PSYCHO ~ ChanBaek

4- Seni istiyorum.

Jongin'in görünüşü böyle. Ağzını burnunu yemek istiyorum baktıkça ama çaktırmayın. :)

Bir ay olmuştu. Bir aydır yeni yara izleri almamıştım. Son olaydan ve Chanyeol'un anlattıklarından sonra iş yerimi değiştirmiştim. Gerçi ne fayda Jin'in de aynı okula gittğini varsayarsak ama farklı bir bölümdeydi ve iki haftadır onu görmemiştim bu beni daha çok korkutmuştu. Sadece her gün birilerini yollayıp dövdürüyor olması daha cazipti. Yüzümdeki yaralar iyileşmişti. Ufak tefek morluklar kalmıştı. Yine dedikleri kulaklarımda yankılandı. "Beni sevene kadar bu yara izleri yüzünde olmaya devam edecek." Yine kanım donmuştu.

Kyungsoo'ya ilk defa anlatmıştım Jin'in bana yaptıklarını. Aslında Chanyeol'un etkisi ile anlattım diyebilirim. Anlattıklarım ile beraber Kyungsoo'yuda endişe sarmıştı ve sürekli beni kontrol ediyordu. Anlatmak ile iyi mi yaptım, kötü mü yaptım diye düşündürür hale getirmişti. Yeni iş arıyordum. Bulmak pek kolay değildi.

Tamam sizin merak ettiğiniz şey o geceden sonra Chanyeol ile aramda neler olduğu değil mi? Anlatayım o zaman. Hiç bir şey. Aslında benim açımdan hiç bir şey yoktu. Chanyeol sürekli peşimdeydi. Belkide arkadaşına olan şeyden dolayı benim içinde endişeleniyordu. Ama ben kimsenin benim için endişelenmesini istemiyordum. Kimseye değer verip sonra üzülmek istemiyordum. Kyungsoo'yu defalarca koruyabilirim. Ama bazen ona bile yetemeyeceğimi düşünüyorum. Daha fazla kişi daha çok hayal kırıklığı demek olurdu.

Chanyeol ondan kaçıyor olduğumun farkındaydı ama ses etmiyordu. Jongin'de Kyungsoo'nun peşindeydi. Bu çok komikti. Çünkü Kyungsoo'ya sürekli şirinlik yapıyordu. Kyungsoo ise yüz vermiyor gibi görünüyordu. Ama bana gelip çok tatlı olduğunu zırvalıyordu. Belki Jongin Kyungsoo'nun benim gibi bir baş belasından kurtulmasını sağlardı. Bu sayede onu tehlikeye atmazdım. Jongin onu korurdu.

Bugün sabah erkenden iş görüşmesine gidecektim. Bu cafe işlek ve zengin bir yerde ve baya şık bir yerdi. Masada oturmuş görüşme yapacağım kişiyi bekliyordum. Bugün yüzüme  ufak tefek morluklarımı kapatmak için fondöten sürmüştüm. İyi bir izlenim vermem gerekiyordu. Doğru düzgün kıyafetler giymiştim uzun krem bir palto, açık bir kot pantolon ve beyaz bir t-shirt ile şık bir ayakkabı. Saçlarımı aşağıda bırakmıştım.

Bana doğru gelen adamı görünce dikkatimi ona verdim benim boylarımda beyaz tenli siyah saçlı yakışıklı bir adamdı. Saçlarını yukarı doğru şekillendirmişti. Keskin yüz hatları ile oldukça yakışıklıydı. Yanıma geldiğinde ayağa kalkıp selamladım. O da beni selamlayıp "Merhaba adım Kim Junmyeon cafenin sahibiyim. İş görüşmesi için gelen sensin değil mi?" dedi sıcak bir şekilde.
Bende sıcak bir şekilde "Evet benim adım Byun Baekhyun. Seul Üniversitesinde öğrenciyim." dedim. Yerlerimize otururken bana ilgisini çekmişim gibi "Aa hangi bölüm kardeşimde orda okuyor." dedi. Bense merak eder gibi bir ifade ile "Güzel sanatlar bölümü." dedim.

Yüzündeki gülümseme ve şaşkınlık doğru cevap verdiğimi belli ediyordu. Bana heyecanla "O zaman mutlaka tanışmışsınızdır. Adı Kim Jongin." dedi heyecanla. Ben şaşkınca ona bakakaldım. Şaşkınlığımı sabitleyince "Ahh evet tanıştım. Arkadaşım ile oldukça iyi anlaşıyorlar." dedim gülümseyerek. Şuan Jongin'in abisinin cafesini nasıl bulduğumu merak ediyordum. Garip bir tesadüf olmuştu. Bana gülümseyerek "Sevindim. Evet şimdi iş konuşalım part-time çalışıcaksın okul çıkışları değil mi? Daha önce tecrüben oldu mu?" dedi. Ben olumlu anlamda kafa sallarken "Evet efendim, orta okuldan beri çalışıyorum." dedim.
Bana gülümseyerek "Junmyeon hyung diye seslen lütfen Baekhyun resmiyeti sevmem. Hem kardeşiminde arkadaşıymışsın." dedi. Aslında Junmyeon hyungun oldukça iyi ve sıcakkanlı biri olduğundan emindim. Resmen içi yüzüne yansımış gibiydi. Bu aralar bende gariplik var kabul ediyorum. Hepsi Chanyeol yüzünden aklımı karıştırıp duruyordu şerefsiz.