Anlaşma

111 5 2
                                    

İsmetin ağzından...

Zeki abi bir adım öne çıktı. "Buyrun beyler ne istemiştiniz" diye sordu.

Mustafada kendi arkadaşları arasından bir adım öne çıktı. Hepimizi şöyle  bir süzdü. Sigarasından bir duman çekti ve konuşmaya başladı. "sizin şu duman nerede onunla konuşacaklarım var." Zeki abide bir duman aldı sigarasından

"duman hücre cezası aldı."

"onu çıkınca yanımda görmek istiyorum konuşacaklarım var. Eğer haberim yoktu derse sizden bilirim."

Tamam dercesine kafamızı salladık. Onayı alınca yavaş yavaş yüremeye başladılar.Gittiklerini görünce "bu kim" diye sordum ortalığa.

"mustafa. öbür koğuşun reisliğini yapar. Yakında tanırsın." dedi selim.

"öbür koğuşun mu? Bu koğuşun ki kim o zaman "

"veli" dediler hep bir ağızdan. Sigaramı yere attım ve üstüne bastım. İlk sigaramıda içmiş bulunuyordum. Yavaştan hücremize döndük. Selim gider gitmez bal kutusunu açtı suyla karıştırdı. O karışımıda kendi çamuruyla karıştırdı. Bende yardım ediyordum arasıra. Ufaktanda bir cami yaptık beraber. Boyutları küçük oldu fakat çok sağlamdı yere atsan kırılmazdı. Selimin yüzü güldü. Çok mutlu olmuştu. Yaptıkları iki üç gün sonra kırılmayacaktı artık. Zeki abi kitabından sıkılmış bir şekilde bakış atarak. " batak bilmezmisin ismet" dedi eline aldığı kartları göstererek. "öğretirseniz bilirim dedim." Oturduk masaya oyunu öğrettiler bana çok sevmiştim. 3-4 saat oynadık. "eeee oyunuda öğrendin sigaralarını hazırla artık" dedi dizime vurarak. Demek istediğini anlamıştım. Biz böyle konuşup oyun oynarken akşam zilide çalmıştı. Hep beraber yemek yemeye gittik. Bi ara veliyle göz göze geldim fakat kafasını geri çevirdi. Heralde peşimi bırakmıştı artık.Koca bir yemek sırasındaydım yine.  Sıra bana geldiğinde ahçıya kafamla selam verdim. Yemekde kurufasülye vardı. Tabağı ve ekmekleri tepsiye koydum ve selim ile zekinin yanına oturdum. Yemeklerimizi yedik. Kimse tek kelime konuşmadı. Yine aynı şekil bahçeye çıktık. Bu sefer selim uzattı sigarayı aldım ve ağzıma koydum aynı şekilde yaktı sigaramı teşekkür ettim. Yine ilk fırtımda öksürdüm fakat yavaş yavaş alışıyordum. Sigaralar yandı söndü. Biz yine hücrelerimize döndük. Tam kafamı yastığa koyacaktımki gardiyanlar içeriye girdi. Ayaklandık direk tek sıra yan yana dizildik. Bizi şöyle bir süzdü baş gardiyan emin

"arama yapacağız" dedi. Ortalığı yıka yıka aradılar her yeri bir ara selimin yapıtları önünde durdu emin. Eline aldı birini ve incelemeye başladı. "bunları neyle yapıyorsun sen nerden buluyorsun malzemeyi." zeki abi cevapladı. "çocuk bahçeden topluyor. İki üç taş parçası o kadar" cevap tatmin etmiş olacakki tekrar döndü elindekine. Biraz daha inceledi ve ne var ne yoksa hepsini yere döktü. "bi daha görmücem bu seferlik affettim" dedi. Çıktılar hücreden. Hepsi kırılmıştı heykellerin biri hariç yaptığımız cami. Onu eline aldı selim üfledi üstüne ve tekrar koydu rafa. Her yeri topladık. Yataklarımıza girdik ve uyuduk. Her günüm batak, yemek yemek ve kitap okumakla geçiyordu. Arasırada selime heykel yapmasında yardım ediyordum. Taaaki bir gün hücre açıldı ve içeriye biri girdi.

Duman... 

Hapis HayatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin