NSBA- 5

484 24 1
                                    

Bazıları bir kaç pembe yalanla süsler hayatını, bazıları yalanlara yaslar omurgasını. 

*-*

Her hayal bir gün kırılır. Tamiri zor, meziyetli ve genelde imkansız. Kırılmasın istiyorsan, uzak duracaksın insanlardan. Ne kadar çok insan demek o kadar çok acı, o kadar çok bencilik, o kadar çok kıskançlık, o kadar çok cimrilik, o kadar çok yalandır. Başkalarını kırmaktan korkan insanların sayısının bu kadar azaldığı bu günlerde, yanına kimseyi yaklaştırmayan en doğrusunu yapıyor. Bundandır yalnız kalmaktan korkmamıza rağmen yalnızlığı bu denli sevmemiz. Yalnızsan eğer, kimse seni kıramaz, kimse sana dokunamaz, kimse canını yakamaz ve yapıştırmasının ne kadar zor olduğunu bile bile kalbini binlerce parçaya ayıramaz. Gerçi bu kadar fazla kötü duygunun ve yargılayıcı insanların olduğu bir evrende kalbimizi düşünene pek rastlanmıyor. Yani demem o ki; kalpte, hayallerde kırılmaya mahkum. 

  Ama yani lütfen, bu hep beni bulmak zorunda mı? Ben ki bu şeytanlıkla bunca iftiraya, bunca yalana maruz kalıyorum, nerede bir aksilik, nerede bir Kaynana Semra beni buluyor. O halde saf ve iyilik timsali olan insanların işi gerçekten zor. Bu arada evet, Aysun Hanım şu an gözümde tam bir kaynana Semra modunda. Biricik kocacığımın laf kondurmama izin vermediği biricik annesi bana tam bir ucuz töre dizisi hayatı yaşatıyor. Kadın, entrikada Hürrem Sultan'ı sollayabilecek, eleştiride ve denetlemede Yemekteyiz programındaki süslü püslü kadınlara taş çıkartabilecek, sinirlendiğinde Halka filmindeki ruhani katil Samara gibi televizyondan fırlayabilecek ve oturma odamızda bizlere korku dolu anlar yaşatıp hepimizi boğazlayabilecek kabiliyete sahip. Resmen bir kırmızı kuvvetler komutanı. Tamam, ben de çok uslu, otur denildiğinde oturan, kalk denildiğinde kalkan bir kız olmayabilirim ama yine de buradaki insanlara saygı duymaya, onlara alışmaya ve kendimi onların artık yeni ailem olduğu konusunda telkin etmeye çalışıyordum. Ve bu sanırım iyi bir şeydi.

O zaman hala, neden ben?

 ''Seni buraya çağırmamın bir nedeni var Hayal, biliyorsundur umarım.'' dedi Aysun Hanım. Tek kaşını kaldırmış bir şekilde. Bombasının pimini çekmeye hazırlanıyor gibi bir havası vardı. Hayal tedirginlikle kaşlarını kaldırdı. ''Ah evet, bana bayıldığın için çağırmadığını tahmin edebiliyorum Aysun abla.'' Vay vay vay. Tatlı, şeker, aile dostumuz Hayal Hanım ve biricik kayınvalidemin arası göstermelikmiş demek. İçimdeki, dışımdakinden daha gaddar olan yan sinsice ellerini birbirine sürtüp gülümsedi bu tabloya. Bu sırada da Aysun Hanım sözlerine devam ediyordu.

 ''Onları sadece sen ayırabilirsin Hayal. Biliyorsun Karan o kızı sevmiyor.'' Hayal bunun üzerine sesini benim bile duyabileceğim şekilde yutkundu. 

 ''Biliyorum. Karan kimseyi sevmez.'' dedi sessizce. Aysun Hanım histerik bir kahkaha attıktan sonra gülümsedi. 

''Yanlış. Seni seviyordu ancak o kızı sevmiyor.'' Şimdi duvarın ardından atlayıp 'Benim bir adım var!' dememek için kendimi zor tutuyorum. ''Ki kızda ona bayılmıyor. Sadece para peşinde. Kendini bu aileye sokmak için neler yaptı tahmin bile edemezsin.'' Tabiiki de tahmin bile edemez. Çünkü öyle bir şey yapmamıştım! Hatta öyle çok ağlamıştım ki eroin bağımlılarını artmayacak derece de gözlerim morarmıştı. Karan'ın yalan yeteneğini kimden aldığı şimdi belli oluyordu. 

''Benden ne istiyorsun ki? Anlayamıyorum!''

''Karan'ı hala seviyorsun değil mi? Hep seveceksin?''

''Ömrümün son demine kadar'' dedi Hayal, yanağından süzülen bir kaç damla yaş eşliğinde. Aslında belki de bu denli ağır tahrik altında olmasaydı iyi anlaşabilirdik. Ancak Şekil-A'da görüldüğü üzere ciddi anlamda aptaldı.

Nefret Sokağında Bir AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin