29

20.9K 1.7K 1.3K
                                    

Selamm önceki bölüm gibi sınır yok ama oy ve yorum az olursa bir dahaki bölüm gecikir:(

İyi okumalar diliyorumm💕

----

Taehyung anlayışlı değildi. Çattığı kaşları, düz bir çizgi halini alan dudaklarıyla anlayış ve benzeri tüm terimlerden uzaktı. Buz gibi gözlerini üzerimden çekmiyor, üstelik bunun diğerleri tarafından fark edildiğini umursamıyordu. Arada kalmıştım. Yoongi ağlıyordu. Aşağıya doğru süzülen yaşlar, yanağından önce kirpiklerini ıslatıyordu. Elimi sıkı sıkı tutuyor; güç almak istiyordu. Her şeyin iyi olacağını duymaya o kadar muhtaçtı ki. Fakat o üç kelimeyi yan yana dizip sırayla dile getiremiyordum. Çünkü bilmiyordum. Her şeyin iyi olup olmayacağını bilmiyordum. Sadece susuyordum. Susuyor ve onu izliyordum. Herkesin yaptığı gibi.

"Benim zavallı Sirius'um." Hıçkırıklarının arasından mırıldandı. Sirius hastalanan, onlara gittiğimizde de veterinerde olan yaşlı köpeğiydi. Kemikli parmakları göz altlarında gezindi. Yanağını parlatan yaşları usulca sildi. O an tutmadığım elimle uzanıp ben silmek istedim yaşlarını. Çünkü biliyordum, insanı teselli ediyordu. Ağladığında hiçbir yatıştırıcı söz duymasa bile karşısındaki uzanıp yaşlarını sildiğinde daha az üzgün hissederdi insan. Acısını paylaştığını, tek olmadığını. Fakat yapamazdım. Taehyung, gözlerini böylesine üzerime dikmişken yapamazdım. Büyük bir tartışmaya neden olurdu. Fakat öte yandan Yoongi, çocukluğuma dahi tanık olan benden teselli istiyordu. Jimin köpeğinin nasıl olduğunu sorduğunda kardeşi Hoseok'a değil, bana doğru sürmüştü hayatını üzerinde geçirdiği sandalyesini. Biliyor musun demişti annemle almıştık o köpeği. Annemin köpekleri ne kadar çok sevdiğini hatırlıyor musun? Hatırlamıyordum. İster bencillik deyin ister çocukluk. Kendimden başka kimseyi umursamadığım bir dönemde çalışmaya başlamışlardı yanımızda. Kimseye dikkat etmediğim, yalnızca kendime önem verdiğim.

Fakat bazen yalanlara ihtiyaç vardı. Bildiğiniz şeyi bilmezden gelmek gibi tam tersini de yapabilirdiniz karşıdakini iyi hissettirmek için. Çünkü artık çocuk değildim; önemsediğim tek kişi kendim de değildi. Değer vermeyi, acının tıpkı mutluluk gibi paylaşılmaya ihtiyaç duyduğunu biliyordum. Bu yüzden Evet demiştim. Hatırlıyorum. Çok iyi hatırlıyorum.

"Lütfen hyung. O iyi olacak." Hoseok söyledi usulca. Çekingen bakışları vardı. Sanki bizden özür diliyordu ağabeyinin hiç iyi olmamasına rağmen yine de buraya geldikleri için. Yoongi başını kaldırıp ona baktı. Gözlerinin akı kızarmıştı. "Ne zaman?" diye sordu. "Ne zaman yürüyemiyor olmamın beni bir çocuk yapmadığını, ovutmak için söylenilen yalanlara inanmadığımı anlayacaksın?"

Bozulmuştu Jung Hoseok. İfadesinden belliydi. Önce bakışlarını ağabeyinin yaşlarla ıslanan yüzünden çekti, sonra başını eğdi. Yanında oturan Cassandra, uzanıp elini sıktı destek vermek istiyormuş gibi. Eşiyle gelmemişti, bu akşam da ona sevgilisi eşlik etmişti.

"İyi olmayacak." dedi Yoongi. Bana döndü. Sanki bu acımasız gerçeğe ondan başka birilerinin de inanmasını istiyordu. "Olmayacak Jungkook, çok yaşlandı. Ayakta bile duramıyor; sürekli kusuyor. Bu hale düşmeden önceki bana tanıklık eden dostum, gitmek için hazırlanıyor. Biliyorum. Lütfen yalan söylemeyin."

Bir şey diyemedim. Bakışlarımı ellerimize indirdim. Daha sıkı sıktım. Yanında olduğumu böyle hissettirmeye çalıştım. Jimin'in kucağında oturan Siwon bile susuyordu o an; hafif aralanmış ağzıyla ağlayan bu adamı izliyordu. Bazen bana da bakıyor, bu adama eşlik edip etmediğimi kontrol ediyordu. Göz göze geldiğimizde gülümsüyordu, sanırım babasının bu adam kadar üzgün olmasına engel olmak için bu yolu kullanıyordu.

Kim Family || TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin