Multi:Hüma
Karanlık kocaman bir girdap gibidir.İçine girdiğiniz anda sizi güçlü bir şekilde derinliklerine çeker.Çırpındıkça daha da dibe batarsınız ve sonunda aynaya baktığınızda durum çok acınasıdır.Çünkü farkında olmadan ruhunuz karanlığa bürünmüştür bile.
Hüma arnavut kaldırımlı yolda yürürken düşündü.Hayatı ne kadar sıradandı.Her sabah bu yoldan işe gider ve her akşam yine aynı yoldan evine dönerdi.Ama bu aralar durum daha da farklıydı.Babasının günden güne katlanarak artan borçları onu daha çok çalışmak zorunda bırakmıştı.
İşyerinin kapısına gelince derin bir nefes verdi.Şu son bir aydır o kadar çok çalışmıştı ki bunu aklına getirmemeye çalışsa da çok yorulmuştu.Ama babası için değerdi.Annesi öldükten sonra kızına bakmak için yıllarca çalışmıştı bu koca yürekli adam.Üstelik kızı üvey muamelesi görmesin diye hiç evlenmemişti.Babası bunca fedakarlık yapmışken yorulmak nankörlükten başka bir şey değildi ona göre.
Kapıdan içeri girdi.Bugün sıradan birgün olmalıydı.Diğer günlerde olduğu gibi.Öğle molasında alacağı telefondan habersiz çalışmaya başladı.Hayatının tek bir telefonla değişebileceği kimin aklına gelirdi ki?
Koltuğundan kalktı ve herzaman gittiği işyeriyle anlaşmalı esnaf lokantasına gitti.Yemeğini aldıktan sonra hızlıca yedi.Şansı varsa hesap kitap işlerine başlamadan bir kahve içebilirdi.Sahi bir kahve içse başının ağrısı diner miydi?Kalktığından beri başında garip bir ağrı vardı.Düşünmemeye çalıştı.Son zamanlarda yaptığı gibi onu zorlayan ne varsa düşünmedi.Çünkü düşündükçe her şey daha da zordu.
Yemeğinin parasını ödedi ve işyerine dönmek için aceleyle yürümeye başladı.Masasına geçmeden bir filtre kahve almaya karar verdi.Bu kahve onu kendine getirmeye yeterdi.Tam kahve makinesinin önüne gelmişti ki çalan telefonu onu durdurdu.Arayan bilinmeyen bir numaraydı.Tereddüt etmeden açtığı telefonda duyduğu şeyler kanını dondurmaya yetmişti.
"Siz ne dediğinizin farkında mısınız?Babamı verin telefona.Hemen.Şimdi."
Kendinden emin ve sesimi titretmeden konuşmaya çalışmıştım ama şuan beni duyan herkes sesimdeki endişeyi ve korkuyu fark ederdi.Sonuçta beni canıyla tehdit ettikleri kişi benim canım , bu hayattaki tutunacak tek dalım babamdı.Onun için endişelenmemem imkansızdı.
"Bizimle böyle hiddetli konuşmanız yararınıza olmaz Hüma hanım.Babanız şuan bizimle ve gayet sağlıklı ama az önce söylediğim gibi istediğimiz para bir hafta içinde elimize ulaşmazsa nefesinizi babanızın arkasından dua okumak için harcamak zorunda kalırsınız.Sizi yarın yine ararız.Güzel haberlerinizi bekliyoruz.Babanız da selam söylüyor iyi günler."
Sondaki alaylı ses tonu midemi bulandırmaya yetmişti bile.Ağzıma gelen iğrenç tatla koşarak lavaboya koştum ve bir çırpıda midemdekileri boşalttım.Midem çok hassastı.En ufak bir stres sonucunda bile kendini belli ederdi.Elimi yüzümü yıkadım ve masama geçtim.Mantıklı düşünmem gerekliydi.Ve bunun için ilk adım patronumdan izin almaktı.
Başımı ellerimin arasına almış düşünürken aklıma gelen fikir saatler sonra içimin az da olsa ferahlamasını sağladı.Telefon rehberime girip Eda ismini seçtim.
Eda üniversite yıllarımda aynı yurtta kaldığım bir arkadaşımdı.Üniversiteden sonra çok yakın olmasak da irtibatımızı hiç koparmamıştık.
"Hüma,çok özledim seni .Ne zamandır aramıyorsun hayırsız!"
"Eda,ben bittim.Babam...Onu kaçırdılar.Polise haber vermememi söylediler.Borcu vardı.Onu...Öldürürlerse ben biterim.Yardım et bana Eda.Nolur."
"Hüma sakin ol öncelikle.Ömer amcaya hiçbir şey yapamazlar.Burak'ın abisi de çok büyük bi borç yapmıştı bi aralar hatırladın mı ?Onlar bir yerden borç alıp kapatmışlardı borçlarını arayıp öğrenelim sende git bir konuş.Zamanla ödersin borcunu aldığın yere.Hallolur her şey ferah tut içini."
~~~
"Eda ben şimdi dediğin yerin önündeyim ama burası pek tekin bir yer değil sanki."
"Of,kuruntu yapma.Burak bizde bir sıkıntı olmadı dedi.Korkma ve acele et hadi."
Titreyen ellerle çaldım kapıyı.Bu siyah renkli kapı heyecanımı yenme konusunda bana asla yardımcı olmuyordu.Kapıyı açan takım elbiseli adamsa heyecanımı daha da körüklemişti .Ufak bir korku eşliğinde .
"Şey,ben Mert Bey ile görüşecektim.Bir miktar borç alacaktım da."
Başıyla içeri girmemi işaret etti.Ben de ilerledim.Merdivenlerden çıkmam söylediğinde adımlarımı merdivene çevirdim ve yukarıda beni karşılayan sandalyeye oturdum.
Beş dakika sonra karşıma oturan sert çehreli genç adamla vücudum korkuyla kasıldı.Bakışları uzaydaki kara delik gibi sonsuz ve acımasızdı.
"Ne kadar paraya ihtiyacın var?İşin ne ? Ve ne kadar zamanda ödersin?"
Oldukça kalın olan bu sese ince ve naif sesimle cevap verdim.
"Elli bin ihtiyacım olan miktar.Muhasebeciyim ve bir seneye bütün parayı öderim."
Kahkası odayı doldurdu adeta.Söylediğim şeyde komik olan neydi?Komik olan hiçbir şey yoktu.
"Parayı ödemek için sadece bir ay verebilirim ve ödeyemezsen emin ol hiç güzel şeyler yaşamazsın."
Tam o anda telefonum titredi.Arayanlar babamı kaçıranlar olmalıydı.Hızlıca telefonu elime aldım ve kulağıma götürdüm.
"Merhaba Hüma.Naptın bakalım .Babanın ölmesine mi karar verdin yoksa onu yaşatmak için borcunu ödemeye mi?"
Sonunu hiç düşünmeden ani bir cevap verdim.
"Parayı şimdi alıyorum .Yarın elinizde olur.Merak etmeyin."
Babamı borcundan kurtarmak için büyük bir borcun altına girmiştim.Üstelik bir ayda asla ödeyemeyeceğim bir borca.
Bunlardan daha da kötüsü adının Mert olduğunu öğrendiğim gözlerinde merhamet kırıntısı olmayan bana borç veren adamdı.Bu adam bir ayda o borcu ödemezsem bana asla acımazdı.Bundan sonra hayat benim için eskisinden çok daha zor olacaktı belli ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜVEYDA
Teen FictionSüveyda : 'kalbin ortasındaki gizli günahların saklı olduğu sanılan siyah benek,karanlık.'