0.3

36 4 2
                                    

     İstifamı iş yerime verdim.Kimse bunu beklemiyordu anlaşılan.Aslında bunu beklememe konusunda haklıydılar.Çünkü paraya ne kadar çok ihtiyacım olduğunu en iyi onlar biliyorlardı ve bu ani ayrılık onları şaşırtmıştı.Bugün buradan ayrılırken beni seven çok fazla insan olduğunu da fark etmiştim ve bu gururumu okşamıştı.Ama ayrılmak zorundaydım.Herkesle son kez vedalaşıp iş yerimden ayrıldım pardon eski iş yerimden.



     Kapıda beni bekleyen siyah arabaya doğru ilerledim.Sanırım siyah arabalara alışmıştım artık.Yani içinde silahlı adamlar olan siyah arabalara.


      Sessiz sakin geçen bir yolculuğun ardında son zamanlarda çok sık gelmeye başladığım bu binaya geldim.Sessizce önümdeki adamı takip ettim.Adam Mert Bey'in kapısını çaldı ve gel komutuyla önümden çekilip geçmem için işaret etti.


     "Hüma,istifanı vermişsin.Aferin sana.Şimdi beni iyice dinle.Bundan sonra beraberiz.Sen benim ufak tefek işlerimi halledeceksin ben de senin borcunu unutacağım.Anlaştık mı?"


    "Ne gibi işler bunlar?"


    Karşısında korkudan tir tir titreyeceğimi düşünürken kendimden bu kadar emin cevap vermek beni bir miktar sevindirmişti.Sesimde oldukça sakin çıkmıştı.



  "Bazı paketlerimiz var.İçine bakmadan ki en önemli kısmı bu Hüma paketlerde ne olduğuna asla bakmak yok.Onları birilerine götüreceksin.Çok basit yani."


   "Peki,ne zaman başlamam gerek.Evde biraz işlerim var da."


  "O konuya gelirsek Hüma artık evinle de bir işin yok .Çünkü daha birbirimizi yeni tanıyoruz ve ben senin bana zorluk çıkarıp çıkarmayacağını bilemem.Kaçıp kaçmayacağını da bilemem yani artık benim evimde bir odada yaşayacaksın ama rahat ol evinden çok daha konforlu olacağını garanti ederim sana."


     Bu kadarı da biraz fazlaydı ama.Tamam borcumu ödemek için işini görmemi anlayabilirdim ama onunla kalmak da neyin nesiydi böyle.


   "Ben kaçmam Mert Bey ve sizin evinizde kalmaktansa evimdeki konforsuzluğu tercih ederim."


    "Senin neyi tercih ettiğini sormadım.Odandaki dolaba birkaç kıyafet koydurdum.Şimdi kapıdaki adama söyle seni eve götürsün."


   Sinirle ayağa kalktım.Gerçekten bu iş sarpa sarmaya çoktan başlamıştı.Tam kapıdan çıkacakken sesini bir daha duydum.


   "Ahmet...Kapıdaki adamın adı Ahmet Hüma."


***


   Beyazlar  içindeki odaya dikkatlice baktım.Son zamanlarda her şey o kadar karanlık ve siyahtı ki beyaz renk garipsediğim bir şey olmuştu.Siyah arabalar,siyah takım elbiseli adamlar,siyah gözlüklü adamlar ve siyah gözlü patronum.Ben onun çalışanıysam mantıken o da benim patronumdu.


    Ahmet evi gezebileceğimi sadece üçüncü kata gitmemem gerektiğini söylemişti .Benim odam ikinci kattaydı.Yavaş adımlarla alt kata indim ve gözlerim yeniden alıştığı renkle buluştu.Her yer simsiyahtı.Kocaman bir oturma odasıydı burası.Siyah koltuklar,siyah perdeler,siyah halılar...Siyah , siyah ve biraz daha siyah.


   Bunaldığımı hissedince kafamı siyah duvar kağıdının üzerindeki çerçevelere çevirdim.Dikkatimi çeken ilk şey beyaz bir çerçeve oldu.Duvardaki bütün fotoğraflar siyah beyazdı ve siyah çerçeveliydi.Tek bir fotoğraf haricinde bu beyaz çerçevenin içindeki fotoğraf renkliydi.İçinde biri kız biri erkek olan iki çocuk bir de güzeller güzeli bir kadın vardı.Dikkatli bakınca erkek çocuğunun Mert olduğunu anlamak çok zor olmadı.Peki yanındakiler kimdi?


    "Çok fazla meraklı olmak iyi değildir Hüma."


Duyduğum sesle resmen yerimden sıçradım. Fotoğrafa o kadar çok dalmıştım ki onun geldiğini duymamıştım.


    "Ben özür dilerim Mert Bey.Ahmet gezebileceğimi söylemişti."


  "En üst kata çıktın mı?" dedi sinirle.


  "Hayır,Ahmet üst kat hariç her yeri gezebilirsin dedi."


"Güzel.Şimdi odana çık .Ayak altında dolaşma.Yemek saati gelince Gülizar Hanım seni çağırmaya gelir."


"Peki Mert Bey."


Hızlıca odama çıktım.Her şeyin siyah olduğu bu evde beyaz olan ikinci şey olan odama.


****


Yaklaşık bir saat sonra kapımı Gülizar olduğunu düşündüğüm kadın çaldı ve yemeğin hazır olduğunu söyledi.Yemek odası ilk kattaydı.Aşağı indik ve Masada tabağımın koyulduğu yere oturdum.Mert Bey'in tam karşısına.Hiç  konuşmadan çorbamı bitirdim.Kapının çalmasıyla içeriye Ahmet'in girmesi bir oldu.Söylediği şey ise Mert'i çıldırtmaya yetti.


"Abi, yengenin durumu ağırlaşmış."


Bu adamın karısı mı vardı bir de.Ya da sevgilisi...

SÜVEYDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin