İTİRAFLAR

14 1 0
                                    

Uyandığımda ilk önce nerede olduğumu kavrayamamıştım. Dün yaşananlar yavaş-yavaş zihnimde oturmaya başlamıştı. Saat 6yı gösteriyordu. Banyoya gidip yüzümü yıkadım. Görüntüm hiç iç açıcı değildi. Ağlamaktak gözlerim şişmiş, yüzüm kızarmıştı. Saçlarımı rastgele dağınık bir topuz yapıp odadan çıktım.
Aras hala uyuyordu. Pencereden baktığım zaman büyülenmiştim adeta. Burası çok güzel bir yerdi. Gece anlayamamıştım. Kapıyı açıp çıkmak istedim ama kapı kitliydi tabi ki de.
Usulca Arasa yaklaştım. Kanepenin önündeki sehpanın ucuna oturup onu izledim.
Bir gecede hayatıma giren bu adam kimdi? Yüzü köşeliydi, yeni çıkmaya başlayan kirli sakalları ona yakışmıştı. Uyurken sert çehresi bir az olsun daha yumuşaktı.
Başka şartlar altında olursa ona aşık olmamam için tek bir neden bilr yoktu. Ama o artık benim can düşmanımdı. Brni satın almış bir düşman. Ne kadar da eşit şartlarda savaşıyoruz değil mi? İç sesime göz devirdim.
Gözlerini aniden açtı. İrkilmiştim.
"İncelemen bittiyse, gidelim."
Küstah. Utançtan kaskatı kesilmiştim. Dün öğleden beri hiç bir şey yememiştim ve başım feci ağrıyordu.
Sabahın 7sinde yola koyulduk. Arabada sessizlik hakimdi. Midem bir anda öyle sesli gurladı ki, elimi hemen karnıma bastırdım. Aras başını arkaya yasladı, gözleri hala yoldaydı.
"İlerde restoran var, orada bir şeyler yeriz. Açlıktan ölmen işime gelmez."
Cevap verecek hakim olmadığından başımı cama yaslayıp yolu izlemeğe devam ettim.
Az sonra arabayı 'Restoran' yazılan yerde durdurduğunda, oraya doğru ilerlemeye başlamıştık. Kapıya yaklaştığımızda anidrn bana çevrildi. Sertçe "Aksilik çıkarmaya çalışırsan-" sözünü yarıda kestim halsizce.
" Bir şey yapmayacağım."
Emin olmak ister gibi yüzümü taradı. O sırada önünden geçip içeriye geçmiştim bile.
Garson oturmam için sandalyemi çektiğinde Arasın ona ölümcül bakışlar attığını fark ettim. Neydi bu şimdi? Siparişlerimizi verip, beklediğimiz sırada arkasına yaslanıp tek kaşını kaldırdı. Yüzündeki sertlik hep oradaydı.
"Ne o sessizsin, kafamı şişirdiğini anladın sonunda"
Öfkeyle gözlerimi devirdim. Alaycı bir gülüş yerleşti dudaklarına.
Yemeyimizi yedikten sonra daha iyi hiss etmeye başlamıştım sanki.
"Nereye gideceyimizi söylesen?"
Bana alfırmafan hesabı ödeyip restorandan çıkıyordu. Peşinden gidecekken restorandaki telefon çekti dikkatimi. Geriledim ve uzaklaşan Arasa ve telefona baktım. Yapacaktım. Polisi aramam lazımdı artık. Kaç saniye kaç dakika öyle dalmışım ölçmeğe çalışmışım beynimde bilmiyordum ama ani bir sesle yerimde zıpladım.
" Aklından bile geçirme Eylül, sonuçları inan fena olur."
Bu ne zaman gelmişti? Çok aptaldım. Bağıramazdım. Bağırırsam beni alır kaçırırdı yine. Onu yumuşatmadan olmazdı. Bani kolumdan tutmuş arabaya götürürken aniden durdu.
"Bi daha şu olmayan beyninden bunları geçirirsen seni pişman ederim. "
Öfkeyle tıslar gibi konuşmaya başlamıştı.
Arabaya binerken yüzüme bakmadan kontağı çalıştırdı. Onu yumuşatmam ve güvenini kazanmam lazımdı. Böylece kaçmam daha kolay olurdu. Ama nasıl? Yüzümü ona döndüğümde sert bir bakışla susturuldum.

Araba durduğunda vardığımızı anlamıştım. Burası diğer evden çok farklıydı. Fazla büyüktü kocaman bahçesi olduğunu indiğimizde anladım.
"N-neresi burası, Aras?"  beni omuzlarımdan tutup eve doğru çevirdi. Sesindeki o kibir yerini aldı.
"Burası benim evim ama senin cehennemin Eylül. Burası senin siyaha bulanacağın yer."
Sözleri gözlerimin dolmasına neden olurken, ona doğru çevrildim.
"Ve sen bundan sonra sadece siyahsın."
"Neden? Neden yapıyorsun bunu bana? " sesim zorlukla çıkıyordu.
"Zamanla, Eylül zamanla"
Adımı o kadar garip demişti ki sanki tadını çıkarmak ister gibi.
"Nerede kaldın oğlum ya gözlerimiz yol-" sesin geldiği tarafa baktık ikimiz de 24-25 yaşlarında bir erkek yanımıza yaklaşıyordu.  Beni görmesiyle bi an afallamıştı ve cümlesi yarım kalmıştı.
"Aras, yapma be oğluuum" inanmayan gözlerle Arası süzdü.
" Sırası değil Enes" sesi bir az olsun yumuşamıştı.
"Abi sen, of, naptın be abi" hiç bir şey anlamıyordum. Ne oyun dönüyordu?
"Sen ofise geç . Benim bir az işim var geleceğim ben de."
Bana öyle bir bakış attı ki, gerçekten sonsuz bir gece gibi. Adının Enes olduğunu öğrendiğim çocuk ikiletmeden yanımızdan ayrılmıştı. Tepkisiz kalmış daha ne olacak diye merak ediyordum. Kolumdan tutup beni eve getirdi. Ev beyaz mobilyalarla döşenmişti. Fazla temizdi. Uzun bir kolidorun ardından merdivenler yükseliyordu.
"Gel" deyonce peşinden yukarıya doğru çıktım. Bacaklarım titriyordu. Ellerimle kalbimi sarıp sakinleştirmek istiyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 22, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SİYAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin