Gerçekler gün yüzüne çıkıyor

34 20 2
                                    

Uzaklarda görünen feribot dakikalar sonra kıyıya yaklaştı Onur elleri başında bir halde beni görünce dudağını ısırdı  ve boğuk sesiyle bana seslendi
"Ali bu ne hal "
Sesi sanki günlerce ağlamış gibiydi .
Aramızda yaklaşık üç metre vardı  yere çöküp ağlamaya başladım koşar adımla yanıma yaklaştı .Bu sefer çığlıklarım içimdeydi canımı acıtıtordu yaşadığım bu üç günde neler kaybetmiştim yaşadığım felekten  sadece üç günde beni yakıp yıkmıştı .Ağlıyordum sadece
Onursa beni izliyordu  sebebi benmişim gibi bana bakıyordu şişmiş gözlerle .
Zorlanarak ayağa kalktım yanına yaklaşarak ona sarılmak istedim  kollarımı hafifce kaldırıp ona sarıldı m onur ise sandığımın aksine ellerimi sertce iterek konuşmaya başladı .
"Ne yaşadığını bilmiyorum ama bu yaşananların sebebi sadece sensin
şimdide ağlayıp bana duygu sömürüsü yapam Ela senin yüzünden kayıp tama mı "
Bu hayata daima yanımda olan onur , bu sefer yaşananların sebebi ben olduğumu söylüyordu .
Hafif bir öksürerek cevap verdim
"Onur sebebi olmaďığım şeylerden dolayı beni asla suçlama canım yanarken sende bana bunları yapam Ela uyandığımda yoktu " avucumda sıkıca tuttuğum kolyeyi uzattım , derince bir nefes alıp gözlerinden akan yaşlarla Onura baktım .
"Elanın kolyesi kumların arasında buldum "
Şişmiş gözleriyle kolyeyi baktı yüzüne hala nefret vardı .
"Onur görmüyormusun halimi  "
Kafasını hafifce kaldırıp kan kırmızı gözlerime baktı bu sefer kucak acan ben değildim Onurdu oda ağlıyordu  .
"Ali Ali kendine gel Elayı bulacağız lütfen kendine gel "
Arama ekipleri adanın dört bir yanını ararken Onur ve bende adanın içini aramaya başladık , adanın tam ortasında demirden duvarlaŕı olan kocaman bir mekan vardı mekanın ne bir kapısı ne de bir penceresi yoktu . Ekipler ellerinden geleni yapıyordu ama sonuçsuz kalıyordu tüm çabaları emekleri .

Saatler geciyor hava kararamaya başlıyordu  biz ise adayı karış karış arıyor elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorduk .
Ekipler adanın güney yönündeydi etrafıma bakıp kimsenin olmadığından emin olup Onur a elimi açtım . Avucumda beliren o krıstale benzer taş dövmesi ni gösterip gözlerimi gözlerine odakladım .
Gözlerini kocaman açıp hafifce mırıldandı
"Eğer bu söylediklerim gerçekse lütfen gerçek olsun , seni gizli bir güç koruyor olmalı ..."
"Ama şu an zamanı değil şimdi biraz daha arayalım sonra ne yapamamız gerekirse ona göre bir hal buluruz "
Ve dakikalar boyunca beni izledi nedeni ne olduğunu bilmiyorum ama artık bana eskisi gibi şefkatli bakıyordu .

"Gençler bir bakın  buraya bir şeyler bulduk "
Koşar adımla yanlarına vardık ve Elanın o gece üzerine giydiği siyah hırkası demir mekanın çatısında bulduklarını söylediler . Ve yine ağlıyordum bu sefer ağlayan tek ben değildim Onur da bana eşlik ediyordu sebebini bilmiyorum ama öyle çaresiz ve korku içinde ağlıyordu ki Elanın yok oluşu onu mahvetmişti .
Elime aldığım hırkayı burnuma götürüp kokusunu çektim içime bu belkide son kez kokusunu içime cekişimdi kim bilir .
Bana acıyarak bakan görevli öksürerek konuşmaya başladı .
"Ali bey bu hırka Ela hanıma mı ait ?"
Sesim çıkmak ile çıkmamak arasındayken başımı sakladım .
Elim hala yumruk halinde ve dikkat cekmemeye çalışıyordum ama umrumda bile degildi dövme sadece korkuyordum bir rüyanın ardından beliren bu dövme sebepsiz olamazdı ve benim bu dövmenin gizemini cozmem gerekiyordu .

EŞKIYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin