MEDYA: BLOOM MALİKANESİ
Günümüz
İngiltere/BİBURY
"Anna neredesin sen yine şu kaybolmalarından sıkıldım" dedi yalancı bir sitem ile Sally Ben ise o Anna oluyorum. Anna FİTZPATRİC
23 yaşına sadece 2 gün kalmış olan, pis kir ve tozun eski kolilerin olduğu tavan arasında vakit geçirmeyi seven, aklına koyduğu şeyi yapmayı seven Bu dünyada sadece tek bir arkadaşı olan en sevdiği insanı babaannesini bir hafta önce kaybeden sıradan bir kızım.
Onu kaybetmek Benim için çok zordu. O bana hep masallar anlatırdı, hiç kimsenin bilmediği ama Sanki herkesin bilmesini istediği masallar. Ve bu masalların hatırası olarak bana bıraktığı kolyeyi küçüklüğümden beri, asla çıkarmamıştım. Bu kolye siz ister inanın ister inanmayın bana huzur ve güven veriyordu sanki beni koruyordu.
Sally tekrar seslendi hadi ama Anna bu işi de kaçırmanı istemiyorum canım arkadaşım o da hep beni düşünür olmuştu bu ölü havasından beni çıkarmak için kafamı dağıtmamı söylüyordu ve bana sürekli yeni işler bulup duruyordu.
Tamam, geldim işte dedim sıkılmış sesim ile nereye gidiyorum bana gülerek baktı. Ve elime kâğıdı sıkıştırdı kâğıda göz gezdirdiğimde gözlerime inanamadım. Burası olamazdı değil mi? Günler sonra gerçek bir gülümseme ile arkadaşıma baktım.
Sally ciddi olamazsın orası ama ama nasıl olur bu kapanmıştı. Koluma girerek beni kapıya doğru sürüklerken; kasabaya yeni birileri taşınmış ve orayı elden geçirmeye karar vermişler bende harika bir fırsat yakalayıp sana bu görüşmeyi ayarladım hadi git ve kap o işi.
Sanırım kendime gelmem için bu iş bir fırsattı BLOOM malikanesi kütüphane danışmanı tamam bir evin neden kütüphane sorumlusu olsun diyorsunuz ama bu kütüphane ayrı bir yer ve halka açık yani normal kütüphaneden tek farkı İngiltere de ki tüm kitap türlerinin hatta daha fazlasının orada olması.
Yolda yürürken ne kadar güzel bir kasabada yaşadığımı düşünüyordum herkes birbirini tanıyordu ve doğa ile iç içe bir yerdi buradan gitmemi babaannem çok istemişti ama ben asla gitmek istemedim burayı bırakamazdım BLOOM malikanesine geldiğimde evin önünde bir araba görmüştüm. Ağır demir kapıyı iterek açıp içeri girdim.
Uzun çimden olan yoldan yürüyerek ilerledim yerlerde dağ çiçekleri vardı morlu pembeli ne kadar güzel gözüktüklerini düşünüyordum. Yavaşça malikaneden içeriye girdim. Çok büyüktü bu evin ayrı bir kütüphanesi olmasına şaşırmıyordum. Yukarı kattan gelen kavga sesleri ile kendime geldim. Çok boğuk geliyordu sesler fakat hararetli olduğunu hissediyordum. Boğazımı temizledim ve seslendim. Merhaba kimse yok mu ben kütüphane danışmanlığı için gelmiştim
Hararetli olan ses birden kesildi ve yukarıdan lütfen yukarı gelin bayan FİTZPATRİC sesi duydum. Bir an duraksadım adımı biliyorlar diye ama tabii ki yani iş görüşmesine geldim. Yavaşça yukarı doğru çıkmaya başladım. Tahta merdivenler her çıkışımda gıcırdıyordu. Ve sanırım heyecanlanmıştım çünkü birden beni sıcaklık basmıştı ileride ki açık kapıya ilerlemeden önce boynumdaki kolyeye dokundum güç almak istercesine bu iş benim için çok önemliydi ve sanki kolyemde vücudumun etkisi ile ısınmıştı yavaş yavaş kapıya ilerledim masada sarışın kahverengi gözlü bir adam oturuyordu. Kocaman gülümsemesi ile beni içeriye davet etti hoş geldiniz bayan FİTZPATRİC lütfen oturun dedi ve büyük deri koltuğu gösterdi.
Odanın diğer köşesindeki büyük kütüphane dikkatimi çekti ve tabii ki ayakta duran elinde eski büyük bir kitap tutan arkası dönük bir adam. Saçları arkadan kazıtılmıştı gördüğüm kadarı ile ve üstünde büyük bir kaban vardı ve adam sanki ben odaya girdiğimden beri kaskatı kesilmişti. Omuzları kalkık kafası karşıya dönüktü o kitabı okumadığına adım kadar emindim. Adamı daha çok inceleyecekken karşımdaki adamın sesi ile kendime geldim.
Öncelikle kendimi tanıtayım ben Harry BLOOM bu malikânenin yasal varisiyim ve artık bu malikâneyi yeniden hayata döndürmek istiyorum sizden ise büyük babamın mirası olan BLOOM kütüphanesinin danışmanlığını korumasını kısaca her şeyi ile ilgilenmenizi istiyorum.
Şaşırmıştım malikânesini bu kadar önemseyen adam neden bana güveniyordu bu konuda. Bay BLOOM çok özür dileyerek sormak istiyorum bana bu konuda nasıl güvenebiliyorsunuz? Yandan bir gülüş atarak Bayan FİTZPATRİC ben kimseye güvenmem fakat bu kasabanın en eski ailelerinden birisi sizsiniz en yakın arkadaşınızdan kitapları çok sevdiğinize dair bir güvence aldım ve ben burayı gözünüz gibi koruyacağınızı düşünüyorum. Dedi ben bu işe ne kadar sevinsem de bir o kadar da şaşırmıştım.
Peki, ne zaman başlamamı istersiniz?
Hemen yarın mümkünse buna sevinmiştim. Tebessüm ederek siz nasıl isterseniz Bay BLOOM dedim ve ayağa kalktım. Lütfen sizi geçirmeme izin verin dedi ah hayır lütfen ben giderim teşekkür ederim dedim ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Arkamdan ayak sesleri geliyordu. Bay BLOOM inatçı bir adamdı herhalde kapıdan çıktığım anda tam dönüp teşekkür edecek iken kapının yüzüme doğru kapanması bir oldu fakat beni şaşkına çeviren şey çekik ve simsiyah gözler oldu...
בקרוב לא יהיה אפוטרופוס אחרון בקרוב, והשדים יהפכו לבעלים המלא של היקום. (Yakında... yakında son koruyucu da kalmayacak ve şeytanlar kâinatın bütün sahibi olacak)
Titreyerek ve korkarak uyandım kâbusumdan ter içinde kalmıştım bu nasıl bir kâbustu sanki biri kulağıma farklı bir dilde bir şeyler fısıldamıştı anlayamıyordum ne demekti bu.
Saate baktığımda gece saat 3'tü titredim ve camı mı açmak için pencereme yöneldim. Büyük ağacım dışarıda rüzgâr olmamasına rağmen sanki bir fırtına varmışçasına titriyordu. Birisi vardı dışarıda gözlerini dikmiş benim pencereme bakıyordu.
O kadar karanlıktı ki hiçbir şey göremiyordum. Birden başıma bir ağrı girdi penceremden çekilip yere doğru kaymaya başladım ve beynime görüntüler dolmaya başladı. İlk başta anlam verememiştim fakat daha sonra anlayacaktım bu görüntüler benim geleceğimden birer parçaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE GÜNEŞİM
FantasíaBir kolye düşünün bütün kapıların anahtarı onda Bir kitap düşünün bütün geçmişin cevabı onda Ve bir adam düşünün GECENİZE GÜNEŞ gibi doğan...