Gerçekleri Öğrenmek

29 0 0
                                    

Akşam için biraz erken hazırlanmaya başladım. Onunla olan resimlerim birlikte yaşadığımız özel anlardan bir kaç objeler, fotoğraflar falan. Kaybetmek istemiyorum onu. Bunun için elimden geleni yaparım, tabii ki seviyorsa. Sürekli kızlarla dertleşiyorum, ama onlarıda sıkıyorum iyice bunaldık zaten bizimde biraz kafa dağıtmamız lazım ama haftaya Selim'le 1.ayımız ben bikaç şey planladım ama bu akşam gidişatımız bi belli olsada. Neyse Selim aradı geldim diye apar topar aşağıya indim evdekilere ben çıkıyorum bile diyemedim. Selim olunca söz konusu ben bazen böyle oluyorum. Gidiceğimiz yeri bilmiyorum 'nereye gidicem' dedim 'süpriz' dedi yüzü ifadesiz bir şekilde. Mutlu olamadım ki. Aramız soğuk diye değil ama yüz ifadesi çok donuk. Birşey var işte üzgün gibi hep. Ya aldatıyor mu ki bilmiyorum. Üzülmesi neden o zaman? Bana mı acıyor yoksa? Ayy şu yemeğe bi gidelim de bitsin bu işkence.

Sessiz sakin bir yere geldik. Ben boğaz manzarası seviyor diye biliyorum ama orman gibi ve çok güzel bir gölü olan restoranta geldik. Hava hafiften serindi bana bir şal almış onu verdi ilk 'ben buranın serin olduğunu biliyordum onun için bugün aldım sana' dedi. Bian tebessüm etti, ona bile şükrettim. Çantamdan kutuyu çıkardım. Bende tıpkı onun gibi ifadesiz bir şekilde kutuyu ona verdim. Tek tek inceledi, her birinde sanki gülümseyerek iç çekti. Yüzüme bakamadı. Sonra bizim aşkımızı temsil eden beyaz bir gül verdi. Mutlu olmama yetti arttı bile. Ama sanki bir şeyler eksikti. Ve buldum ne olduğunu 'Susmak, konuşmamak'. Susuyoruz hep. Sanki konuşucak bir şeyimiz kalmamış gibiydi. Sonra birden ayağa kalktı 'yemeği yemeden önce konuşalım bence' dedi. Elimden tutarak dışarı çıkardı beni. Sonra kaldığı yerden devam etti 'sana her baktığımda gördüğüm şey tarifsiz bir huzur, mutluluktu' dedi. Sözünü kestim sert bir ses tonuyla 'şimdi ne görüyorsun ki geçmiş zaman kullandın ?' dedim. Gülümseyerek 'aşk' dedi. 'Aşk görüyorum. Sevgi görüyorum. Sen herşeysin. Evet çok kırdım hemde hiç bir şey yapmadan kırdım. Özür dilerim çünkü içimdekileri sana anlatamadım. Zamanı değildi. Aslında hala zamanı değil ama seni daha fazla üzemem' dedi. Beni iyice korkuttu, ya ne diyebilirdi? Ne oldu böyle onuda üzen? Ben daha fazla sessiz kalamadım, sesim titreyerek 'biri mi var? dedim. Oda kızgın bir ses tonuyla 'bunu duymadım farz sayıyorum. Böyle bir şeyi düşünmen bile beni çok kırdı. Klasik gelicek belki ama başka söylenecek söz bulamadım, benim böyle bir şey yapıcağımı nasıl düşünürsün? Ben sana yakınlaşırken bile kırılırsın diye korkudan üstüne titriyorum. Sana bunu yakıştıramadım' dedi. Sözünü kesmek istedim ama izin vermedi. 'Seni seviyorum ve böyle birşeyi yapmam' dedi. Ama o zaman ne bu haller anlamıyorum ki ? Tam sorucaktım anlatmaya başladı 'babam ve amcamlar sürekli Fransa'da bizim fabrika orda biliyorsun ve bana burdan bir işle ilgilenmemi istediler. Onun peşindeyim ama sevgilim ben sana bişey olsun istemiyorum bu biraz tehlikeli ben reşit bile değilim. Bir para varmış baya yüksek bir meblağ. Zamanında 3e bölerek saklamışlar. Bi ara başları beladaymış birşey olursa diye biriktirip saklamışlar. Şimdi onları istiyorlar ama dedikleri yeri bulamıyorum Tuna'yla birlikte baktık sakladıkları yerlere ikisini bulduk ama sonuncu yok. Çok sitres altındayım hemen bulmamız gerekiyor. Aslında sana anlatmazdım ama sizin Küçükköy'deki eski fabirkanıza saklamışlar ve çok büyük bir türlü gizli yerleri bulamadık. Biliyorum çok tehlikeli seni bu işe karıştırmak ama artık bulmam lazım babamlar ne iş çeviriyorsa demek ki zor durumdalar' dedi. O kadar içim rahatladı beni hala çok seviyor ve başka biri yok. Ama sorun daha büyük 'birlikte gidelim bakalım' dedim. Çok kızdı 'asla gelemezsin yok öyel bişey ya takip etseler biz? Yok gelemzsin ben seni böyle bir işe soktuğum için zaten kendime çok kızıyorum olmaz işte gelemezsin sen biraz tarif edersin ben bulamaya çalışırım artık. Zaten bu hafta işi halletmem lazım' dedi. Sonra sıkıca sarıldı 'artık yemeğimizi mutlu ve keyifli bir şekilde yiyebiliriz' dedi. Yemekten hemen sonra beni eve bıraktı. O gece rahat uyuya bilirdim. Sabah hemen olsun diye dua ettim daldım uykuya.

