Omzuma bırakılan battaniyeyle hafifçe irkildiğimde bakışlarımı ıslak çimlerden ayırabildim. Duyduğum kıkırtı sesinin ardından bedenime sarılan kollar rahat bir nefes vermemi sağlarken, sıcak dudakları soğuk yanağıma birkaç küçük öpücük bıraktı. "Ne zamandır buradasın? Çok üşümüşsün." dediğinde hafifçe omuz silktim. Omzuma bıraktığı ve Siwon'a ait olduğu için oldukça küçük olan battaniyeyi düzelttim.
Bebeğimi uyutalı ve yağmuru izlemek adına bahçeye çıkalı ne kadar olmuştu bilmiyordum. Yağmuru damlalarının yeryüzüne düşüşünü izlemek her seferinde zaman kavramını unutmama, derin düşüncelere dalmama neden oluyordu. Havanın birazcık kararmaya başladığını, bulutların arkasına gizlenen güneşin oradan da çekildiğini yeni fark ediyordum. Taehyung, sıcak yanağını yanağıma yasladı. Sanırım yağmuru hiçbir zaman benim kadar sevememişti. Fakat sırf ben seviyorum diye defalarca kez yanımda durmuş ve bana eşlik etmişti. Küçükken de böyleydi bu; büyüyünce de değişmemişti.
"Bugün biraz durgunsun." diye mırıldandığında başımı çevirip ona bakmaya çalıştım fakat yanağı benimkine yaslı olduğu için elbette başaramadım. "Herhangi bir sorun yok değil mi?"
Sabah da aynı şeyi sormuştu. Uyandığımda keyifsiz göründüğümü söylemiş, kahvaltı boyunca beni gözlemleyip durmuştu. Bir sorun yoktu aslında. Ahşap evi satın almak için dün satıcıyla konuşmaya gittiğimde de her şey yolundaydı. Fakat... Bilmiyorum. Mutsuz değildim. Aksine. Her şey mükemmel gidiyordu. Fakat bazen sebepsizce gelen o keyifsizlik bugün bana da uğramıştı.
"Hayır."
"Emin misin?"
"Evet."
Derin bir nefes verdi. Burnundan güler gibi ses çıkardı. Hafifçe geriye çekildiğinde ve kollarını bedenimden ayırdığında, onun sayesinde nasıl da sıcacık hissettiğimi yeni farkına varıyormuş gibi titredim. Başımı çevirdim ve ona baktım. Emin olmak istiyormuş gibi bir hali vardı. Ona doğru sokularak kollarımı beline sardığımda neyse ki ne istediğimi anlayıp tekrar sarılmıştı bana.
Yağmur damlalarından korunmak için kenarda duruyorduk. Yüzümü boynuna gömerken gözlerimi kapadım. "Seni özledim." diye mırıldandığımda gevşediğini hissettim. Sanırım bir anda keyifsiz davranarak endişelenmesine yol açıyordum.
"Ben de özledim bebeğim. Çok özledim." Dudaklarını kulağımın altına bastırdı. Kollarımı daha sıkı sardım. Parfümünün kokusunu solurken neredeyse gözlerimi hiç açmıyordum. Arka plandaki yağmur sesi, şu anki pozisyonumuzda bize eşlik edebilecek en güzel şeydi bence.
"Jungkook?" diye mırıldandığında uykuya dalacakmış gibi hissediyordum. Cidden. Ayakta olmama rağmen fazlasıyla mayışmıştım. Taehyung'un kokusunun etkisiydi bu.
"Hm?"
"İçeri girelim." dedi. "Hasta olacaksın."
"O kadar da soğuk değil ki."
Cevabımı umursamadı. Hafifçe geriye çekildikten sonra elimi kavradı ve cam kapıyı yana sürükleyerek önden geçmem için bekledi. Daha salona girer girmez yüzüme çarpan sıcak havayla afalladım. Pekala, dışarısı gerçekten soğuktu anlaşılan. Sıcağa geçtiğimde kavrayabilmiştim bunu.
Kendimi tekli koltuğa attığımda Taehyung, üzerindeki ceketi çıkardı. Bakışlarımı üzerinde gezdirirken "Üstünü değiştir." dedim. "Böyle rahat edemezsin."
Başını salladı ve çıkardığı ceketiyle birlikte merdivenlere yöneldi. Üst kata çıktığı sırada omzumdaki battaniyeyi aldım ve katladıktan sonra koltuğun üzerine koydum. Oturduğum yerde iyice yayıldıktan ve ayaklarımı sehpaya uzattıktan sonra cebimdeki telefonu çıkararak bakınmaya başladım. Jimin'den gelen birkaç mesajı kontrol ettim; Instagram'da gördüğü ve komik bulduğu şeyleri atmıştı. Hepsini tek tek izlememe rağmen hiçbiri gülümsememi sağlamayınca Jimin'e göz deviren emoji attım. O sırada Taehyung'un sesini duydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kim Family || Taekook
FanficEvlenmek için Londra'ya taşınan Jungkook ve Taehyung, dört yıl sonra tekrar Kore'ye döner.