Yıl 1815 BiBURY-İNGİLTERE
Şubat ayı'nın dondurucu soğuğu Lizzy'nin içini ürpertiyordu. Sevgilisi hiç olmadığı kadar geç kalmıştı. "Hiç böyle yapmazdı en azından haber verirdi." dedi içinden. Boynunda asılı olan kolyeyi avucunun içine aldı ve gözlerini kapattı odaklanmaya çalıştı yoktu, hiçbir şey yoktu ona ulaşamıyordu kabanına daha da sarıldı.
"Kötü düşünme Lizzy" dedi kendine. "O bir melek insanlara iyilik yapıyordur belki daha önce sana da yapmıştı." Evet sevgilisi bir melekti hem de en gerçeğinden o kadar güzeldi ki erkeklere güzel demenin adeta sözlük anlamıydı.
Onu bir kapkaççı saldırısından kurtarmıştı Lizzy onun o melek ışığını o zaman görmüştü. Bembeyaz kanatlar masmavi gözlere orada tutulmuştu ve bir daha da ayrılmamışlardı. Genç kadın dudağında son bir tebessümle olanları hatırlıyordu sevgilisinin ne halde olduğunu bilmeden...
AYNI GÜN ANEMONYA TAPINAĞI
Frank karşısındaki kitaba bakıyordu. Kurtuluşları bu kitap olabilirdi. אנמד ירה מלאך ספר (Anemon kovulmuş melek kitabı) İnsan olmasının sevgilisi ile sonsuza kadar beraber olmasını sağlayacak kitap bu olabilirdi.
Kitabı çevirdi ve kilitli olduğunu gördü. Anahtarı en güvenli yere saklamıştı ve şimdi onun yanına gitme zamanıydı. Tam kanatlarını açmış gidecek iken olduğu yere sanki sabitlenmişti bir yere kıpırdayamıyordu. Karşısında babasını ve kardeşi Armen'i gördü alçak kardeşi gidip her şeyi babasına yumurtlamıştı demek ona güvenmem bir hataydı zaten dedi kendi kendine kardeşinin gözlerinde zafer kazanmış bakışı vardı.
Babası ona yaklaştı. "Demek bu kitap ile kaçacaktın, bizim kutsal kitabımız ile. Ne yapacaktın sevgili oğlum? O fani sevgilin ile sonsuza kadar yaşamanın yolunu mu bulacaktın? Mutlu olmayı mı düşünüyordun? Frank sinirlenerek; "melek falan olmak istemiyorum bunu ben istemedim ben sadece onu istiyorum ve bunu engelleyemeyeceksin BA-BA." dedi vurgulayarak." Sen öyle san" dedi ve geri çekilerek gözlerini gözlerime kilitledi istesem de ayıramıyordum. Enochian dilinde bir şeyler söylüyordu.
"Seni lanetliyorum bir daha bu tapınaktan dışarı adım atamayacaksın. Bir daha o kadını göremeyeceksin seni asla hatırlamayacak ama sen bütün her şeyi hatırlayacaksın ve bir daha bir melek bir insan ile birlikte olamayacak." dedi ve gözlerini ayırdı.
Tapınaktan tam çıkacakken Armen ile göz göze geldi "sende bunu sakladığın için bana o kolyeyi bulacaksın ve cezan olarak bulana kadar dünyayı pisliklerden temizlemek senin işin "dedi ve ortadan kayboldu. Frank dizlerinin üstüne çöktü ve gözlerinden yaşlar boşalmaya başladı. Armen şaşırmıştı bir meleği ilk kez ağlarken görüyordu ve bu imkansızdı. Frank kalbinin içinden çıktığını hissediyordu. Lizzy artık onu unutmuştu ama tek bir tesellisi vardı sevgilisi mutlu ve güvendeydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE GÜNEŞİM
FantasíaBir kolye düşünün bütün kapıların anahtarı onda Bir kitap düşünün bütün geçmişin cevabı onda Ve bir adam düşünün GECENİZE GÜNEŞ gibi doğan...