4; love me like the world is ending

681 125 57
                                    



rauf faik, детства (detstva.)


anı 2; Satusu Kapalı Havuzu

Banyodaki aynanın karşısında dişlerimi sıkılmadan, yavaş yavaş fırçalarken bakışlarım dudaklarımdan gözlerime kaydı ve diş fırçasını tutan elim durdu; Göz altlarımda yaranmış mor halkalar, beyazındaki kırmızılar ve kapandı kapanacak göz kapaklarım dün gece uyumadığımı resmen haykırıyordu.

Çünkü uyumamıştım.

Dün gece sabaha kadar Frida Kahlo'nun hayatını okumuştum. Hem de matematik sınavımın bugün olmasına rağmen. Evet, sanırsan kahvaltıda yürek yemiştim. Çünkü sınavdan koca bir sıfır alacağıma kılıfımı bile basabilirdim ve Bayan Na Young beni çiğ çiğ yiyecekti.

Ama nedense içimden bunu umursamak bir türlü gelmiyordu.

O kadar ruhumu etkileyen ve yüreğime çözülmez düğümler atan insanlar var olmuştu ki dünyada, onların hayatını öğrenmek için bütün bir ömrümün yeteceğini asla düşünmüyordum. Bu yüzden matematik çalışmak yerine felsefe ve şiirlerle, şairlerle, yazarlarla, kitaplarla, filmlerle uğraşmak daha huzurluydu.

Sonunda kendimi süzmekten vazgeçerek ağzımın içindeki diş macununu tükürerek ağzımı birkaç kez suyla çalkaladım ve banyodan çıkıp okul kıyafetlerimi giydim.

Sessiz bir şekilde kıyafetlerimi giymem, saçlarımı tarayıp örmem, çantamı alıp evden çıkmam, kaldırımda etrafı izleyerek yürümem ve üniversitenin önünde durup birkaç dakika rüzgarı hissetmem, daha sonra bana gülen insanları takmadan binaya girmem, en arka sıraya geçip bitiremediğim romanımı profesör gelene kadar okumam ve matematik sınavına girip kağıtla bakışmamız.

Bunların hepsini yapmak saatlerimi almıştı ama siz sadece birkaç saniye içinde okudunuz ve hayal ettiniz.

Kendi halim diye bir yer vardı. Şöyle göğüs kafesimin içinde, kaburgalarımın arasından beni izleyip göz kırpan. Orayı hiç kimse görmüyor, fark etmiyordu.

Dünya üzerime devrilecek gibi olduğunda kaçıp oraya saklanırdım. Çünkü dünya ağırdı, taşıyamazdım onu.

Öğle arasında yaşıtlarımın şakalaşmasını kaçamak bakışlarımla izlemeye başlamıştım. Miya ve Lora yine dedikodu yapıyordu. Her zaman olduğu gibi. Kim ne giymiş, kim kiminle görülmüş..

Benim düşüncelerime göre onların kendi kayda değer hayatı yoktu, hiç olmamıştı. Çünkü kendi hayatları olsaydı onunla ilgilenirlerdi. Başkalarınkini merak etmezlerdi.

Hemen bir örnekle düşüncelerimi daha da aydınlatayım; Mesela ben. Ah, şu ben! Kendi iç dünyamda o kadar yoğun ve sık şeyler yaşıyordum ki asla bir başkasını göremiyordum. İnsanların sadece yüzünü ve ismini biliyordum. Kim oldukları, neler yapmaktan hoşlandıkları ve nasıl kişiliklere sahip olduklarını asla bilmezdim.

Ben sadece onları tesadüfen gördüğüm kadarıyla tanıyordum.

Gerçi şimdi ani gelen bir dürtüyle üç yıldır incelemediğim üniversiteyi incelemekte bir ironiydi.

Aslında dişlerimi fırçalayıp buraya gelene kadar binlerce hayatı yaşamıştım. Fakat siz sadece dışarıdan göründüğü kadarını bilebildiniz.

goodbye without bye, namjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin