KÜSTAH

41 1 0
                                    

(Bu İlk hikayem olduğu için yorumlarınız benim için önemli lütfen yorum yapın. Bu bölüm biraz gecikti. Özür dilerim.Okuduğunuz için teşekkür ederim.)

Şaşkınlıktan ağzımı açtığımı farkettiğimde çocuğun ne dediğini hala idrak edememiştim. Nasıl yani? Bu partiyi o mu düzenledi? Benim evimde? O zaman annemde bu çocuğu tanıyor olmalı dimi? Kafayı yiyeceğim. Ya Mert? Onuda bu çocuk mu çağırmıştı? Mert'i geç. Buradaki tüm arkadaşlarımı tanıyormuydu? Ya  Ece? Onunlada konuşmuşmuydu? Bunların hepsinin cevabını öğrenmeliyim. Konuşmak için ağzımı açtığımda kekelediğimi farkettim.

      "Na-nasıl yani?"

Çocuk tekrar bana dönüğünde birbirimize bakıyorduks. Bu arada adınıda bilmediğimi farkettim. Bunuda daha sonra sormalıyım.

      "Gayet açık konuşuyorum. Anlamadıysan tekrar söyleyeyim. Evet bu partiyi ben düzenledim."

Çok bilmiş , ukala.. Böyle konusmak zorundamısın acaba. Gözlerim ellerindeki dövmelere takıldı. Ciddenmi? Ellerinin her tarafı dövmeydi. Anlaşılan ukala çocuk dövme yaptırmayı seviyordu. Tekrar yüzune baktığımda tabikide benimle ilgilenmiyordu. Bende onun gibi konuşmaya çalıştım. Oturduğum yerden ayağa kalkıp önüne dikildim. Müziğin sesi kısıktı ama bağırarak konuşmuştum.

      "Baksana.. Parti düzenlemek konusunda iyisin ama benim doğum günü partilerini sevmediğimi bilmiyorsun sanırım. Şimdi şu davet ettiklerinide al defolup gidin evimden."

Woww iyi konustum be. E oda sinirlendirmeseydi. Kolay kolay sinirlenmem ama gerçekten sinirlenince ağzıma geleni söylüyorum. Şimdide bu anlardan birini yaşıyorum. Çok bilmiş konuşanlar  bana herzaman itici gelmiştir. Herşeyi en iyi onlar biliyormuş gibi konuşurlar.Beni sinirlendirirler.

Herkezin gözü birden bana çevrildiğinde yanaklarımın yandığını farkettim. Yine kızarıyordum. Bundan nefret ediyorum. Sanki herşey donmuştu. Bileğimden tutan bir el beni kalktığım yere geri oturttu. Ukala çocuktu tabikide.. bize bakanlara gülümseyip devam etmeleri gereken bi işaret yapmiştı. Bu çocuk ne yapmaya çalışıyor gerçekten. Bana döndü. Dudaklarinı ıslatıp konuşamaya başladi. Sinirlenmişe benziyordu. Şimdide suçlu benmi olmustum yani ? Tanimadiğım birisi benim evimde benim doğum günümü düzenliyor, benim bundan haberim olmuyor ve suçlu ben oluyorum.   Süperr!                       

"Kapa çeneni ve biraz sakin ol. Tek kelime daha edersen buradaki herkeze ailenin hiçbir zaman doğum gününü kutlamadığını ve sana hiçbir zaman hediye almadıklarını ve de bu yüzden doğum günlerini sevmediğini söylerim."

Bunları duyduğumda gerçekten cok kötü oldum. Gerçeklerdi bunlar. Evet ailem ben 6,7 yaşimdayken bile benim için doğum günü partisi düzenlememislerdi. Hiçbir zaman bana güzel hediyeler almamışlardı. Taa ki annemle babam ayrılana kadar.. Onlar ayrıldıktan sonra ben çok üzülmüştüm. Kim üzülmezki ? Ondan sonra beni daha iyi hissettirmek için mi? Bilmiyorum

Bana hediyeler almaya başladılar. Ama yine doğum günümü önemseyen olmadı. Bu ilk doğum günü kutlamam diyebilirim. Gözlerimdeki yaşları elimin tersiyle sildim. Maskaram akmıştı kesin. Oturduğum yersen kalkıp yukarı banyoya çıktım. Kapıyı yapatıp yüzümü yıkadım. Makyajımıda dolaptan çıkardığım ıslak mendille sildim. Aynada kendime baktım. Gerçekten bu kadar mı önemsemiyorlardi? Doğum günümü bile unutan bir ailee.! Ne mutluluk ama.. Tek çocuk olmama rağmen beni umursamıyorlardı zaten. Annem işten akşam geliyordu. Aynı evde yaşıyoruz ama neredeyse hiç görmüyorum.Babamı sadece bazı haftasonları ziyarete gidiyordum. İnanın bu çok kötü bisey.

      Kapının tıklatılığını duyduğumda düşüncelerimden sıyrıldım. "Gelebilirmiyim?" Ah iste yine o ukala çocuğun sesi..  Ne diye geldiki? Özür dilemek için mi? Ukala çocuk ve özür dilemek? Hadi canım..

    "Ne o yine zayıf yönlerimi yüzüme söyleyip beni ağlatmayamı geldin?" Kulağımı kapıya diktiğimde ne diyecegini merak ediyordum. Gerçekten ne diyebilirdi?

   "Bak ben özür dilerim. Tamam mı? Sinirlendim. Söylediklerim bir anda çıktı ağzımdan seni üzmek istememiştim." Bunları o çocuk söylüyor olamazdı. Şaşırdım. Kapının kilidini açıp yere oturdum ve dizlerimi göğsüme doğru çektim. Ukala içeri girdi ve kapıyı kapatıp yanıma oturdu. Elini omuzuma atıp beni kendine çekti. Birinin kollarında güvende olmak güzel birşey ama ben bu çocuğu tanımıyorum bile. Bu ne samimiyet? Kendimi ondan uzaklaştırmaya çalıştım.

       "Neden beni teselli etmeye çalışıyorsun ki? Seni tanımıyorum bile.." kafasını kaldirıp yüzüme bakti. Hayır tanımadığîm bu yakışıklı 've ukala' çocukla bu kadar yakın olmamalıyız.

     "Beni tanıyıp tanımama konusunda bu kadar emin olma"  deyip göz kırptı. O anda aklıma gelen ilk soruyo sordum.

      "Kimsin sen?" Yüzüme bakıp derin bir nefes aldı. Kafasını kaldırıp tavana baktı.

      "Çok konuştuğunu söylemişmiydim?"

Konuyu neden değistiriyordu ki? Onu tanımamdan korkuyor olamazdı dimi? Belkide benimle tanışmak istemiyor olabilirdi. Neden böyle bişey istesinki?

     "Soruma cevap vermedin."

Kafasını tekrar bana çevirdi. Yüzlerimiz birbirine normalden daha yakındı. Karnımda tarif edemediğim bir kıpırdanma oluşmaya başladı. Buda neyin nesiydi böyle. Şey gibi hm.. sanki.. bilemiyorum. Tarif etmek çok zor.

       "Beni gerçekten tanımak istemezsin." Diyerek yüzüme uzun bir nefes verip kafasını yere çevirdi. Bu çocuğun derdi neydi böyle. Onu tanımamı gerçekten istemiyor olamazdı dimi? Cidden bu çocuğun kim olduğunu merak diyordum.

        "O zaman neden benim için bir parti düzenledin ve neden beni teselli ettin?"

Aptal çocuk ne uzatıyorsunki? Tanışalım bitsin gitsin. Bu partiden sonra belkide bir daha birbirimizi göremeyeceğiz.

         "Çünkü öyle gerekti."

Bu nasıl bir cevap? Gerçekten çok acıklayıcı oldu. Hic mi işin gücün yok senin? Tek derdin benim icin bir parti düzenlemekmi? Ayağa kalkıp üzerimi düzelttim. Gözlerimden yanaklarıma doğru yol çizen damlalar yüzümü ıslattı. Ağlamaya başladım. Evet çok sinirlenmistim. Ve sinirlenince ağlamaktan nefret ediyorum.

        "Hiçbirşey anlamıyorum gerçekten. sen kimsin? Neden buradasın? Neden yanımdasın? Neden benim icin bu lanet olası partiyi düzenledin?"

Bağırarak konuştuğumun farkında değilim ama Gerçekten sinirlendim. Sorularıma doğru düzgün cevap veremezmiydi? Cevap vermesi için sinirlenmem mi gerekiyor? Kurumuş dudaklarını ıslattı. Yavaş hareketlerle ayağa kalktı ve karşıma geçti.

       "Ağlama" diye emir verdi. Eliyle yere bakan yüzümü yukarı kaldırıp ona bakmamı sağladı. Elini yanağıma koyup gözlerimdeki yaşları sildi ve tekrar konuşmak için derin bir nefes aldı. Uzun bir konuşma yapacağa benziyordu.

       "Sen beni tanımıyorsun evet ama ben seni uzun zamandır tanıyorum. Kim olduğumun bi önemi yok. Bu partiyi nasıl düzenlediğiminde.. Daha fazla soru sorma lütfen. Zamanı geldiğinde zaten beni tanıyacaksın. Seni üzdüysem özür dilerim. Ağlamanı istemiyorum. Şimdi aşağıya insek iyi olur. Hediye vakti.. "

  Bu uzun konuşmadan sonra yanağımı masumca öptü.

   

  

OLMAYACAK BİR HAYALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin