Hücrenin Dörtlüsü

109 2 1
                                    

Dumanın ağzından...

1 haftalık hücre cezam bitmişti. Normalde delirmiş olmam lazımdı. Yani birazda olsa etkilemiş olması lazımdı fakat ben huzur doluydum. Hayat dolu dönmüştüm. Neşe dolu...

Hücremden içeriye gardiyanlar eşliğinde ve eminin "bi daha ayağını denk alırsın" tehditleriyle içeriye girdim. Kapıyı arkamdan kapattılar. Zeki abi ve ismetin elinde birer kitap selimin elleri yine çamurluydu. Bizimkilerle göz göze geldim bi an. Hepsi birden ayağa kaltı. Tek tek sarıldım. İsmeti görünce dahada mutlu oldum. Sonunda bizim hücreye gelmişti demek. Zeki abi hücremizin büyüğü olarak konuşmaya başladı. "gel oğlum gel otur bakalım. Anlat. Nasıl geçti zormuydu günler?" oturduk masanın etrafına dört kişi herkez anlatacaklarımı bekliyordu. Ne sölücektimki. Bir odanın içinde yedi gün kalmıştım."zaman geçmek bilmedi fakat bitti artık bunları konuşmayalım. Siz anlatın sevdinizmi yeni hücre arkadaşınızı" dedim ismete bakıp gülümseyerek. Heycanlı bir şekilde selim atladı lafa "vallahi ben sevdim. Sayesinde sağlam heykeller yapmaya başladım." dedi. Hep beraber güldük. Zeki abi batak karlarını dagıttı. Eşli batak oynayabilirdik artık. Gece saat üçe kadar batak oynadık. Yataklarımıza girdik. Tam uyuyacaktımki zeki abi "haaa unutmadan seni mustafa çağıyor duman bir bak istersen." dedi. "işim olmaz" diye yanıtladım. Güzel bir uyku çektik. Rüyamda bülentin ağzını burnunu kırıyordum.Sabah ziliyle harikalar diyarımda bitmiş oldu.

İsmetin ağzından...

Hep beraber hücremizden çıktık. Yemek sırasına girdik. Yemeklerimizi şişko ahcının pis ellerinden aldık ve masalarımıza oturduk. Dumanla ben yanyana karşımızda ise selim ile zeki abi oturuyordu. Tabağımdaki reçel kutusunu aldım ve dumanın tabağına bıraktım. "sevmem" dedim. Dumanda tabağındaki bal kutusunu benim tabağıma bıraktı. "sevmem" dedi. Gülümsedim. Bu sırada birisi dumanın tepsisine eliyle sertçe vurdu ve tüm yemeğini yere düşürdü. Duman hızla ayağa kalktı. Birbirlerinin gözlerinin içine bakıyorlardı. Etrafta ölüm sessizliği vardı. Bende ayağa kalkacaktım ki velinin arkadaşlarından biri beni yere oturttu. Veli bir anda bakışlarını bana çevirdi. "sana noluyor lan iki gün önce altımda inliyordun!!" dedi ve sert bir tokat attı. Tekrar dumana döndü. Onada bir yumruk atacaktıki duman elini tuttu ve tam burnuna kafa attı. Veli bir iki adım geri çekildi. Tekrar saldıracaktıki arkadaşlarından biri veliyi tuttu. "gardiyanlar geliyor!!! Gitmemiz gerek" Yaka paça hızlıca götürdüler veliyi. Bu sırada zeki abi ve selimde masanın etrafından dolanmış ve yanımıza gelmişlerdi. Selim ismetin yüzüyle ilgileniyordu. Gardiyanlarda yanımıza gelmişlerdi. "noluyor burda" dedi emin. Zeki abi sözü alarak. "ufak bi tartışma sıkıntı yok ama" dedi. "gözüm üstünüzde" diyerek gitti gardiyan.

Dumanın ağzından...

Fırtınalı geçen günlerden biriydi. Bu veliden kurtulamayacaktık. Hapishanedeki tek sorunumuzdu. Hep beraber konuşmadan bahçeye çıktık. Hepimiz sigaralarımızı yaktık. Sessizliği bozan selim oldu. "bu ne ya bununlamı uğraşıcaz hergün biz" dedi. "fırsatım olsa çekinmeden öldürürdüm onu. Bu arada ismet sende kusura bakma benim yüzümden.." ismet lafımı böldü. "olur mu öyle şey bu senin değil o şerefsizin suçu" dedi. Etrafıma şöyle bir baktım. Mustafanın yanındaki kişiyi gördüğümde gözlerime inanamadım. Tekrar tekrar tekrar baktım fakat yanılmıyordum oydu.

Beni satan patronum BÜLENT

Hapis HayatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin