Mert denen adamın aldığı haberle koşarak evden çıkmasının üzerinden iki saat falan geçmişti.Kimse kalmayınca bende odama çekildim mecburen.Televizyon izledim bir süre.Sonra telefonumla oynadım ama ondan da sıkılınca yapacak başka bir şey bulamadım.Birileri geldi mi diye bakmak için dışarı çıktım.Gördüğüm şeyle adım atmayı bıraktım.
Mert bacaklarını iki yana açmış tekli koltukta oturuyordu.Elinde tuttuğu bardağın içkiyle dolu olduğu da barizdi.Normalde sonuna kadar kapalı olan gömleğinin düğmeleri üstten üç tane açılmıştı.Elindeki bardağı tek seferde bitirip bir yenisini doldurdu.Merak duygusu içimi kemirirken istemsizce yanına ilerlemeye başladım.Beni görünce hemen kafasını yere eğdi.
"Defol buradan Hüma."dedi.
"Mert Bey iyi misiniz?"
"Sana defol buradan dedim.Anlamadın mı?Senin aptal sorularınla uğraşamam."
"Ben sizi merak ettim sadece.Özür dilerim."
"Özür de dileme sadece çık git dedim sana."
Tam arkamı dönüp çıkacakken Ahmet geldi ve beni şoka sokacak o cümleyi kurdu.
"Abi Asaf'ı susturamadık anne diye tutturdu.Zor olmazsa bir bakabilir misin?"
Elindeki bardağı fırlattı.Kapıya doğru ilerledi ve bana döndü.
"Nasılım biliyor musun Hüma?Karısını kaybettikten bir ay sonra annesi ölmüş bir adam nasıl olabilirse öyleyim.Annesini özleyen bir çocuğa onun bir daha asla gelemeyeceğini anlatmak zorunda olan bir baba nasılsa öyleyim.Şimdi odana çık birkaç gün gözüme de gözükme."
Ardından koşar adımlarla üst kata çıktı.Duyduğum şeyler canımı o kadar yakmıştı ki bir süre hareket etmekte zorlandım.Nihayet ayaklarıma hükmedebildiğimde odama çıktım.Sıcak su dışında hiçbir şey beni rahatlatamazdı.Suyun altına girdim uzunca bir süre.Ağladım nedenini bilmeden başıma gelenleri düşündüm.Ben de onun kadar acılıydım.Üstelik ben annemi kaybedeli yıllar olmuştu.Annesizdim ben de.Babamı da almıştı bu hayat benden .Yalnızdım işte.Banyodan çıktım ve üzerime bir şeyler giyerek gözyaşlarım eşliğinde uykuya daldım.
*****
Uyandığımda saat dokuzdu.Bu kadar erken uyandığım için kendime kızdım.Dün biraz korkmuştum çünkü Mert çok sinirliydi.Karnımın guruldamasıyla bir şeyler yemek için dışarı çıkmam gerektiğini anladım.
Mutfakta kimseyi görmemek beni mutlu etmişti.Buzdolabının kapağını açtım.Kendime ekmek arası hazırladıktan sonra sandelyeye oturup boydan boya cam olan duvardan dışarıdaki sakinliği izledim.Yemyeşil ağaçlar dudaklarımın kıvrılmasına sebep oldu.Ağaçları hep çok severdim hatta babam bana hatıra olsun diye küçükken evimizin bahçesine bir ağaç diktirmişti.Şimdi orası evim bile değildi.Sahi benim evim neresiydi?Tahminimce babamla yaşadığımız ev artık benim evim olamazdı.O ev bana hiç güzel anılar sunmuyordu artık.Peki burası?Burası asla evim değildi zaten.Çünkü insan evinde güvende hissederdi.Bense burada korkmadan bir gün bile geçirmemiştim henüz.
Kahvaltımı ettikten sonra odama çıktım ve akşama kadar odamda sesimi çıkarmadan oturdum.Akşam yemeği saati gelmişti ve ben çıkıp çıkmama konusunda kararsızdım.Kimseyi kızdırmak istemiyordum.Kapımın çalmasıyla Gülizar içeri girdi ve Mert'in beni yemeğe çağırdığını söyledi.En azından aç kalmayacaktım.
"Afiyet olsun Mert Bey."
"Konuşma Hüma başım ağrıyor.Sadece yemeğini ye."
"Peki efendim."
Açlıktan çıkmış gibi yemiş olmalıyım ki Mert bana garip garip bakıyordu.Asla aldırmadım.Sabak dokuz civarı yemek yemiştim sadece.Biraz daha yemek yemezsem ölecek gibiydim.
"Boğulup ölme olur mu?Seninle birkaç işim var."
"Yemek yeme konusunda iyiyimdir.Boğulmam merak etmeyin."
Hem konuşma deyip hem de beni konuşturması o kadar saçmaydı ki.Sus konuşma ben de rahat rahat yemek yiyebileyim.
"Baba,bana masal okur musun?"
Duyduğum sesle kafamı kaldırdım.Beş yaşlarında bir erkek çocuğu elindeki peluş aslanıyla tam karşımda duruyordu.
"Ahmet ben sana demedim mi Asaf üçüncü kattan inmeyecek diye he?"
"Abi elimden kaçtı.Tutamadım kusura bakma."
"Baba bana masal oku nolurrrr."
"Asaf,babacım çık yukarı ben geliyorum.Hadi benim aslanım." demesiyle Asaf koşar adımlarla yukarıya çıktı.Benim garip bakışlarımı fark eden Mert bana baktı ve;
"Doyduysan odana çık artık." dedi.
"Ben ne yapıyorum burada?Neden buradayım?Neden seninle yemek yemek zorundayım?Geleli kaç gün oldu ama borcum için bir şey yapmadım henüz.Ben daha ne kadar kalıcam burada."
"İlk öncelikle ben ne kadar istersem o kadar kalırsın.İkincisi sana başım ağrıyor dedim kapa çeneni ve son olarak odana.Madem bu kadar meraklısın işini yapmaya yarın ilk işini yapacaksın.Git zıbar artık."
Kendim kaşınmıştım ama artık buradan bir an önce gitmek istiyordum.Bu iş neyse bir an önce yapıp buradan kurtulmalıydım.Ve benim için asıl hikaye yarın başlayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜVEYDA
Teen FictionSüveyda : 'kalbin ortasındaki gizli günahların saklı olduğu sanılan siyah benek,karanlık.'