▪️◾ ◼️ ⬛ ◼️ ◾▪️Yaşarken acıtan bütün hüzünlü anılara sonrasında gülebilecek kadar cesur bir aptal olan insan, küçük zevkler için bir ömür boyu acı çekmeyi de göze alacaktır.
▪️◾ ◼️ ⬛ ◼️ ◾▪️
Jongin nereye gitse orada görür olmuştu Kyungsoo'yu. Şaşılacak şey. Sabah kahve almak için uğradığı kafede barista, öğlen yemek yediği restoranda garson, akşam takıldığı herhangi bir mekanda herhangi bir işle meşgul, alışveriş yaptığı markette kasiyer, çalıştığı şirkette temizlik görevlisi, tavuk siparişini evine getiren kurye, hatta geçtiği sokakta broşür dağıtımcısı... Bu kadarı biraz fazla olmuyor muydu sahi?
Kyungsoo'yu ilk olarak, bir daha görüşmeme kararı aldıkları günün hemen ertesi günü, dolandıracağı zengin bir dulla buluşmak üzere gittiği otelin lobisinde görmüştü. Kabus o şekilde başlamıştı. Onu orada görmeyi beklemediği için hayli şaşırmış, biraz kızmış, biraz da utanmıştı yapmak üzere olduğu iş dolayısıyla. Fakat bu plansız karşılaşma ötekini hiç de etkilemiş görünmüyordu, buluştuğu kadın da pek umurunda değil gibiydi ki bu durum Jongin'i hiç hissetmediği kadar öfkelendirdi. Kendisine karşı kayıtsız kalınmasından hoşlanmazdı. Kimse hoşlanmazdı bundan. Onun kayıtsız kalışı ise tahammülü zor bir kızgınlık duygusu içinde boğuluyor gibi hissetmesine sebep oluyordu. Yine de o gün onu görmezden gelmeyi başardı.
Birkaç ay sonraki bir karşılaşmalarında "Ne işin var senin burada?" diye sordu kolundan tuttuğu gibi zemin katın tuvaletinden içeri onu da kendisi ile birlikte sokarken. Öfkesi bedenlerinin temas ettiği noktadan diğerine doğru akıyordu. Yoğun bir enerjinin çoktan aza doğru dinamik akışıydı bu. Neden bu kadar kızdığını ise bilmiyordu. Hayır, aslında nedeni açıktı. Evren ve evrende var olan bütün kozmik güçler bir araya gelmiş, kalp dudakların tenindeki ılık baskısını, bir çift gözden ruhuna sızan acının aşina yakınlığını unutma çabasını boşa çıkarmaya uğraşıyordu. Başarıyordu da. Onu unutmak istedikçe, yüzünü aklından silmeye çalıştıkça, bir şekilde daha da gözüne gözüne sokuluyordu. Kendi kehanetini gerçekleştirmek mi yoksa algıda seçicilik miydi bu? O veya bu, hiçbir durumda netice değişmiyordu.
Onun aksine Kyungsoo hâlâ sakin ve kayıtsızdı. Sıkı parmakların ısrarlı kavrayışından kurtulup üstündeki formayı ve elindeki paspası işaret etti. "Çalışıyorum." yüzünde beliren alaylı gülüş bir aptala oldukça basit bir formülü anlatırca sabırlıydı. "Gördüğün gibi. Görüyorsan tabi." alaycılığını sürdürmesi, Kim Jongin'i hiç umulmadık biçimde sakinleştirdi. Böylesine ayak uydurmak daha kolay olacağından belki...
"Bir aydır nereye gitsem oradasın Kyungsoo. Kurye olarak evime bile geldin. Bana bunun bir tesadüf olduğunu söyleme sakın. Derdin ne? Ne istiyorsun benden?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SiyahKâr
Fanfictionsiyahkâr (kurosagi) / dokai / gerilim, romantik, criminal / genel okuyucu / 14.7k