Bazen gözlerimizi kapatıp başka diyarlarda olmak istediğiniz hayalini kurarız hepimiz yapmayan var mıdır?
Çok nadir.
Şuan bende o durumdayım. Kütüphanenin arkasında kendine gelmeye çalışan bir sera bulmuştum. O kadar güzeldi ki her tarafı cam ve içerde sadece çiçekler ve şömine bulunuyordu.
içerdeki çiçekler o kadar çok solmuştu ki sanki buraya yüzyıl önce gelinmişti en son o yüzden bende bu güzel serayı düzenlemeye karar vermiştim. Her çiçek türünden tohumlar almıştım. Bütün saksıları temizlemiş her yeri iyice süpürmüş ve düzenlemiştim. Hatta küçük puflar bile koymuştum ki gelenler burada kitap okuyabilsin.
Telefonumun sesi ile kendime geldim. Arayan sally idi .
Evet Sall dedim adını kısaltarak
Hey güzellik ne yapıyorsun iyi misin? Dedi endişeli bir ses ile çünkü bir hafta önce yatağımda büyük bir baş ağrısı ile uyanmıştım ve hala arada sırada yokluyordu.Gayet iyiyim canım merak etme işimin başındayım. Kıkırdayarak sordu.
Bay BLOOM orada mı? Ah tabi ya
Bende diyorum sally beni niye aradı demek Harry için miş? Evet artık bay BLOOM'a Harry diyorum çünkü o öyle istemişti. Arada sırada buraya geliyordu ve bizde muhabbet ediyorduk.Hayır burada değil bugün şehir dışına çıktı. Derin bir nefes aldı
Tüh ya ne yapalım artık. Dedi kıkırdayarak
Ya sana ne oluyor ne bu bay bloom meselesi
Ya Ann dedi uzatarak. Uf işte birazcık bir şeyler var dedi utana sıkıla
Tamam tamam seni zorlamıyorum. Dedim o sırada kapı açılma sesi geldi.
Neyse sall kapamam gerekiyor canım müşteri geldi görüşürüz dedim ve cevap vermesini beklemeden kapattım.İçeri girdiğimde etraf çok soğuktu nefes alıp verirken ağzımdan buhar çıkıyordu. Ve etraf fazlaca karanlıktı resmen önümü göremiyordum.
Bir anda dışarıda gök gürültüsü duyulmaya başladı. Büyük pencere açılıp kapanıyordu. Ensemde bir nefes hissettim çok korkuyordum çok yakınımdaydı.
Birden kendimi yere doğru savrulurken hissettim. Sanırım 2 metre fırlatılmıştım canım fena halde acıyordu. Ayağa kalmayı denerken bacaklarım yüzünden tekrar düşmüştüm ve yere damlayan kanımın sesini duyuyordum. Kan kokusundan çok korkuyordum ayak sesi duyudum. Ben kütüphanenin arkasında olduğum için kimse beni duyamazdı o yüzden bağırmalıydım
İmdat! Orda kimse var mı lütfen yardım edin
Ayak sesleri hızlanmaya başladı tekrar bağırdım. Lütfen lütfen yardım edin derken sesim kısılmaya başlıyordu. Çünkü kan kaybediyordum ve bayılmak üzereydim bayılmadan önce ise birinin beni kucakladığını ve buradayım lizzy dediğini duymuştum.
Fısır fısır sesler duyuyordum שקט שבור עבר חוזר על עצמו לאורך המסלול האחרון שייפתח באובדן של אחד, אך שום דבר לא יהיה אותו דבר .(Sessizlik bozuldu geçmiş tekrarlanıyor son geçit de açılmak üzere kayıplar bir bir bulunuyor ama hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.)
Harry sana ne dediğimi duyuyor musun? Onu burada buldum benim hiçbir fikrim yok geldiğimde koltuktaydı. Bu ses bana çok tanıdık geliyordu ama anımsayamamıştım.
Sanırım kendisine geliyor sonra konuşalım dedi ve ben o anda gözlerimi açtım karşımda Harry ve bay Black vardı demek konuşan oydu.
Anna iyi misin nasıl hissediyorsun? Dedi Harry
Ah şey ben sanırım iyiyim ama ne oldu bilmiyorum sanki biri beni fırlattı ve bende düştüm.
Onlara baktığımda anlamsız bir şekilde bana bakıyorlardı bay black konuştu adamın adını hatırlayamıyordum. Seni geldiğimde burada buldum dedi ve olduğum yere baktım malikanede bir yatak odasındaydım
Ben çok özür dilerim Harry gerçekten ben nasıl geldiğimi bile bilmiyorum ben kütüphanedeydim. Bay black bana şaşırmışçasına bakıyordu sanırım Harry'e ismi ile seslendiğim için
Sorun değil burası zaten Armen'in odası dedi ve ben ona sorgulayarak baktım
Armen? Başıyla bay black'i gösterdi. Aman tanrım adamın odasına geldim birde.
Çok çok üzgünüm bay black dedim ve kalkmaya çalıştım. Ama başım döndüğü için geri düştüm. Bay black koluma dokundu ama sanki dokunduğu anda beynimde fısıltı ile שגוי (yanlışş) yankılandı hemen çekti elini
Kalkmayın dinlenin biraz daha dedi ve ben hiçbir şey diyemedim. Çünkü ihtiyacım vardı. arkama yaslandım ve Gözlerimi kapattım.
Gözlerimi açtığımda yemyeşil bir bahçedeydim her tarafımdan huzur akıyordu sanki. Ayağa kalktığımda malikanenin fazla uzağında olmayan bir yerde olduğumu gördüm üzerimde pembe ve mor renklerinden oluşan bir elbise vardı babaannemin verdiği kolye ise üzerimde güneş gibi parlıyordu. Dağ çiçeklerinin arasında ilerliyordum huzurla bir anda ayağımın ıslak bir yere bastığını hissettim. Yere baktığımda o ıslaklık kandı ve ayağımı ellediğimde elime siyah bir tüy gelmişti bu bir kuş tüyü değildi ne olduğunu bilemiyordum. Korkarak geri dönmeye çalıştım. Karşımda bir kadın vardı. Bana çok benziyordu. Kaşlarımı çatarak ona baktım
Kimsiniz burada ne işim var dedim etrafıma bakarak . Fakat burası malikanenin bahçesi değildi Burası evimin çatı katıydı Evin içinde sanki her yeri biliyor muşçasına geziyordu bunun yanında durdu onu açtı ve İçinden bir albüm çıkardı bana uzattı içine bak her şeyin cevabını burada bulacaksın dedi. Albümü kadının elinden korkarak aldım içini Açtığım Anda....Uyanmıştım yine aynı yerimdeydim bay Black'in odasında garip olan şeyin ise adamın yanımda yatıyor oluşuydu. Ayağa kalktım ve odadan çıkmak için hareketlendim fakat içimden bir ses ya da vicdanım bay Blackin üstünü örtmemi söylüyordu. Yanına yavaş adımlarla ilerledim yatağın yanına gelince durdum.
İzlemeye başladım onu garip bir his vardı içimde anlam veremiyordum. Uyurken bile rahat değildi kaşları çatıktı ama çekik gözleri o kadar güzeldi ki kirpikleri haddinden fazla uzun,yüzüne gölgesi düşüyordu. Yorganı üzerine tam örtüyordum ki kollarımdan tutulup yatağa çivilendim. Üstümde duruyordu gözleri açıktı fakat sanki beni görmüyordu. Mavi gözleri bana öyle bir bakıyordu ki sanki beni öldürmek istiyormuş gibi. Aklım benden bağımsız olarak çalışıyordu ve ağzımdan Adı çıktı.
Armen diye fısıldadım fakat beni kendime getiren şey onun ağzından çıkan isim oldu Elizabeth...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE GÜNEŞİM
FantasiaBir kolye düşünün bütün kapıların anahtarı onda Bir kitap düşünün bütün geçmişin cevabı onda Ve bir adam düşünün GECENİZE GÜNEŞ gibi doğan...