Sabah abim yine beni beklemeden çıkmış ama iyiki beklememiş, Selim almaya geldi beni. Okula gittik ama biraz gergindi sürekli etrafına bakıyordu. Hep tedirgindi benide geriyordu, 'Selim biraz sakinleş her an bişey olucakmış gibi davranıyorsun korkuyorum' dedim. Yüzü sabahtan beri bembeyazdı anlam veremiyordum. 'Çıkışta konuşuruz, korktuğunu biliyorum özür dilerim ama bugünki olanları da açıklıycam söz veriyorum' dedi. Sarıldık sonra tabi her zamanki gibi Fırat bozdu mutluluğumuzu. Çok değişti, ben Selim'le çıktığımdan beri hırçın ve çok saldırgan oldu. Sürekli rahatsız ediyor bizi. Selim çok sinirleniyor ama bana hiç yansıtmıyor, korkuyorum bir gün dövücek diye. Neyse okul çıkışına kadar zor dayandım ne söyliyceğini merak ediyordum. Yine bişey olmuş belli. Yoldayken anlatmaya başladı 'sabah bizi biri takip ediyormuş gibi geldi, yan yana oldğumuzda daha çok dikkatli olmam gerekiyor bu iş bitene kadar. Şimdi seni eve bıraktıktan sonra eski fabrikaya gidicem. Ordayken ararım seni tarif ederin bi kaç ip ucu verirsin' dedi. Karşı çıktım 'bensiz gidemezsin hem ben oraya kapandıktan sonra gitmedim ki böyke hatırlayamam, gidince kolayca bakınırız' dedim. Bu konuda baya tartıştık, ikna edemedim ne yazık ki. Çok inatçı ve sert oldu bu aralar. Biliyorum beni korumak istiyor ama bende onun için çok endişeleniyorum.

Eve bıraktı beni gönülsüz gitmesine izin verdim. Ama sonra dayanamadım üstümü değiştirip bende gittim. Oda Tuna'yı alıp gidicekti ben ondan önce gittim. Geldiğinde beni görünce kıyamet kopardı. Çok tedirgin ve telaşlı bir şekilde koşarak sıkıca sarıldı. Kızgın bir şekilde sesi titreyerek 'Ne işin var senin burda? Ben sana ne dedim? Bide burda tek başına bekliyorsun. Ya birşey olsa? Neden beni dinlemiyorsun?'dedi. Bu tavırları beni dahafazla korkutmaya başladı. Bu durum sadece para mevzusu olmaz. Çok büyük bir sorun haline getirdi anlam veremiyorum. 'Şimdi hemen eve gidiyorsun Tuna seni bırakıcak' dedi. Bende sinirlendim 'ya sen ne bencilsin. Benimbaşıma birşey gelir korkuysuyla tek başına işler yapıcaksın, peki ya ben napıcam? Sen tek başına hallederken ben seni merak etmiycek miyim? Her an başına birşey gelir korkusuyla nasıl yaşıycam? Yok öyle birşey Selim! Sen nereye ben oraya' dedim. İlkten biraz sinirlendi ama sonra 'haklısın sevgilim ama ben ne dersem o sakın sözümden çıkma' dedi. İçeri girdik, benim aklıma gelen bütün gizli saklı, kuytu köşe yerlere baktık en son fabrikanın yer altındaki depo kaldı aslında ben baya korkuyordum sadece kendim için değil hepimiziçin. Tuna bi yandan Selim bi yandan ben bi yandan bakındık tam çıkıcaktık bir gürültü oldu yerimizden sıçradık...

SÖZ VERMİŞTİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin