Aradan 2 yıl geçmişti. Sara olaydan hemen sonra Yağız'dan ona kalan her şeyi toplayarak yurt dışına gitmişti. Şikayet edeceğini düşünmüyordu ama uzaklaşmaya ihtiyacı vardı. Hayallerinden fazlasını yaşamıştı ve mutluydu ama bir yandan da ona bir daha yaklaşamayacağını bildiği için kendini toplamak adına gitmek en doğru yol olarak görünmüştü.
Anne babası zaten umursamamıştı. Ortadan kaybolduğunu bile farketmemişlerdi. Yurt dışına gitmek istediğini söylediğinde de ses etmemişlerdi.
Şimdi dönüyordu. Aşkını kısa süre yaşayıp yatakta tek başına bırakıldığı şehre...Kızgın değildi. Biliyordu çünkü sonucunun öyle olacağını. Ama kırgındı. En azından sabahı bekleyip vedalaşamaz mıydı?
Bu arada magazinleri falan takip etmemişti. Arkadaşı Beril her zaman yanındaydı yalnız bırakmamıştı onu. Ve onu merak ettiğinde internete girip bir şeyler öğrenmesine engel olmuştu. Aynı zamanda bunun iyi gelmeyeceğini savunup her seferinde vazgeçmesine de sebep olmuştu.
Acaba ne yapıyordu? İstediği gibi arada sırada aklına geliyor muydu Yağız'ın? Yoksa daha ordan çıkar çıkmaz unutmuş muydu?
Döndüğünde annesiyle yaşayacaktı. Çünkü annesi ikinci kocasını boşamış yalnız yaşıyordu. Sadece minik bir kız kardeşi vardı artık. Yağmur...
Eve gelir gelmez sarıldı Yağmur'a. Çok özlemişti...
"Anneyi özlemedin galiba?"
"Özledim sultanım özlemez miyim?"
Sarıldı annesine sıkıca. Son bir kaç ayda anne kız ilişkileri çok ilerlemişti. Annesi olanları öğrendiğinde kızının yanında olmuş bir annesi olduğunu hissettirmişti yıllar sonra. Ve kaybettikleri yılları telafi ediyorlardı şimdilerde.
"Restoran hazır. Tam istediğin gibi yaptık orayı. Can ve Ömer çok yardım etti. Ama sadece bunu istediğinden emin misin?"
"Eminim anne. Restoran işletip özel tatlılarımı kendi ellerimle yapmak istiyorum her gün. Bir de kahvaltılık muhlamayı."
"Peki kızım. Böyle daha iyi hissedeceksen dediğin gibi olsun."
Birlikte yemek yedikler, Sara Yağmur'la uzun uzun oynadı eğlendi. Ve günü bitirdiler. Ertesi gün yeni bir hayat başlıyordu.
~~
Restoranın açılışı büyük bir kutlamayla yapıldı. Ve ertesi gün müşteriler akın akın gelmeye başlamıştı bile.
Kahvaltıya gelen bir müşteriye muhlama yaptığında adam bayılmıştı. Garsonla konuşup yapanla tanışmak istemişti.
Sara geldiğinde Tuna isimli müşteriyle tanıştı. "Hoşgeldiniz."
Aşçı kıyafetli birini beklerken güzeller güzeli bir kadınla karşılaşmak adamı afallattı. "Hoşbulduk? Sakın bana bu şahane muhlamayı sizin yaptığınızı söylemeyin?"
Gülümsedi Sara. "Ben yaptım. Beğenmenize sevindim."
"Şu an hayatımın şokunu yaşıyorum. Hayatımda yediğim en iyi muhlama arkadaşımın evinde yediğim derdim ama sizinki onu geçti kesinlikle."
"Böyle düşünmeniz beni gururlandırdı. Teşekkür ederim."
"İltifat olsun diye söylemedim. Gerçekten ciddiyim...Bu arada restoranın sahibi her kimse sizi bulduğu için tebrik etmeliyim."
Sara adamın dediğine güldü. "Restoran bana ait. Bir kaç özel tatlı ve muhlamayı kendim yapıyorum sadece."
"Şahane...Ozaman buraya daha sık geleceğin. Hatta muhlama delisi bir arkadaşımı da getireyim de o da tatsın bu güzel lezzeti."
"Her zaman beklerim."
"Bu arada ben Tuna."
"Sara ben de."
Sara mesafeli konuşmasının ardından odasına gitti. Akşama kadar mutfak ve odası arasında mekik dokurken artık ayakları ağrımıştı topukluların içinde. Ayakkabıları değiştirip sporlarını giyerek çıktı mekandan. Arabasına binip çantasını kenara koyarken içinden düşen kutuyla iç çekti. Her daim yanında taşıyordu.
İçini açıp saate baktı. Geçmişi hatırlayıp gülümsedi. Bir delilik yapmıştı ve bundan hiç pişman olmamıştı. Sadece ona daha çok aşık olmuştu bu yüzden de unutmaya çalışırken çok acı çekmişti. En son unutmaya çalışmaktan vazgeçmişti. Onun aşkıyla yaşamayı öğrenmişti unutmak yerine.
Eve gittiğinde Yağmur'u kendi elleriyle doyurup ninnilerle uyuttu. Bir süre masum meleğini izledi gülümseyerek. Sonra odasına gidip uykuya daldı. Yine elindeki saatle...
~~
Sabah erkenden ailecek kahvaltı yaptılar ve hazırlanıp çıktı evden Sara. Restorana geldiğinde önce mutfağa gidip kontrollerini yaptı. Eksikleri liste yapıp birini almaya yolladıktan sonra odasına çıktı. Henüz ikinci günü olmasına rağmen restoran iyi bir izlenim bırakmayı başarmıştı insanlar üzerinde.
Çalışanlar özenle seçilmişti, dekorasyon farkını ortaya koyacak kadar güzeldi, yemekler için tuttuğu aşçılar da en iyilerdendi. Bir de kendi elinden bir kaç şey yapması herkeste merak uyandırıyordu. Çünkü ilk günden yayılmıştı restoran sahibinin mutfağa girdiği.
Saat 11 gibi gelen iki müşterinin isteği üzerine muhlama yapmak için mutfağa indi. Hazırladığında garsonlardan biri yanına geldi.
"Sara hanım dün gelen beyfendi istedi bu muhlamayı. Arkadaşıyla beraber gelmiş bu kez."
"Tamam o zaman muhlama servisini kendim yapayım. Sen diğer siparişlerini götür."
"Peki Sara hanım."
Sara muhlama hazır olunca eline alıp dün gelen Tuna beyin yanına ilerledi. Karşısında oturan arkası dönük adama çok dikkat etmeden kendisini farkedip gülümseyen Tuna'ya gülümsedi. Yanlarına gidip muhlamayı masaya bıraktı. "Hoşgeldiniz..." diyerek önce Tuna ardından karşısındakine baktığında karşılaştığı tanıdık gözlerle yutkundu. Karşısında duran adam Yağız Çeliker'den başkası değildi...
Yağız Çeliker de aynı şaşkınlıkla kıza bakıyordu.
"Sara!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En Büyük Hayran (Kısa Hikaye) -TAMAMLANDI-
Historia CortaGörüp görebileceğiniz en çılgın hayranı okumaya hazır mısınız? :))