Not: silah konusunda hatam olduysa gormezden gelin lutfen kendi bildiklerimden bir seyler karalamaya calistim artik ne kadar oldu bilmiyorum. Umarim begenirsiniz. CaNlarim iyi okumalar. :**
Jonghyun nişanlısını terk edeli iki günü geçmişti ve bu iki koca gün boyunca taemin ile köşe kapmaca oynamışlardı. Taemin nerde fırsat bulsa jonghyun un yanına sokuluyor garip tavırlar içine giriyordu. Tamam belki bu davranışları garip diye değerlendirmek pek doğru sayılmazdı ama en son televizyon izlerken taemin in gelip onun kucağına oturması biraz kafa karıştırıcıydı. İşte o andan itibaren evde köşe kapmaca başlamıştı. Jonghyun kaçıyor taemin kovalıyordu. Tamam, taemin den biraz hoşlanıyor olabilirdi ama taemin in direk evli çift gibi davranmasına mana veremiyordu açıkçası. Bir yandan da minho ya canı sıkılıyordu. En iyisi kafa dağıtmak için atış yapmasıydı. Taemin e görünmemeye çalışarak evin bodrumuna yaptırdığı atış poligonuna indi. Neyse ki görünmemeyi başarmıştı. Kapıyı açıp odaya girdiğinde gördüğü görüntüyle geri dönüp tüm gücüyle kaçmak istedi ama bunu kendine yediremedi. Karşısında ful ağız ona sırıtan kulaklarına o kocaman kulaklıkları takmış bir taemin vardı. Sanki avını bekleyen avcı gibi jonghyun u burada bekliyordu. Jonghyun midesinin kasıldığını hissetti.
“selam jonghyun gelsene.”
“ah sağ ol davetin için çünkü davet etmesen kendi poligonuma girmeye çekinecektim geri zekalı.” Dedi jonghyun sinirle. Taemin in eve ait biriymiş gibi davranmasından sıkılmıştı. O bir tutsaktı neden bunu kabul etmiyordu. Taemin ise onun sinirine sadece göz devirmekle yetindi. Bu jonghyun u iyice sinirlendirmişti.
“senden hoşlanıyor olmam beni sinirlendirdiğinde seni öldürmeyeceğim anlamına gelmez taemin. Bana o gözlerini devirme!”
Jonghyun nişanlısını terk edeli iki günü geçmişti ve bu iki koca gün boyunca taemin ile köşe kapmaca oynamışlardı. Taemin nerde fırsat bulsa jonghyun un yanına sokuluyor garip tavırlar içine giriyordu. Tamam belki bu davranışları garip diye değerlendirmek pek doğru sayılmazdı ama en son televizyon izlerken taemin in gelip onun kucağına oturması biraz kafa karıştırıcıydı. İşte o andan itibaren evde köşe kapmaca başlamıştı. Jonghyun kaçıyor taemin kovalıyordu. Tamam, taemin den biraz hoşlanıyor olabilirdi ama taemin in direk evli çift gibi davranmasına mana veremiyordu açıkçası. Bir yandan da minho ya canı sıkılıyordu. En iyisi kafa dağıtmak için atış yapmasıydı. Taemin e görünmemeye çalışarak evin bodrumuna yaptırdığı atış poligonuna indi. Neyse ki görünmemeyi başarmıştı. Kapıyı açıp odaya girdiğinde gördüğü görüntüyle geri dönüp tüm gücüyle kaçmak istedi ama bunu kendine yediremedi. Karşısında ful ağız ona sırıtan kulaklarına o kocaman kulaklıkları takmış bir taemin vardı. Sanki avını bekleyen avcı gibi jonghyun u burada bekliyordu. Jonghyun midesinin kasıldığını hissetti.
“selam jonghyun gelsene.”
“ah sağ ol davetin için çünkü davet etmesen kendi poligonuma girmeye çekinecektim geri zekalı.” Dedi jonghyun sinirle. Taemin in eve ait biriymiş gibi davranmasından sıkılmıştı. O bir tutsaktı neden bunu kabul etmiyordu. Taemin ise onun sinirine sadece göz devirmekle yetindi. Bu jonghyun u iyice sinirlendirmişti.
“senden hoşlanıyor olmam beni sinirlendirdiğinde seni öldürmeyeceğim anlamına gelmez taemin. Bana o gözlerini devirme!”
“Ben bunları sen benden hoşlanıyorsun diye yapmıyorum zaten jonghyun ben senden hoşlanıyorum diye yapıyorum."
"hoşlanma o zaman benden!"
"İsteyerek mi yapıyorum sanki? İsteyerek mi gözlerine baktığımda içimde bir şeyler kaynıyor sanıyorsun? Ben seni seviyorum seni sevmeyi değil buna emin olabilirsin. Hem madem öyle kolay sen vazgeç benden hoşlanma?"
"uzak durarak yapmaya çalıştığım buydu zaten bir erkekten hoşlanamam taemin anlıyor musun? Hadi hoşlandım diyelim onunla beraber olamam. Hiç gay bir mafya gördün mu? Sözümü kim dinler sanıyorsun?"
"Tek problemimiz bu mu yani?"
"Aslında hayır bir de seni esir tuttuğum gerçeği var." Dedi jonghyun gerçekleri onun yüzüne vurarak.
"Umurumda değil. Keşke tüm hayatim burada geçseydi. Beni kaçırdığın hayata dönmek istediğimi sanıyorsan yanılıyorsun."
"Kibum gibi konuşmaya başladın taemin. Sus lütfen onlar gibi mi olmak istiyorsun?"
"Asil onlar gibi olmayalım diye söylüyorum jonghyun onlar asklarını yaşayamadıkları için bu haldeler." Dedi taemin jonghyuna dogru bir adim atarken.
"Ben ask falan istemiyorum tamam mı?"
"tamam değil! Ben istiyorum!"
"Benden uzak duracaksın taemin nokta!"
"durmayacağım..."
"Duracaksın dedim ablam gelene kadar yanıma yanaşmayacaksın."
"Bende durmayacağım dedim. Ablan geldikten sonrada durmayacağım. Sen bana dokunmak için ölene kadar sana dokunacağım! Ben senin en ters halini gördüm ama sen daha beni tanımıyorsun."
"imkansız sana dokunmak için öleceğim öyle mi?”
"adimi inleyeceksin jonghyun görürsün." Jonghyun onun bu kendinden emn halinden hem nefret etmiş hem de bu haline hayran olmuştu.
"Görüşelim bakalım." Dedi jonghyun sırıtarak. Taemin onun ruh halindeki ani değişiklikleri artik yakalayabiliyor hemen uyum sağlayıp ona gülümsedi.
"Bana atış yapmayı öğretir misin?" Dedi sevimli görünmeye çalışarak. Jonghyun yine suratını asmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR KAÇ HAFTA (jongtae)
Fanfictionkader başka işlemiş ama kapılar aynı yere çıkıyor jonghyun ile taemin başka zamanda başka şekilde tanışır.