on beş

163 10 33
                                    

Bu eve gelene kadar her şeyin bir çizgi üzerinde gideceğini ve lanet olası planı yapıp burdan gitmeyi planlıyordum. Aklımda ne Jongin nede bu yaşadıklarım vardı. Tanrı bana bir hayat vermiş ve bunu benden şekillendirmemi istiyordu. Fakat bana sunduğu hayat diğerlerinden adil miydi?

Jongin boş gözlerle etrafı izlemeye devam ediyordu. Bunların neden başımıza geldiğini, neden bana bunları göstermek istediğini zerre bilmiyordum. Sinirden patlayacak duruma gelmiştim. Senelerdir bu evden çıkmamıştı ve bu kitaplara mı mağruz kalmıştı? Sadece bu olanların bir kabus olmasını istedim.

Jongin elimi tutmuştu benden ona yardım etmemi istiyordu. Edecektim ne olursa olsun onu kurtaracaktım. Sadece bir cevap istiyordum ama o sadece duruyordu ne konuşuyordu ne de yüzüme bakıyordu. Ona yaklaştım ve gözlerimi gözlerine diktim.

"Neden bana söylemedin Jongin?"  Öylece durup cevap vermesini bekliyordum ama o beni dahada sinirlendirmeye çalışıyormuş gibi cevap vermiyordu.

"Jongin cevap versene!Neden yüzüme öylece bakıyorsun."

"Ben özür dilerim Sehun bunun olmasını istemezdim. Sana söylemeye çalıştım fakat yapamadım" Sadece durup bana bunları söylemesini daha da çıldırtıyordu.

Sinirle bir kahkaha attım "Üzgünsün öyle mi? Bu boktan şeyler için sadece üzgünsün. Neden bana söylemedin!?"

Sakin olmaya çalışıyordum fakat olamıyordum. Kahretsin ki bağıra çağıra ağlama isteğimi durduramıyordum. Sakinleşmek için Jonginden biraz uzaklaşıp derin nefesler almaya başladım. Gözüm etrafa saçılan kitaplara takıldı.

"Cidden... hepsinin aynı tür olacağı diye bir sorunluluk yok değil mi?"

Meraklı gözlerle Jongine döndüm o ise bu sefer gözlerini bana çevirmişti. Pişmandı gözleri kızarmıştı ağlamak istiyordu ama bunu yapamıyor gibiydi. Ağzı aralanıyordu ama tek kelime etmedi. Tekrar iyi olmaya çalıştım ve Jonginin yanından hızlıca geçip odayı turlamaya başladım.

Elime geçen bütün kitapları hızlı bir şekilde açıp sayfalarını karıştırdım. Her kitap aynıydı, hepsinin birbirinden farkı yoktu. Her kitabın sayfalarını büyük bir hırsla çevirip başka birşey aramaya odaklıydım. "Buda aynı.. ve bu da... veee bu da.. tanrı aşkına bu kadar kitabı...
sikeyim."

Kendi kendime konuşyordum sadece kitapları elime alıp sayfalarıni hızlıca çevirdikten sonra etrafa firlatıyordum. Jongine yardım etmek istiyordum ama bu halini görünce sadece oturup ağlamak istiyordum. Bir süre bu işlemi tekrar ettim elimden birşey gelmiyeceğini anladığımda pes edip yere çömeldim. Çok fazla yorgundum her şey üst üste gelmişti ve ben bunları kaldıramayacak kadar zayıftım. Bir süre öyle oturdum ve gözlerimi yere diktim. Gelen ayak sesini aldırış etmedim ve gözlerimi diktigim yerden çekmedim.

Gelen Jongindi kendini benim oturduğum yerin yanına attı. Bir süre konusmadan öylece oturduk. İkimizde konuşmak için bir hamlede bulunmadık. Bir süre sonra gözlerimi jongine çevirdim. Dizlerini kendine çekmişti ve iki elini dizlerinde birleştirmişti. Saçları dağılmıştı fazlasıyla yorgun ve düşünceli gözüküyordu. Ona bakmayı kestim ve tekrar önüme döndüm.

"Annem amcamın kardeşiyle evlendiği zaman ilk bu eve gelmiş. Birbirilerine çok aşıkmışlar evlenip başka bir yere taşınmak istemişler fakat amcam izin vermemiş."

Burnunu çekti ve yaşlı gözlerini silerek devam etti.

"Babam çok ısrar etmiş ama amcam bir kere bile olsun onu dinlememiş. Bir kaç sene sonra ben olmuşum fakat amcam beni hiç istememiş anneme beni doğmaması için herşey yapmış. Babam ne kadar direnirse dirensin amcama hiçbirşey yapmamış. Babamı küçükken amcam büyütmüş küçüklükten beri ona karşı gelemediği için babamda böyle bir travma kalmış."

Düşünür gibi oldu ve aynı ses tonuyla devam etti.

"Annem ile babam hiçbir zaman tam anlamıyla mutlu olamamışlar. Ne dışarı çıkabilmişler ne de dışarıdan eve birileri girebilmiş. Ben büyümeye başladığım zamanlar annem beni okutmak istediğini bu yüzden dışarıda eğitim görmemi istemiş amcam bunu kabul etmemiş ve annem her seferinde bunu ona sormuş. Ve her seferinde annem amcam dan dayak yemiş."

Derin bir iç çekip devam etti.

"Babam benim mutlu olmam için her şeyi yapardı. Fakat amcam evde ne ses ne de gülme sesi duymak istemezdi. Bana ders öğreten kişi hep amcam oldu. İlk başta öğrettiği dersleri anlamakta zorluklar çektim. Fakat dışarıda neler olduğunu çocukların neler öğrendiğini bilmediğim için anlattığı her şeyi dinledim. Amcam eğitiminde çok sıkıydı. Okuduğu kitapları yanlış kelimeler ile telaffuz ettiğim zaman beni ceza olarak bodrum katındaki odasına götürürdü. Bu sayede ondan çok fazla korkup çekinmemi sağladı. Ne zaman yaramazlık yapsam beni o odaya götüreceğini söylerdi."

"Babamın bir ağacı vardı. Hayli koca büyük bir ağaçtı. Onu çok severdi her zaman beni oraya götürüp hikayeler anlatırdı. Ama bir süre sonra amcam o ağacın kesileceğini istemişti. Babam ne kadar dirense bile yapamadı. Babamı ilk defa o zaman gördüm."

"Nasıl?" Sesim düğümlenmişti boğazımdaki düğüm konuşmama izin vermemişti sanki.

Göz yaşlarını silerek devam etti.

"Dövüldüğünü. Amcam babamı dövüyordu ilk defa gördüğüm de 8 yaşındaydım. Babamın dövüldüğünü ilk o zaman gözlerimle görmüştüm. Babam bir şeye itiraz edemiyordu. Amcamın neden böyle yaptığını hiç bir zaman anlamamışım."

"Babam bana öğretilen dersleri duymuştu amcama sesini yükselttiği her an tokat yiyordu. Amcam bu derslerin benim için ne kadar iyi olduğunu ve onun karışmasına izin vermediğinu söylüyordu. Bir gün babamı evde hiç görememiştim. Annem çok hastaydı odasına girmemiz izin verilmiyordu. Evde babamın nerde olduğunu soracağım kimse yoktu. Bende gizlice bahçeye çıkıp babamın ağacının yanına gitmek istemiştim. Ve babam oradaydı... asılı bir şekilde. İlk o zaman o evde acının tam anlamıyla ne olduğunu ve çaresizliğin bu kadar aciz birşey olduğunu anlamıştım."

Ağlaması devam ederken anlattı.

"Babamı öyle gördüğüm an ne bağıra bildim ne de birilerini çağırabilmiştim. Sessizce babamın yanına gittim ve sarkan ayaklarını tutup öptüm. Eve girip amcama babamın kendini astığını söyledim. Amcam tepkisiz oluşumu ve hiç ağlamadım için beni tebrik etti. İlk o zaman anladım. Amcamın nasıl bir insan olduğunu ve onun için neleri yapabileceğimi ilk o zaman anladım."

"Annemin hastalığı iyileşiyordu. Amcamın bunca sene bize baktığı için ona olan minnettarlık duygumuz vardı. Amcam bana okuttuğu kitaplarının bir gün seni dinlemeye gelen insanlar olucağını anlattı. İlk o zaman insan gördüm 19 yaşındaydım. Bir grup kadının amcamın çalışma odasına gelip orda beni dinlediklerini ilk o zaman görmüştüm. Garip bir histi. Bunun normal birşey olduğunu zannediyordum. Ve seni buraya bunun için çağırdım. Bana yardım etmeni istiyorum Sehun."

Gözlerini gözlerime dikmiş yaşlı gözlerle bana bakıyordu. Anlattığı şeyler karşısında donup kalmıştım. Diyecek tek lafım yoktu. Amcasının böyle bir insan olması ve babasının kendini asması..

Jongine döndüm ellerini ellerimin içerisine aldım ve ona baktım. "Jongin sana yardım edeceğim. Her zaman burdayım biliyorsun. Sadece hızlı olmamız gerek. Amcam bugün burada değil ne yapmamızı istersin? Içinde en çok ne kaldı bana söyle." Cevap bekleyen gözlerimi ona diktim.

Bir süre düşündü ve etrafı izlemeye başladı. "Kitaplar.. hepsini yakalım gidelim burdan." Bana baktı ve zorda olsa gülümsedi.

"Gidelim jongin."






Ay hate okul aq ne zaman biticek bu işkence.... neyse ehuhu bölüm geldi umarım beğenirsiniz. ♡♡♡♡♡♡


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 14, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Forgotten [sekai] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin