2. BÖLÜM: SIZLAYAN YARALAR

49 10 12
                                    

Instagram: nilgunkrcr12
Twitter: Nilayes1905
Takip etmeyi unutmayın.

Her satır başı için yorum istiyorum ona göre😀🎈

Keyfli okumalar⭐

***

Hayat siz "Bittim" dediğiniz an size yeni bir başlangıç yapmanız için fırsat verir.

Her son, her düşüş yeni bir başlangıca gebedir.

Daha güzel, daha sağlam, daha dik ve daha mutlu başlangıçlar için başkası sizi düşürmeden siz düşün ve yeniden kalkın.

Şu an olduğu gibi. Kaldırımın üzerinde yere kapaklanmış otururken dizimin acısını hissedebiliyordum. Kaldırım taşının üzerinde kan lekesi olmuşmuştu bile. Yere sürttüğüm avuç içlerim ise ayrı bir ızdıraptı. Elbette kalkacaktım sadece kalkabilmek için birazcık zamana ihtiyacım vardı. Gözlerimin dolmasını umursamadan ellerimi kaldırımdan çekip rahat bir şekilde oturmaya çalıştım. Korkarak dizlerime baktığımda gerçekten fena halde olduklarını gördüm. Yüzülmüştü ve kan akmaya devam ediyordu. Görüş açım bulanıklaşmaya başladığında gözlerimi kapattım.

" Su" Toprak'ın sesini duyduğumda gözlerimi açtım. Toprak'ı görmemle gözümden firar eden bir damla yaşa engel olamamıştım. " Su" dedi. Sesi üzüntü doluydu. Bakışlarından ve ses tonundan benim için endişelendiğini anlayabiliyordum.

Yaşlar daha da çoğaldığında küçük bir hıçkırık ağzımdan çıktı. Ağlamaya başlamıştım.

"Toprak...Be..ben"

" Tamam Su geçicek. Hadi sana yardım edeyim"

Kolumdan tutarak beni ayağa kaldırdı.

Önüme geçip sırtına bana dönerek çömeldiğinde" Toprak?" diyebilmiştim.
Titreyen alt dudağımı ısırmaya başladım." Hadi Su! Bin sırtıma!" Onun görmeyeceğini bilsemde kafamı olumsuz anlamda salladım. " İstemiyorum " " Güven bana Su. Şu an yürüyecek durumda değilsin. Baksana dizlerine" Birbirine yapışmış ıslak kirpiklerimi kıpraştırarak açtım. Haklıydı. Dizim fena halde zonkluyordu. Bir süre kararsızca beklesemde acıya daha fazla dayanamadım. En sonunda zorlanarakda olsa kollarımı boynun dolamıştım. Ellerini dizlerimin arkasından geçirdiğinde sırtındaydım.

Yavaş yavaş yürümeye başladığında durakladı.

" Su orada rahat mısın?"

"Åžey...evet"

" Beni boğmandan anlamıştım" Telaşla boynuna sardığım kollarımı gevşettim.

" Özür dilerim"

" Sorun deÄŸil"

Tekrar yürümeye başladığında konuşmaya devam etti.

" Sence bekçi hala bizi arıyormudur?"

" Kafamı arkaya çevirip baktığımda denizden tamemen uzaklaştığımızı gördüm.

" Sanmam ama hoÅŸuna gitmiÅŸ gibi"

" Yani...Üst üste adrenalin yaşamak insana yaşadığını hissettiriyor. Hem şu an ağırlık kaldırarak spor bile yapıyorum. Teşekkürler Su"

Kaşlarımı çattım.

"Hiç önemli değil ama ağırlık yaptıysam indir istersen. Seni yormak istemem" dedim imayla.

" Sen kaç kilosun ki?" Bacaklarından sıkıca tutup geri yukarı çektiğinde kaymış olduğumu anladım.

" 70 varsındır"

" Hadi oradan 56,5 kiloyum ben" Sinirle omzuna vurdum. Toprak etkilenmemiş olsada yaralı avuç içim etkilenmişti. Sesli bir şekilde inlerken kendime kızdım. Niye düşünmeden hareket ederim ki?

" Tamam tamam bu gidiÅŸte kendine zarar vereceksin hadi biraz dinlen"

Cevap vermeden kafamı omzuna yasladım ve gözlerimi yumdum. Kokusunu alabiliyordum. Portakal ve ter kokusu birbirine karışmıştı.

" Seni nereye götürmeliyim Su? Evin nerede?"

Kafamı kaldırdığımda evime gelmiş olduğumu anladım.

" Evime geldik bile"

Toprak durduğumuz yerde evi incelerken " Denize Yakınmış" dedi.

" Öyle"

Bacaklarımı bıraktığında yavaşça aşağıya kaydım. Ayaklarım zeminle buluştuğunda dizimdeki sızlayan yaralar hala yerli yerindeydi.

" Teşekkür ederim...her şey için"
Bahçe kapısına ulaştığımda zile bastım. "İstersen sana kahve ikram edeyim ya da çay"

Gülümseyerek arkamı döndüğümde Toprak yoktu.

" Toprak?" Minik çaplı bir şok geçirsemde ayaklarımı sürleyerek bakınmaya başladım. Bir yandan da ismini söylerek seslenip duruyordum.

Yoktu!

Yer yarıldıda içine girmişti sanki.

Otomatik açılan kapının sesini duyduğumda içeri girmedim.

Kaldırım kenarına oturup, kafamın içinde yaşanan kaosu duymamaya çalıştım.

Sokak lambası tam tepemdeydi.

Aniden kaybolan Toprak' ın bir rüya olduğunu düşünmeye başlasamda sızlayan yaralarım inkar ediyordu.

Gecenin sessizliÄŸinde dibimde biten keskin bir fren sesi duyduÄŸumda irkildim.

Kafamı kaldırdığımda dibimde duran Jeep tanıdık geliyordu. Arabadan inen kişiyi gördüğümde hızlanan kalp atışlarıma engel olamadım.

O buradaydı.

" Deniz?"

Yaramın fazlasıyla sızladığını hatta kanamaya başladığını hissettim. Avuç içlerim ya da dizlerim değildi kanayan yaram. Kalbim...Kalbimdeki kabuk bağlayamamış yara tekrar kanıyordu. İnsafsızca ve ilkinden daha da acı vererek...









Selaaaam
Eee bölüm nasıldı sizce?
Mutlaka fikirlerinizi belirtin dicemde neyse siz beni gene ciddiye almayacaksınız.

Sevgilerle, umutlu ve mutlu kalın❤

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 28, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MED CEZİR Vazgeçilmez OlanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin