BU SINIFIN SEVİYESİ DÜŞÜK(ÖRNEK-2)

27 1 0
                                    

İkinci sınıf öğrencisi Selma okuldan eve gelir gelmez babasına şöyle söyler: "

Selma-Babacığım ben öğretmenimi sevmiyorum.

Baba-Neden sevmiyorsun, ne oldu?

Selma-Bize bu sınıfın seviyesi düşük dedi.

Baba-Neden böyle söyledi kızım?

Selma-Eş sesli sözcükleri anlattı ve bizden eş sesli sözcüklerle ilgili cümle kurmamızı istedi.Bizde kuramadık.Öğretmenimizde "bu sınıfın seviyesi düşük" dedi.

Baba- Kızım demek ki öğretmeninizi dinlememişsiniz bu yüzden de öğrenememişsiniz, öğretmeninizi kızdırmışsınız.Dersleri daha iyi dinleyin öğretmeninizi üzmeyin.

     Öğretmenden bu mesajı alan öğrenciler doğal olarak şöyle düşünecek biz yetersiziz .Yerersiz olduğumuz içinde öğrenemiyoruz. Erikson'un Psikososyal Gelişim Kuramına göre İlkokul dönemi çocuklarında iki duygu oluşur. Başarıya karşı-aşağılık(yetersizlik) duygusu.Öğretmenlerden gelen bu ve buna benzer mesajlar çocuklarda aşağılık duygusunun gelişmesine neden olur ve çocuk yetersiz olduğunu düşünerek başarılı olmak için gayret göstermemeye başlar. Başarısızlık(yetersizlik) duygusu çocuğun kimliğini(ben kimim) etkileyerek onun kişiliğinin bir parçası olur.Bilinç altına yazılan bu kayıtlar çocuğun kendine güvenine zarar vererek çocuğun sonraki eğitim hayatını da olumsuz olarak etkilemeye başlar.

          Şimdi gelelim işin doğrusuna acaba gerçekten öğrencilerin seviyesi mi düşüktü, yoksa birinci örnekte olduğu gibi öğretmen çocuklara "Çocuk ne verirsen alır" düşüncesiyle çocukların seviyelerinin üzerinde olan bir konuyu çocuklara öğretmeye mi çalışıyordu? Şu ana kadar yazdıklarımdan bu soruların cevabını tahmin ediyorsunuzdur diye düşünüyorum. Tabi ki de bildiniz.Öğretmen çocukların seviyesinin  üzerinde ikinci sınıf programında olmayan bir konuyu öğrencilere vermeye çalışıyordu. Çocukların öğrenemediğini görünce ise hatayı kendisinde aramak yerine "sizin seviyeniz düşük" diyerek çocukları suçluyordu. Örneğimizdeki Selma'nın babası da programı bilmediği için kızını suçluyor, çocukların dersi iyi dinlemedikleri için öğrenemediklerini düşünerek kızını "Bundan sonra öğretmeninizi daha dikkatli dinleyin, öğrenirsiniz" şeklinde uyarıyordu.Başka bir baba da belki de gerçekten çocukların seviyesinin düşük olduğunu düşünerek kaygılanacaktı.  

             Çocuk eğitimi ile ilgilenen kim olursa olsun anne baba öğretmen hep şu gerçekle hareket etmelidir; çocukları suçlayarak, özgüven kırıcı sözler söyleyerek, benlik algılarına zarar vererek hiç bir ilerleme kat edemezler.   Hatta çocukların başarısında daha da gerileme olur bunun yerine yüreklendirici olmak her zaman daha olumlu sonuçlar verir.Çocukların başarısını olumlu etkileyerek öz güvenlerini geliştirir.Çocuk başarısını arttırmak için daha da çok gayret göstermeye başlar

        Şöyle bir düşünelim bir anne ilk defa bir pasta yaptı ve eşi ile çocuklarının ne diyeceğini merak ediyor.Eşi "ilk defa yapmış olmana rağmen güzel olmuş, eline sağlık karıcığım" dedi. Çocukları da "Eline sağlık anneciğim, güzel olmuş" dediler.Anne ne hisseder,kendisiyle ilgili ne düşünür?Cevabı ben söyleyeyim muhtemelen güzel bir pasta yaptığını bu konuda becerikli olduğunu düşünecektir.Bir daha ki sefer daha iyi yapabileceğini düşünecek ve bu konuda kendine olan güveni artacak ve daha da iyi pasta yapacaktır.Şimdi de tam tersini düşünelim eşi ve çocukları yapmış olduğu pastanın iğrenç olduğunu söylediler, anne ne hissederdi, Kendisiyle ilgili ne düşünürdü?Muhtemelen bu pastayı yapma konusunda becerikli olmadığını düşünecek ve üzülecektir.Belkide bir daha aynı pastayı yapmayacaktır.

        Yapıp ettiklerimizle ilgili dışarıdan gelen(diğer kişilerden)olumlu veya olumsuz mesajlar yetişkin bir insanın bile kendisiyle ilgili benlik algısını etkilerken,çocukların benlik algısını etkilememesi düşünülemez. Bu yüzden çocuklara anne baba ve öğretmenlerden gönderilen mesajların kesinlikle özgüven kırıcı olmaması cesaretlendirici olması gerekir.

ÇOCUĞUM BAŞARILI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin