İsmini bilmediğim diğer çocuk gülmeye başladı. kız ise diğer koluma girdi. Beni oturdukları yere götürdüler. Kız ''Barış git garsondan, biryerden birşeyler bul demesiyle adının Barış olduğunu öğrendiğim çocuk uzaklaştı gülmeye devam ederek. Koltuğa oturup yara olan bacağımı da uzattım. Masa cam kenarındaydı. Sırtım cama gelicek şekilde oturmuştum. Sırtmın cma deymesi için geri gidecektim ki Anıl araya oturdu. Yavaşça ona döndüm ,gülümsedi, kaşlarım çatıp önüme döndüm. Uzay denilen çocuk sinirle Anıl'a bakıyordu. Bizden biraz uzak duruyordu. Kafamı arkaya çevirip ''Anıl birşey söylemem gerek'' dedim. Ama Anıl ve Uzay birbirlerine bakmakla meşguldüler. Sanki gözleriyle analaşabiliyorlarmış gibi.
''Anııl'' diye sızlandım. Anıl gözlerini bana çevirdi. ''efendim'' Uzay sesli bir şekilde nefesini verdi. Ve size yemin edebilirim hızlıca gerizekalı dediğinini duydum ki anlaşılan benden başkası duymamıştı.
Anıl tekrar etti. ''efendim?''
- ımm şey ben-
- evvet gençleryaralı genç bayayn için 1 adet pamuk, 1 kutu yarabandı vee 1 krem buldum ki ne işe yarayacağını bilmiyorum. diye yanımıza damladı Barış. Baana gülümseyip devam etti.
-bir şişede adını söyleyemediğim şu yarayı temizleyen ilaç. Sözünü bitirir bitirmez ''Kahretsin'' dedim.Kızın bakışları bana döndü benden büyük gösteriyordu. Yutkunup konuşmaya başladım.
- şey ben pansuman... Ben ağlayamam yani hiç bir şekilde ama bu Şişeyi gösterip devam ettim.
Düşünün Cory Monteith öldüğünde bile ağlamadım. Ama pansuman yüzünden ağlayabilirim. Yani demek istediğim ben pansumandan korkuyorum sanırım.
Çok hızlı konuşmuştum. Uzay kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu. Barış'sa elindeki şişeye. Kız konuşmaya başladı
-ımm bak benim adım Sahra şu çocuk (Uzay'ı gösteriyor.) benim abim ve arkanda duran kişide abimin en yakın arkadaşı benimde diğer kardeşim gibi ve onun öyle göründüüne bakma tam bir pislik.
- oouvv onu biliyorum diyerek başımı salladım.Sahra devam etti.
- Ve çok fazla kavga ederler yani bu pansuman olayına alışığım elimden geldiğince acıtmıcam tamam mı?
o sırada barışın elindeki şişeyi alıp kapağını açtı. ve o aptal tentürdiyot kokusu bana kadar geldi.
- Hayır anlamıyosun az önce ölmek üzereydim.( biraz abarttım ama) ve şu an vücuduma yayılan adranelinden dolayı kendimi iyi hissetmiyorum.
Bu sırda Uzay bize yaklaşmaya başladı.
- Ayrıca onun kokusu bile çığlık atmama yetebilir dedim. Fakat bu sırada o pamuğuşişenin girişine yaslayıp şişeyi ters çevirdi. Uzay hemen yanımdaydı. Kolumu hızla kaldırıp bileğimdeki tokayıaldı. Dikkatimi ona verdim ''sorsanda verirdim'' diye mırıldandım ama beni duymazlıktan geldi. Elleri kıvırcık saçlarımın arasına soktu ve onları toplamaya başladı. Gözümü ondan alamıyordum. Bir insanın yüz hatları bu kadarmı düzgün olur. Yeni yeni sakalları çıkmaya başlamıştı. Ona bakarak Sahra'ya seslendim." abin ne-neden tuhaf davranıyo." ona baktığımiçin saçımı yandan toplamak zorunda kalmıştı topuz yapıp bırakınca geri çekildi. Hala ona bakıyordum ama tam o sırada Sahra turuncu pamuğu dizime bastırdı. "kahretsin" diye bağırıp ona döndüm
Gözlerim doluyordu. Dizimi hızla çektim. "Cidden hiç acıtmadın(!)" .Sonra tekrar dizimi koydum.tam bastıracağı sırada Anıl hızla yüzümü ona çevirdi ve belime sarıldı. Resmen şu an bana sarılıyordu. Okyanus gibi kokuyordu. (Daha önce okyanus kokladığımdn değil. Cihanerk'e doğum günü hediyesi olarak parfüm alırken koklamıştım) Yüzümü gözleriyle uyumlu tişörtüne gömdüm ve ağlamaya başladım. Hıçkıra hıçkıra. Anıl'da saçlarımı okşuyordu. Ve "geçti ,bak iki saniyelik birşey kaldı" gibi şeyler söylüyordu. Ama şimdiden tişörtü sırılsıklam olmuştu. O sırada dizime soğuk bir el deydi kafamı Anıl'ın göğsünden kaldırıp baktım. KIrmızı tişörtlü bir adam vardı.
- Yok yok dikiş felan gerekmez yarabandı yeter dedi ve gitti. Anıl kulağıma "Cankurtarandı" diye fısıldadı. Ben hala iç çekiyordum oda hala bana sarılıyordu. Ben yavaşça ondan ayrıldım. Sahra'da dizime yarabandı yapıştırdı. Anıl arkamdan kalktı. Barış karşıya oturdu ve masada duran limonata bardağından büyük bir yudum aldı. Ne Anıl ne Uzay ortalıktaydı. Sahraya lavobo ne tarafta diye sordum karşıda bir yeri gösterdi. ayağa kalkarken söyleniyordum. "Aptalın biri eğlensin canımızdan oluyorduk. Gerizekalı. Gör bak bacağımda iz kalırsa ben sana ne yapıcam pislik herif."
Lovaboya doğru ilerledim. Erkekler tuvaletinin önünden geçerken Anıl'ın sesini duymamla etrafa baktım ve kapıya yaklaştım.
A:ANIL U:UZAY
A: Ne zamandan beri bana gerizekalı diye sesleniyosun?
U: Öyle davranmaya başladığından beri. Ne yaptığını sanıyosun Anıl kendine gel salak mısın sen? Bir kızı eziyordun lan. Hapse girebilirdin. Aptal insan öldürmek ne demek biliyor musun?
A: Abartıyosun o kadar hızlı değildim. O salak kız yolun ortasındaydı.
U: Evet kesin öyledir Anıl. Seni siktiğimin uyuşturucusuna başlatanda odur. Anıl geçen sene ne haldeydin onu hatırla. Bilmiyorum mu sanıyosun gizli gizli hap içtiğini gerizekalı. Daha on altı yaşındasın lan ne zorluk gördün.
A: Benden çok büyükmüşsün gibi konuşma
U: Beyinsiz içerde senin kendini kanıtlama aptallığın yüzünden az kalsın ezeceğin bir kız var.
A: Uzay birincisi az kalsın ezeceğim yani ezmediğim bir kız var. İkincisi 25 yaşında sikik bir sürtükle berabersin diye kendini hemen büyüdüm havalarına getirme. Aynı yaştayız Uzay. Daha 16 yaşındasın.
Daha on altısın bölümünü sesini Uzay'a benzetmeye çalışarak söylemişti. Yumruk sesi olduğunu tahmin ettiğim sesle kapıdan uzaklaşıp korkuyla kapıya baktım.
Merhabaaaa!! yoğun bir hafta geç bölüm. yazım hataları yüzünden çok üzgünüm :( bu arada 9 bölüm hazır :))) Sahra Ellery Sprayberry Barış Cameron Dallas Barış konusunda emin değilim değişebilir.
Multimedyada Uzay, Sahra, Anıl :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAHA 16 (Ara Verildi)
RandomAdım Cansu Belen, Cansu BELEN. Birşey ifade etmedi değil mi? Etmez çünkü ben hiçkimseyim yada daha kötüsü ben... ben herkesim hani şu amerikan dizilerinde ana karakterlerin arkasında dolaşan öğrenciler vardır ya onlardan biri. Belki ilk bölümde birk...