10

993 59 61
                                    

Jonghyun artık karnı guruldamaya başlayınca saçma silah olayına son vermeyi düşündü.

“taemin… taemin! Yeter bugünlük bırakalım ben çok acıktım.”

“bugünlük? Yani tekrar yapacak mıyız?” dedi taemin gözleri parlayarak. Jonghyun un dibine girmişti bunları söylerken.

“y-yani sen istersen neden olmasın?”

“istiyorum…” diye cevaplayarak jonghyun un kucağına oturdu taemin. “istediğim sadece bu değil ama şimdilik idare edebilirim.”

“taemin kucağımdan kalk ve kendine gel artık!”

“kendime gelemiyorum sana gelsem?” diye fısıldadı taemin onun kulağına usulca. Jonghyun un içi bir garip olmuştu. Koluyla taemin düşmesin diye onun o ince belini kavradı. Cidden bu çocuk neden bu kadar zayıftı.

“sana gelsem ne demek be? Aptal aptal konuşmada kalk kucağımdan. Bu cesareti nerden buluyorsun bir türlü anlayamıyorum zaten.” Dedi jonghyun içinden oğlanı asla bırakmamak geçse de bırakmak zorunda olduğu bilecek kadar zekiydi.

“sözlerin git dese de kolunun beni sımsıkı sarmasından alıyorum bu cesareti jonghyun. Beni deli gibi istiyorsun kabul et dokunduğum yerler yanıyor. Şu an seni öpsem ne yaparsın?”

“ağzını kırarım.”

“eminim öyle yaparsın…” taemin her şeye rağmen onun dudaklarına uzanmaya devam etti. Jonghyun un nazlarından sıkılmıştı artık saçma sapan bir ilişkileri vardı ve bu taemin i aşırı derecede bunaltıyordu. Tam dudakları değecekken jonghyun un karnı guruldadı. Hayır! O salak dizilerdeki gibi öpüşmekten vazgeçecek değildi bir guruldama yüzünden. Jonghyun u öpecekti. Tekrar yaklaşmaya başladı bu sefer jonghyun da moda girmiş gözlerini kapatmıştı parmakları taemin in belinde kasılmıştı ki… taemin kendi karnının da guruldamasıyla sinirle jonghyun un omzunu yumrukladı. Jonghyun kahkahalara boğulmuştu. Yüzünü taemin in boynuna gömmüş gülmeye devam ediyordu. Taemin onun gülüşüne aşık olmuş fakat şu an o gülüş aşırı derecede siniri bozuyor omzuna bir yumruk daha attı.

“kes gülmeyi be!”

Jonghyun gülmeyi kesmiş başını taemin in boynundan kaldırmış tüm ciddiyetiyle taemin e bakınca taemin o an gelecek tepkiden korkarak gözlerini kapattı. Jonghyun un boğazından gelen hırıltı taemin in iyice korkmasını sağlamıştı. Taemin bir an sonra dudaklarında hissettiği dudaklarla şoka girerek gözlerini açtı. Jonghyun un onu öpen ifadesiyle yutkunarak gözlerini kapattı. Jonghyula öpüşüyordu! Jonghyun ile ö-pü-şü-yor-du! Kollarını jongyun un boynuna doladı jonhyun da belini daha sıkı kavramıştı. Bu da geçen ki gibi hayal olamazdı değil mi? Ya hayalse? Jonghyun un dudağını ısırdı. Jonghyun acıyla ondan ayrıldı.

“lan oğlum ne yapıyorsun sen? İlk defa mı öpüşüyorsun? Ah dudağım…” dedi jonghyun. Yani hayal değildi gerçekten öpüşmüşlerdi.

“gerçekten beni öptün hayal değilmiş.”

“evet sende beni ısırdın sağ ol.”

“gerçekten öptün!”

“evet. Taemin gerçekten öptüm.”

“anlamıyorsun hayal değilmiş canın yandı ısırınca, hayal değilmiş işte.”

Jonghyun şu an aptal bir neden dolayı ısırıldığına mı yansın yoksa taemin in öpüşme hayallerine mi mutlu olsun bilememişti.

“neyse artık seni öptüğüme göre yemek yememe izin verirsin değil mi?”

“beni öptün…”

BİR KAÇ HAFTA (jongtae)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin