-27-

2.2K 155 124
                                    

(Yıl 2018)

Jungkook'tan

Yavaşça ayrıldık. Lisa başı eğik bir şekilde yere bakıyordu. Sanırım utanmıştı. Onun utangaç olduğunu tahmin etmemiştim. Ama bence de utanmalıydı. Sonuçta öpüşmek için ilk hamleyi erkekler yapmaz mıydı? Tamam saçmalıyorum.

Sağ elimle çenesinden tuttum ve bana bakmasını sağladım. Düşündüm bir mesajlaşmadan nasıl buralara gelmiştik? Ama şu an yaşadıklarımız tarif edilemez güzellikte gibiydi.

Ağzımı aralamış bir şeyler diyecektim ki kapı kolunun sesini duymuştuk. Elbette ki tedbirli davranıp kapıyı kilitlemiştim."Kapı kilitli yedek anahtarları getir. Çabuk ol! Zamanımız yok." dediği an kapıdaki kişilerin görevli olduğu aşikardı. Lisa bana korkulu gözlerle bakıyordu. "Napacağız Jungkook? Hani buraya kimse gelmezdi. Yakalandık işte. Mahvolduk!" diye sessizce beni azarladı. Bu gelişmenin olmaması gerekiyordu. Şans neden yüzümüze gülmez ki?

"Jungkook gel şuraya girelim." diyen Lisa'nın gösterdiği yere baktım. Bir dolabı işaret etmişti. Sessiz adımlarla oraya doğru ilerledik. Dolabın önüne gelince kapağını açtım. İçi fazla dardı. İkimiz buraya asla sığamazdık. "Jungkook burası çok küçükmüş." dedi tedirgince. Kafamla onu onayladım ve gözlerimi odada gezdirdim. Belki saklanacak başka bir yer bulurduk.

Lisa'dan

Her şey bu kadar güzel ilerlerken bu görevliler de nerden çıkmıştı? Odada saklanacak bir yer de yoktu. Sadece bir cam vardı ama biz bir film sahnesini çekmiyorduk ki ordan atlayalım. Ben hala bunları düşünürken görevli çoktan anahtarı getirmiş neredeyse kapıyı açmak üzereydi. Ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum.

Jungkook'a baktım. Baktığım gibi beni ve kendisini o küçücük dolaba soktu ve kapağını kapattı. "Sessiz ol!" dedi. Onu onaylarcasına kafa salladım. Şu an o kadar yakındık ki nefesimiz birbirimizin yüzüne çarpıyordu. Bu yakınlık gerçekten çok fazlaydı. Kafamı kaldırıp konuşsam dudaklarımız birbirine değecekti. Tamam az önce öpüştük ama o bir kerelik anın etkisiyle olan bir şeydi -sanırım-

"Hadi ne alacaksak hemen alalım." "Sanırım şuradaydı." diye kendi aralarında bir diyalog geçti. Umarım şurda dedikleri şey bu dolabın içinde değildir ki zaten dolapta bir şey yoktu.

"Sizin burda ne işiniz var?" diye bağırdı bir adam. Ağzımdan küçük ama çok sessiz bir çığlık çıktı. "Bu odada işiniz yok. Yanlış odaya girmişsiniz siz iki aptal. 104 numaralı odaya gidecektiniz!"

Bunları bağırarak söylemişti ve biz de sessizce onları dinliyorduk.

"Tamam efendim. Kusura bakmayın lütfen. Şimdi gidiyoruz." dedi bir tanesi. Ve anında odadan çıkıp gittiler.

Gittikleri gibi dolaptan çıktım. Yüzüm utançtan kıpkırmızı olmuştu. "Ne oldu? Yüzün çok kızarmış!" "Korkudan." diye cevapladım.

"Lisa burada çok zaman harcadık. Şu an baya riskli bir durumun içindeyiz. Artık gidelim mi?" diye sordu. "Evet. İyi olur." dedim ve kapıya doğru ilerledim. Tam kapıyı açmış gidecektim ki "Seni seviyorum." diye bir ses duydum ve arkamı dönüp Jungkook'a baktım.

MY LIFE ~ lizkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin