2.Bölüm

45 3 0
                                    

Karanlık Woondruff ormanlarına çökmüştü. Roney ve Owain saatlerdir yol almaktan bitap düşmüştü. Owain küçük ayaklarının artık vücudunu taşıyamayacağını düşünmeye başlamıştı.

-Beta Roney?

-Efendim Owain.

-Ne kadar yolumuz kaldı?

Eliyle Ay’ı gösterdi Roney.  Gökyüzünde ilerletti parmağını, bir  noktada kilitledi.

-Ay buraya gelmeden varmış oluruz.

-Az kalmış.

-Yine de istiyorsan biraz dinlenelim Owain.

Owain başını sallamakla yetindi. Roney sırtından çuvalı indirdi. İçinden okları ve yayını çıkardı.

-Bizim için birkaç bıldırcın avlayacağım Owain. Buradan bir yere kımıldama.

-Tamam.

Bunu söylerken gözlerinden korku okunuyordu Owain’in.

-Beta Roney? Acaba annemin çuvala koyduklarından mı yesek?

Evet o bir kızıl alfa olacaktı, ama henüz küçük bir çocuktu, gülümsedi Roney.

-Tamam Owain.

Roney yemeğini hızlıca yerken, Owain’in meraklı gözlerle ona baktığını fark etti.

-Bir şey mi oldu Owain?

-Bir şey sormak istiyorum sana Roney. Babamla ilgili.

Alfa Robb’un adı anılınca ciddiyetle baktı Roney.

-Babam alfa olmadan önce nasıl biriydi?

Küçük Robb’u hatırladı Roney. Birlikte oyun oynadıkları, ormanda turna avladıkları günleri…

-İyi biriydi Owain. O da senin gibi bir çocuktu. Çok çevikti. Bütün koşu talimlerinde bizi yenerdi.

-Ben bazen korkuyorum Roney.

-Bu çok normal Owain. Alfa Robb da öyleydi. Ne zamanki ellerin kadar güçlü pençelere sahip olur, onları kullanmayı öğrenirsen tüm korkuların geçer. Zola’da bunların hepsine öğrenecek, çok güçlü bir kızıl alfa olacaksın.

İçi biraz olsun rahatlamıştı Owain’in.

-Hadi yolculuğumuza devam edelim Owain.

Zaman ilerliyordu. Roney bir terslik sezmişti. Başka kokular vardı ormanda. Eliyle durdurdu arkasından yürüyen Owain’i. Bir kez daha kokladı. Turna kokuyordu. Biri turna avlamış, pişiriyordu.

-Bu ormanda bizden başkaları var Owain. Burası sürümüzün toprakları, biri köye uğramadan izin almadan girmiş olmalı. Kim olduğunu öğrenmem gerek.

Roney’in parlayan sarı gözlerine baktı Owain. Dönüşecekti. Nefesi daha derin ve gürültülüydü. Yeleğinin cebinden melkepeyi çıkardı.

-Eğer birileri sana yaklaşacak olursa tüm gücünle üfle Owain. Sakın korkma. Ben hemen gelirim.

Roney, hızla koştu ormanın derinliklerine. Ayak sesleri kayboluncaya kadar gittiği yöne doğru baktı Owain. Bir süre ayakta bekledi, yorulmuştu. Sonraysa çuvalın üzerine oturdu. Roney bir türlü gelmiyordu. Sonraysa o kalın sesi duydu.

-Kaç!

Owain, Zola’ya doğru koştu. Yorgun ayakları izin verdiği kadar tüm gücüyle koştu. Biri ona doğru yaklaşıyordu. Nefesini çevirmekte zorlanmaya başlamıştı. Bir an durmayı düşünürken, karanlığı yarıp önündeki ağaca saplanan oku gördü. Bir woondruff okuydu. Arkasına baktı hızlıca, kimse yoktu. Tüm gücüyle koşarken o devasa kapıyı gördü.

Kızıl AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin