Kızıl Ay

113 2 0
                                    

Ateşin tenini okşamasına izin verdi Owain. Bugün 8inci ad günüydü. Yarın bir çok şey değişecekti. Erkek olmak için gerçek bir yolculuğa çıkacaktı. Büyüyecekti. Sürülerinin alfası olmayı öğrenecek, 10 ad günü sonra geri gelecekti. Woondruff’ları onurlandıracak, büyük bir alfa olacaktı. Annesi kadar merhametli ve yüce, babası kadar cesur ve savaşçı.

O bunları düşünürken Roney elindeki kadehi Owain için kaldırırken kalabalığa seslendi:

-Owain, bizim güzel oğlumuz. Babası kadar güçlü bir alfa olmak için yola çıkıyor. Owain’e!

-Owain’e!

Kalabalık içkilerini yudumlarken, gözleri annesi ve babasında takılı kaldı. Gururlu duruyorlardı. Ama annesinin gözlerindeki endişeyi sezmişti Owain. Annesi gözleriyle ona ormanı gösterdi. Hızlı adımlarla ilerledi Owain. Normalde olsa korkardı belki de, ama biliyordu annesi gelecekti peşinden.

-Owain, ablan Charbanne’in neden Zola’ya gitmediğini biliyormusun?

-Hayır.

-Ben bütün çocuklarımı seviyorum ama, O bir kraliçe olamaz. Senin doğduğun gün ay kırmızıydı Owain. Sen gelecek kızıl alfa olacaktın oğlum. Ablan senden daha iyi ok kullanabilir, hatta dövüşebilir de. Ama o gün geldiğinde, herkes senin önünde diz çökecek.

Owain, küçüklüğünden beri taşıyordu bu yükü. O kızıl ayda doğmuştu. En son dünyaya gelen Kızıl  Alfa’ları ve Owain’in büyük büyük dedesi Eliquate idi, Speonar’ları ve Lagerapon’ları yenmiş, sürülerini hakim sürü haline getirmişti. Speonar’lar Woondruff’ların önlerinde eğilmişler, bağlılık yemini etmişlerdi. Eliquate’in ölümüne dek. Belki zehir, belki de eceliyle. 43üncü ad gününde ölmüştü Eliquate. Sürü onun ölümüyle birlikte gücünü kaybetmişti. Ama şimdi Owain’e inanıyorlardı. Onun sadece Alfa değil, Kızıl Alfa olacağını düşünüyorlardı.

-Zola’ya onu değil beni gönderdiğiniz için sizden onlarca ay dönümü nefret edecek.

-Bana güven Asıl sen, Zola’ya gittiğinde seni oraya yolladığımız için bizden nefret edeceksin. Zola, yeni gelenler için acımasız bir yerdir. Speonar’ların ikiz oğullarından uzak dur. Lagerapon’ların senden bir yaş büyük bir kızları var. Annesi Cassandra’yı tanırım. İyi biridir. Onun kızıyla arkadaş olabilirsin.Ama kimseye güvenme. Sakın bir Woondruff olduğunu unutma. Sen kraliçe Carina ve Alfası Robb’un oğlusun. Bu sürünün gelecek Yüce Kızıl Alfasısın.

Annesi  Owain’in sarı saçlarını okşadı. Owain ışıltı gözlerle baktı annesine. Omuzlarını kaldırıp yanında yürüdü çadırlarına kadar.

-İyi geceler benim küçük oğlum.

-İyi geceler Kraliçemiz.

Samimi bir gülüş yolladı Carina oğluna. Ama bütün gece sedirinde döndü durdu. Ne Robb ne de Carina uyuyabilmişti o gece.

Sabahın ilk ışıkları köyü aydınlatırken, Owain üzerini giyinmişti. Roney başında dikeliyordu.

-Gitmeliyiz Owain. Halkın seni bekliyor. Onları selamlamalısın, ve bir an evvel yola çıkmalıyız.

-Beni Zola’ya kadar sen mi götüreceksin Roney?

-Herhangi bir sürüye ait bir Beta oraya giremez Owain, orası tarafsız bölgedir. Ancak ulaklar, tormenler ve sizin gibi alfa olacak kurtlar girebilir. Size Woondruff ormanlarının çıkışına kadar eşlik edeceğim.

Roney, babasının sağ kolu gibiydi. Owain çok severdi onu. Babası uzun seyahatlere çıktığında, konseylere katıldığında Roney hep onunla kalırdı. Amcası Benjamin’den bile yakındı Owain’e.

Owain hazırdı. Deri çuvala her şeyini koymuştu. Matarasını boynuna asmış, babasının beşinci ad gününde verdiği armağanı bileğine dolamıştı. Roney, çuvalı sırtlandı. Owain’den önce çıktı çadırdan.

Owain nefesini tuttu. Dışarı çıktığında herkes onun konuşmasını bekliyordu. Roney kütüğü Owain’in önüne çekti. Bir adımda zıpladı üstüne Owain. Defalarca izlemişti babasını bu kütüğe çıkıp sürüye hitap ederken. Sesi titrememeliydi. Derin bir nefes aldı, soğuk soğuk terleyen ellerini serbest bıraktı.

-Ben Kraliçe Carina ve Alfa Robb un tek oğlu Owain Woondruff, sizin gelecek Kızıl Alfanız, birleştiriciniz ve umudunuz. Bugün Zola’ya doğru yola çıkıyorum. Ben dönene dek Woondruff toprakları size emanet. Hepinizi onurla selamlıyorum.

Tüm sürü aynı anda gürledi:

-Tanrılar! Kızıl Alfa Owain’i korusun.

Cümlelerini bitirir bitirmez Char’ı görmüştü Owain. Çok ağlamış olmalıydı. Gözlerinde kocaman bir öfke vardı. Ablasını üzmeyi hiç istemezdi, ama bu onun için biçilmiş kaderdi o seçmemişti ki. Char ormana doğru koşarken, kütükten inen Owain ablasının peşinden koşmak istedi. Robb tek koluyla durdurdu onu.

-Sırası değil Owain. Onunla ben konuşurum. Roney’le gitmen gerek.

-Emredersiniz.

-Alfan olarak değil, baban olarak konuştum Owain. Ablan için endişelenmemeli ve Zola’ya odaklanmalısın. Beni anladın mı?

-Peki baba. O iyi olacak mı?

-Elbette oğlum.

Owain yanı başındaki Roney’e döndü.

-Gidebiliriz.

Onlar ilerlerken, önce anne ve babasına sonra da tüm sürüye baktı Owain. Onları özleyecekti. 

Kızıl AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin