FINAL

634 84 11
                                    

Regulus yine düşünceli haliyle kanepeye uzanmıştı. On sekiz yıl gibi bir süredir evliydi. Acısıyla tatlısıyla on sekiz yıl. Karısına aşıktı, kızını çok seviyordu ve kaybettiği oğlu için acı çekiyordu. Geçirdiği bunca zamana rağmen, kendi daha yeni tedavi olmuş gibi hissediyordu. Sanki ağır bir hastalığın ardından güzel bir tatile çıkmıştır gibi ya da savaştan sonra üzerinden tüm yük kalkmış gibi.

Huzurunun sebebini o da biliyordu. Sirius'a uzattığı zeytin dalı ve devamında birbirlerine yeniden daha sıkı bağlanmaları. Aylar geçmişti. Kızlar okula başlamıştı, Penelope tıpkı anne ve babası gibi Gryffindor'a yerleşmişti ve Hestia'nın hamileliği ilerliyordu. Okullar açıldıktan sonra Sirius ve Mary evlerine döndüler. Yine de her haftasonu birbirlerine ya kahvaltıya ya da akşam yemeğine gelmeyi aksatmadılar. Hestia'nın karnı burnuna geldiğinde ise Sirius ve Mary, doğuma kadar Grimmauld Meydanı'na gelmek durumunda kaldılar.

Regulus uzandığı koltuğun sarsılmasıyla, irkilerek olduğu yerde oturur pozisyon aldı. Sirius'un gözlerinin içi parlıyordu resmen "Daha iyi misin?" Hestia'nın doğumu başladığında Regulus panik yapmış, panik etkisiyle de fenalaşmıştı. Regulus ağabeyine sıkıca sarılarak "Çok heyecanlandım, üzgünüm." dedi "Hestia nasıl?"

"İlkini doğurdu." diye yanıtladı Sirius ve hafifçe sırıttı. Regulus da tam iç çekiyordu ki gözlerini kocaman açarak ağabeyine baktı "İlkini derken? İk-ikiz mi?" Sirius yüzünü ekşitti "Mary dedi. Bir tane doğurmuş ama kasılmaları ve sancısı devam ediyor. İkinci geliyor." Regulus'un ağzı kocaman açıldı sonra güldü "Kızıyor ama Sinicit gibi şişmişti."

Sirius, Regulus'un kalkmasına yardım ederek ona doğumun gerçekleştiği odanın kapısına kadar eşlik etti. Sonra Regulus içeri girdi. Ebe, Hestia'nın bacakları arasından görünen kafaya doğru uzandı ve Regulus kendini tekrardan bayılacakmış gibi hissetti. Doğum biter bitmez Hestia soluklanmaya başladı. O da sanki savaştan çıkmış gibiydi. Göz ucuyla Regulus'a baktı "Epey yardımcı oldun, sağ ol!"

Mary, arkadaşının terini silerken "En azından kolay bir doğum oldu." dedi "Üçünüz de iyisiniz... Aynısını baba için söyleyemeyeceğim." Regulus, Hestia'yı öptü "Özür dilerim. Yanında olmak isterdim." Hestia derin bir oh çekerek "İki tane." dedi ve kocaman gülümsedi. Ardından ebeye baktı "Onları görebilir miyiz?"

Bebeklerine kavuşurken yemekten sonra tatlıyı hak etmiş çocuk gibi gülümsüyordu. İkisi de simsiyah ve bir bebeğe nazaran uzun saçlarla doğmuşlardı. Yanakları, suratlarının yarısını kaplıyordu ve kolları boğum boğumdu.

Hestia biraz düzelince Sirius da içeri geldi ve yeğenleriyle tanıştı. Gözleri dolu doluydu "Çok güzeller." Hestia "Aslında yakışıklı." diyerek düzeltti "İkisi de erkek." İkizlerden birini Mary ile Hestia diğerini de Sirius ve Regulus isimlendirdiler. Böylelikle ilk doğan bebek, babası ve amcasının isteği ile Rasmus ismini alırken, ikincisi, annesi ve yengesinin isteğiyle Selvio ismini aldı.

Günün akşamında Regulus hala yeniden baba olmanın heyecanını yaşıyordu. Sirius da yanındaydı ve Regulus'un çenesi düşmüştü "Bu inanılmaz bir duygu, çok da özlemişim. Bebekler gerçekten insana mutluluk veriyor. Yani çok değişik bir enerjileri var. Ophelia'nın onları tuhaf bulmasına şaşırmıyorum. Harika bir şey! O kadar küçük olmalarına rağmen nasıl bu kadar büyük bir enerji yayıyorlar anlamıyorum. Onları daha şimdiden çok seviyorum. Aslında biliyor musun, Hestia'nın doğuracağını hiç düşünmüyordum. Bana hep aldıracakmış gibi geliyordu ama oldu. Ailemizin iki üyesi var. İnanamıyorum!"

Sirius ona bakarak güldükten sonra kardeşinin başını göğsüne bastırdı "Acemi babalar gibisin... Bunca zaman nasıl olur da senin bu kadar sevgi dolu olduğunu fark edemem?" Regulus homurdanır gibi bir sesle "Önemli değil," dedi "bundan sonra hep beraberiz. Bir daha hiç kimse ailemizi bölemez."

"Ah Reggie, sana söz veriyorum seni bir daha kaybetmemek için elimden gelen her şeyi yapacağım."

-SON-

What About Us | Black BrothersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin