İHMAL SONUCU OKUMAYI ÖĞRENEMEYEN ÖĞRENCİLER

18 1 0
                                    

Bazı öğrenciler doğuştan getirdikleri kişilik özellikleri veya yanlış  anne baba tutumları sonucu içe kapanık-çekingen ve ya  özgüvenleri  düşük olabilmektedir.Bu çocuklar birinci sınıfa başladıklarında ise öğretmenler bu çocuklarla iletişim kurmakta zorlanmaktadır.Öğretmen soru sorar cevap alamaz, oku der çocuk okumaz, öğretmen zorladığında ise ağlayarak tepki verebilirler. Öğretmenler belirli bir süre bu şekilde gayret gösterdikten sonra ne yapayım? Oku diyorum okumuyor, yaz diyorum yazmıyor,soru soruyorum cevap alamıyorum şeklinde düşünüp bu öğrencilere ilgiyi azaltmaktadır.Anne baba da ilgisizse bu öğrenciler bir yıl boyunca sadece okula gelip gitmektedir.Bazı harfleri öğrenmiş olsalar da okuyamamaktadırlar.Bu tür öğrenciler özgüven eksikliği nedeniyle kendilerini okumaya kapatmışlardır.Bu öğrencileri oku yaz diyerek kazanamayız.Bu öğrencilerin ihtiyacı olan şey öncelikle güvendir.Hem kendisine güven hemde okuma yazma öğretmeye çalışan kişiye güvendir.Okuma yazma öğretmeye çalışan kişi(öğretmen)tarafından  sevildiğini, değer verildiğini hissetmesidir.Bu noktadan sonra işiniz çok kolay olacaktır.Bu tür öğrencilerle iletişim kurmaya çalışıyorsanız ve bir türlü başaramıyorsanız, yapmanız gereken  şey dersi bir süreliğine geri plana bırakarak öğrenciyle  sohbet etmektir. Sohbete şöyle başlamak işinizi kolaylaştırır.Ben bu şekilde başladığımda hep başarılı oldum. Aşağıdakine benzer bir şekilde yaklaşım öğrencinin size açılmasını sağlayacaktır.

-Baban ne iş yapıyor?

-Kaç kardeşsiniz?

-

Hangi oyunları oynamayı seviyorsun 

-Neleri yapmayı seviyorsun?

-Hadi yap bakalım.

-Aferin sana çok güzel yaptın.

-Sen zeki bir öğrencisin, ben seni çok sevdim.

Görüşmenin başında kafası ağağı düşük ağlayan öğrenciler, görüşmenin sonunda gözlerinin içi gülerek çıkarlar.Bir de ufak bir hediye aldıklarında onlardan mutlu kimse yoktur.Gün gün adım adım 5-10 dakika bu şekilde ilgilendiğinizde 3-5 gün içinde sergileyeceğiniz özgüven kazandırıcı, yüreklendirici tutumun karşılığını almaya başlarsınız.Bu süre boyunca mutlaka aferin, harikasın , süpersin gibi ifadeleri bol bol kullanmanız gerekir.Arda da somut bir ödül, mesela renkli bir kalem,çikolata gibi ödüller çok işe yarayacaktır.Bu sürecin sonunda kendini yetersiz gören bu öğrenciler başarılı olduğunu hissedecek, gözlerinin içi gülecek, aldığı özgüvenle başarılı olmak için daha çok çalışacaktır.Başarılı olduğunu duymak hoşuna gidecektir. Bir örnek;

                                               OKU DİYORUM OKUMUYOR

 Okulun açıldığı ilk günlerde idi 2. sınıf öğretmenlerimizden biri rehberlik servisine gelerek "Hocam bu sınıfı yeni aldım, kız öğrencilerimden bir tanesi(Merve)oku diyorum okumuyor. Harfleri söylüyorum yine de okumuyor. Biraz zorladığımda ise başını aşağıya düşürüp,sadece ağlıyor.Benimle hiç konuşmuyor.Öğrenciyle bir de siz görüşseniz"dedi.uyamadığını söyledi.

Birgün sonra Merve'yi de yanına alarak Rehberlik sevisine tekrar geldi. "Hocam bu kızımız sana daha önce bahsettiğim Merve ben çıkıyorum,siz görüşün" dedi.Merve beni rehberlik etkinlikleri dolayısıyla sık sık derslere girdiğim için tanıyordu.Merve'ye elimi uzatıp "hoş geldin Merve" dedim . Merve elini uzattı fakat cevap vermedi.Başı aşağıda hafif ağlamaklı bir şekilde duruyordu.Merve'ye "Merveciğim biliyorsun ben rehberlik öğretmeninizim yani okuldaki bütün öğrencilerin öğretmeniyim. Seninle biraz sohbet etmek istedim benden çekinmene korkmana gerek yok, ben çocuklara asla kızmam" dedim.Bunları söylerken elini bırakmadım.İletişime geçmek için;

"Okulu seviyor musun Merve?" dedim. Cevap vermedi.Tekrar sordum, " Merveciğim okulu seviyor musun?"Merve evet anlamında başını salladı fakat konuşmadı. "Peki Merve arkadaşlarını seviyor musun?" diye sorduğumda çekingen ve kısık bir sesle evet dedi.Konuşmayı ilerlettim ailesinden ve sevdiği oyunlardan konuştuk.

Görüşmenin sonunda Merveciğim seninle küçük bir oyun oynayalım mı? dedim.Elimdeki renkli kalemleri gösterdim bunlara iyice bakmasını, daha sonra gözlerini kapatmasını isteyeceğimi söyledim. Bu sırada kalemlerden bir tanesini saklayacağımı sakladığım kalemi bildiği taktirde kalemi kendisine hediye edeceğimi söyledim.Elimdeki dört renk kalemi gösterdim ve sarı renkli kalemi kaldırdım.Gözlerini açtığında hangi kalemi sakladığımı sordum. "Sarı renkli kalem" dedi.Kalemi kaldırdığım yerden aldım ve ona hediye ettim.Aferin Merve sen ne kadar dikkatlisin dedim ben böyle söyleyince mahcup bir gülümseme yüzünde belirdi. Tekrar görüşeceğiz Merve tamam mı dedim ve Merve'yi gönderdim.

Anneyle görüştüm.Anne beş çocuğu olduğunu kızıyla yeterince ilgilenemediğini,babanın da dışarıda çalıştığını sadece çocukları ile değil kendisiyle de yeterince ilgilenmediğini değer vermediğini bu yüzden canının çok sıkkın olduğunu söyledi.Böyle devam ederse eşinden boşanacağını söyledi.Evde çocuğa okuma yaptırmaya çalıştığını ancak çocuk okumakta zorlandığında kendisine hakim olmayıp kızdığını,daha sonraki zamanlarda ise kızının gitgide hiç okumaz olduğunu söyledi. Okutmak istediğimde başını aşağıya düşürüyor ağlıyor hiç okumuyor dedi. Anne bir yandan ağlıyor bir yandan da anlatmaya devam ediyordu.Kucağında 1 yaşlarında bir çocuğu daha vardı. Geçen yıldan beri durum bu ben ne yapacağım, bu çocukta zeka geriliğimi var? Niye okumuyor hocam? neredeyse çıldıracağım dedi.Anne biraz sonra sakinleşti.Annenin anlattıklarından sonra durum iyice netleşmişti.Zaten canı sıkkın olan anne,Çocuk okurken en ufak bir yanlış yaptığında, çocuğuna kızmış, bağırmış, çağırmış çocuğun özgüvenini iyice kırmıştı.Çocuk, okurken hata yapacağından ve hata yaptığında da kendisine kızılacağından korkuyordu.Bu yüzden daha okumaya başlamadan ağlıyordu.Anneye durumu anlattım.Çocuğa nasıl yaklaşması gerektiği hakkında bilgi verdikten sonra görüşmeyi sonlandırdım.Bir gün sonra Merveyi Rehberlik servinse yeniden davet ettim.Biraz sohbet ettikten sonra Merveciğim sen harfleri biliyormusun dedim.Bazılarını biliyorum dedi. Daha önceden sınıf öğretmenliği de yapmış olmamın verdiği tecrübeyle öğrencinin hangi harfleri tanıyıp tanımadığını tespit ettim, öğrenci sadece dört harf tanıyordu.Öğrenciye sevgiyle yaklaşmanın karşılığını hemen almaya başladım onu okuyabileceği yönünde cesaretlendirdim.Her gün 10-15 dakika yanıma alıp okutmaya başladım.Hiç okumayan oku deyince ağlayan bu öğrenci söylediğim harfleri söylemeye başlamıştı.Daha sonra harflerden hece,hecelerden kelime,kelimelerden cümle yaptık.Onu sürekli cesaretlendiriyordum.Takıldığında hemen üzülüyor gözleri doluyordu.Bu arada hemen müdahale ediyordum.İnsanların yeni bir şey yaparken öğrenirken ilk başlarda hatalar yapabileceklerinin örnekleri ile anlatıyordum.Pes etmemesi gerektiğini söylüyordum.Hemen toparlıyor ve okumaya devam ediyordu. Okudukça aferin, bak okuyorsun dediğimde çok mutlu oluyor,gözlerinin içi gülüyordu. Öğrencilerimize bir şey öğretirken hata yaptıklarında kızmak onların öz güvenlerinin iyice kırılmasına neden olur.Hem öğretmenler hem de anne babalar çocuklara bir şey öğretirken hata yaptıklarında kızmak yerine cesaretlendirilmeli,sabırlı olmalı ve sevgi ile yaklaşmalıdır.Özgüveni kırılmış bu öğrenci, sınıf öğretmeni ile de yapmış olduğumuz işbirliği sonucu ortalama üç ay gibi bir süre sonunda okumayı öğrendiği gibi tahtaya çıkıp arkadaşlarının önünde şiir okumayı başardı .Merve'nin sınıf öğretmeni 2. Dönem yaptığı veli toplantısında "Rehber öğretmenimiz ne yaptı ne etti bilmiyorum ama Merve'ye okuma yazmayı öğretti. "dedi .Yaptığım Merve'ye sevgi ile yaklaşmak değerli olduğunu hissettirmek, cesaret vermek ve okuyabileceğine inandırmaktı. Gerisini Merve başarmıştı.Merve'nin okumayı öğrenmekle birlikte her alanda özgüveni ve başarısı artmaya başlamıştı.Yıl sonuna doğru Merve sınıf seviyesinde akıcı bir okuma becerisine sahip olmuş ve okulda uygulamakta olduğumuz "Mikrofon Bende Projesinde" tüm okulun karşısında mikrofonla şiirler ,şarkılar söylemeye başlamıştı.Ayrıca sabahları okula geldiğim zaman ve teneffüslerde sık sık bana "öğretmenim" diyerek sarılıyordu. Merve okulumuzun 4. Sınıfından ayrılana kadar bu şekilde bana sarılmaya devam etti. Bunun bana verdiği mutluğu anlatamam bu mutluluk parayla pulla ölçülemez. 

ÇOCUĞUM BAŞARILI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin