylemeyeceğimi düşünüyorsun" gözlerini gözlerime sabitleyip daha fazla yakınlaştım"Ama yanılıyorsun senden korkmuyorum ve susmayacağım. Gidip polise burada yaşanan her şeyi söyleyeceğim"dedim.
Gözleri koyulaşmaya başlamıştı , kolumdan sertçe tutarak iteklemeye başladı " Hadi git söyle , git her şeyi polise anlat ! Bakalım polis en fazla bana ne yapabiliyormuş ? Ama benim sana yapacaklarımı o küçük aklın da , hayalinde alamaz " dedi. Acıyan kolumu ondan kurtarıp , işaret parmağımı kaslı olan göğüsüne vurarak "Benim bu hayatta kaybedeceğim hiç bir şey kalmadı , o yüzden senin o bahsettiğin oyunmuş neymiş umurum da değil ! Yada bana yapacakların zerre umurumda değil. Ölü biri için yaşamak pek de önemli değil. " dedim. Bu sefer delirmiş gibi gülerek " Pardon ya , senin katil olduğunu unuttum. Sen şimdi kesin beni bura da öldürürsün dimi ? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeli Oyun
Novela JuvenilYağmurdan kaçarken doluya tutulan bir kızın... Siyahken beyaza karışan bir adamın... Nefretin aşka dönüştüğü , Karanlığa hapsolmuş bir adamın kendi karanlığına hapsetmiş bir kızın hikayesi. O gün yağmurdan kaçıp evine varmak isteyen Eylülün , her şe...