ACI

66 26 12
                                    


Güneş ışığı penceremden yüzüme vuruyordu , ondandır ki en ufak aydınlığa ve sese en derin uykularımda bile uyanırım , Benim şansım da bu ya en aydınlık oda benimdi maalesef... Yatağımdan hiç çıkasım yoktu. Çünkü sıcak havanın verdiği miskinlikle hiçbir şey yapasım gelmiyordu. Uyandıktan 10 dakika sonra yatağımdan çıkmayı başarmıştım , bu da benim hayata bakış açıma göre bir başarı sayılır ...

Genellikle sabahın en erken saatlerinde ben uyanırdım. Evimizin en küçük odasındaki kitaplığa doğru yöneldim, kitaplığın alt rafındaki kapağı açtım ,tozlu raflarda kalmış eski kitaplara gözüm çarpmıştı, babamın tozlu kitap ve defterleriydi bunlar . O zamanlar insanların da yaşadığı anlara dair kalmış hatıraları bulmayı , bulup karıştırmayı çok severdim , hep bu insanlar acaba bu zamana kadar ne yaşamış diye merak ederdim, çünkü hayatımda daha hiçbir şey yaşamamıştım... Ardından önüme bir albüm düştü , sayfalarını çevirip kendime ait fotoğraflar var mı diye aranıyordum, bana ait tek bir fotoğraf bile yoktu .

Ardından annemin bana kahvaltı masasını hazırlayayım diye seslendiğini duydum, gelip kapıdan küçük odada ne yaptığıma baktı. Küçük odaya girmeme bir şey demezlerdi fakat o kitaplığı karıştırmama hep kızarlardı, herhalde dağıtıyorum diye kızıyorlar diye düşünüyordum, fakat annem de babam da her ikisi birden kızınca bu işte bir iş var diye düşünmeden edemiyordum, onlar uyurken o odaya girip o kitaplığı karıştırırdım. Ben o odaya girdikten sonra uyanmaları fazla uzun sürmezdi... Bu her defasında böyleydi. Ama neyse ki babam işe gittiği için sadece annem bana kızacaktı.

Annem '' Ne yaptığını sanıyorsun sen , seni bin kere uyardık , bu kitaplık A Ç I L M A Y A C A K ." "Haklınız efendim uyardınız, fakat bu kitaplığı benden öyle kızınıyorsunuz ki merak edip karıştırmadan edemiyorum.'' diyerek kendimi savundum ... Annem ise bu kitaplığa kilit taktıracağını söyleyip beni kolumdan tutup dışarı savurdu '' git masayı hazırla !'' diyerek hırçın bir bakış atıp, seraya doğru gitti, herhalde bitkileri sulayıp ilaçlama yapacaktı, sabah saatlerinde oraya başka şekilde gitmezdi .

Annem döndüğünde ben kahvaltı masasını çoktan hazırlamıştım , onu bekliyordum yemek yemek için , karnım açlıktan gurulduyordu .Geldiğinde ise yine sinir patlaması yaşıyordu . Bana '' ben yemeyeceğim , sen ye yediklerini de kendin toparla ,'' dedi ve odasına çekildi .Cidden mi ? Sanki her sabah kahvaltımı o önüme koyuyordu sanki ona temizlikçimiz gibi davranıyordum da bana bu şekilde sitem etmişti. Bir kere bile önüme yemeğimi koymamıştı , yemek koymasını geçtim bir kere bile bana "yavrum" diyip sarılmamıştı .

Ben bu davranışlara, bana söyledikleri sözlere alışık olsam da , artık eskisinden daha çok güceniyordum. Çünkü artık yaşım 21' di...Arkadaşım diyebileceğim kimse yoktu hayatımda, olduysa da hatırlamıyorum. Hayatımın çoğu bölümünü neredeyse hiç hatırlamıyorum... Babama böyle söylediğimde babam küçükken bir rahatsızlık geçirdiğimi o yüzden böyle olduğumu hatırlamamamın gayet normal olduğunu hatta yaşadığıma şükür etmem gerektiğini söylerdi.

Ben yemek masasını topladıktan sonra Annem bana seslendi '' Alissa , çabuk yardıma gel '' . Bir şey oldu endişesiyle merdivenlerden inerek yanına koştum , soluk soluğa kalmıştım. Kapısını hızla açtım '' Ne oldu ?'' , Annem '' evde sen varken ben mi ütü yapacağım al sen şunu bir işini görelim ."
''Aslında efendim ben bugün...'', ''SEN BUGÜN NE !'' dedi ve koluma kızgın ütüyü bastı !

Acıyla bağırdım , yere çömelmiş kıvranıyordum , koluma baktığımda yanan derimin altında damarlarımın acısını gözümle de görebiliyordum . Canım çok acısa da ağlamamaya yemin etmiştim , onun gözü önünde ağlamayacaktım , bu ne kadar zor olsa da kendimi tuttum .''Sen ne yaptığının farkında mısın !!'' Hala kıvranmaya devam ediyordum . Annem ise '' gayet farkındayım ben ne yaptığımın sana bu davranışlarımızın hepsi sen öyle istediğin için '' diyerek kötü gülümsemesini gözlerimin önüne serdi . Ardından ütüyü yine önüme koydu '' hadi başla'' dedi. Karşımdaki kim olursa olsun bana güçsüzmüşüm gibi davranılmasını kaldıramazdım , bir ezikmişim gibi davranılmasını kaldıramazdım .Ona uzunca bir bakış attım gözlerim sinirden dolmuş , o ilk damlayı akıtmamak için kendimi sıkıyordum . '' hazır başlamışsın , sen devam et .'' dedim ve kapüşonumu alıp evden hızlı adımlarla çıktım. Arkamdan o kadar sert bağırıyordu ki , dönüp arkama bakmıyordum çünkü suratıma balgamı fırlayacak gibi ses tonuyla bağırıyordu .

Merdiven basamaklarını koşarak inerken , acım dışıma vurmuştu, ağlamaya başladım...Buraya hiç bir zaman aitmiş gibi hissedemiyordum , bence değildim de ... Sanırım bunu yaşayıp öğreneceğim.

Dışarı çıktığımda kafamı dizlerimin üzerine koydum ağlamaya devam ettim... daha 21 yaşındaydım ben bu insanlara ne yapmış olabilirdim , neden bana bu şekilde davranıyorlardı! Her şeye sitem etmekten kaçınırdım, çünkü sitem etmek bir pes ediştir , her pes ediş de bir güçsüzlüktür .

Kapüşonumun kolunu sıyırdım , çünkü kumaş yanan yere her değdiğinde acıyı daha çok hissediyordum, acısı öyle çoktu ki ,sanki bütün acılarım oraya birikti de bir yolunu bulunca avaz avaz bağırmak istediler...

Göz yaşlarımı sildim , kapüşonumla kafamı örtüm kafamı yere gömerek bir sokak ötedeki eczaneye doğru yol aldım.

Eczaneye gittiğimde eczacıların yüzüne bakmadan yanık için bir krem ve sargı bezi istediğimi söyledim , sorgulamadan verdiler. Cebimi kurcaladığımda beş kuruş param olmadığını hatırladım. '' Vazgeçtim , almayacağım '' diyerek kapıya doğru yönelirken adam; ''buraya böyle acınası bir haldeymiş gibi gelip bizim de sana istediklerini vereceğimizi düşündün değil mi , başka kapıya kızım ''.Bir kaç saniye kapıda durdum , canım zaten burnumdaydı ,bu adama patlamamak için kendimi zor tutuyordum ,üstelik '' kızım'' demek de neydi ! kafam da fişekler çakmıştı sinirden gözüm dönmüştü... içim de ki ses bu dengesiz adamla aynı kefeye gireceğine yürü yoluna devam et dedi . Onu dinledim .Dengesiz adam; '' böyle yoluna gidersin işte hadi, bir daha parasız bu eczaneye adımını bile atma'' diye bağırıyordu...

Sen bulunduğun makamdan düştükten sonra ,insanlığının elinden gittiğini göreceksin ...İçimden böyle dedim...

Sokaklarda yürürken telefonum çaldı , arayan babamdı . İçimden hemen , annemin babamı arayıp doldurduğunu o yüzden de aradığını düşündüm , öyleydi de .Çünkü babam iş saatinde beni aramazdı , hatta işten eve geldiğinde yemeğini yedikten sonra kanepenin üzerinde uyuyakalırdı . Telefonun ikinci çalışından sonra ne diyeceğimi düşünerek telefonu açtım .

''Alissa, neredeysen çabuk eve gidiyorsun senin derdin ne ? bu yaptığını ben gelince konuşacağız,'' dedi ve yüzüme kapattı, konuşmama bile fırsat vermedi, beni yine dinlemedi...

Eve doğru yürüdüm şansıma yağmur yağmaya başladığı için sokakda tanıdık kimseyle karşılaşmadım. Kimseye güçsüz gözükmek istemiyordum .

Ceplerimi anahtarı almış mıyım diye karıştırdım , anahtarı bulduktan sonra kapıyı açıp eve girdim ,annemi görmezlikten gelerek odama yürüdüm, ardımdan kapımı kitledim. Düşünceler kafamda bir türlü susmak bilmiyordu , içime attığım çığlıklarım boğazıma düğüm olmuştu.Ama artık ağlamayı bırakmalıydım , ağlamayacaktım. Çünkü şu hayatta beni mutlu edecek kimse yoktu, düştüğümde elimden tutup kaldıracak kimse yoktu ...

Düşünceler yine ne yazık ki en sonunda acılarımı hatırlatıyordu.

Kafamı dağıtmak için çocukça bir şey yapmayı düşündüm, gardırobumun kapağını açtım siyah diz kapağıma kadar olan dantelli elbiseyi aldım giydim , zaten tek elbisem oydu, bana bu zamana kadar sadece onu almışlardı. Aynanın karşısına geçtim saçlarımı düzeltim . Tam o esnada babam kapıma gelmiş kapıyı açmamı söyleyip kapıma vuruyordu, telaşa kapılmıştım , böyle bir elbiseyle beni görürse ne olacağını tahmin ediyordum fakat kapıyı öyle bir vuruyordu ki , elbisemi değiştirecek vaktim yoktu.Kapıyı açtım , o odama girince bende yatağın başına oturdum, bir an beni dinleyeceğini benimle konuşacağını ümit ettim ... Beni elbiseyle gördüğüne sinirlenmiş olacak ki ağzından sinirle hak etmediğim kelimelerle bana çemkirdi...Bir tarafdan da bana vurmaya koyuldu... hem dövüyordu hem de ,ağır hakaretler ediyordu , hem sövüp hem dövmeye devam etti. O esnada beni dövmesinden çok söylediği kelimeler benim kalbime bir bıçak gibi saplanmış , bir babanın kızına acımadan böyle kelimeler söyleyip dövmesine akıl sır erdiremiyordum . Üstelik benim hiçbir suçum günahım yokken ...Hani kızlar babalarının meleğiydi ... Ardından benim kolumdan tutup duvara savurdu, duvara savurmasından sonrasını hatırlamıyorum ...

Gözlerimi açtığım da , yerde yatıyordum , babam beni öyle bırakıp gitmişti .Kuru betonda , öylece ...Elbisemi çıkardım iç çamaşırlarımla öylece yatağıma yattım . Canım ...içim ... yüreğim öyle yanıyordu ki artık neden bana böyle davrandıklarını merak etmekten çok , dua ediyordum . Lütfen kurtar beni ...

...

Bölümü nasıl buldunuz ?

GÖKYÜZÜNÜN ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin