0.5

1.1K 62 70
                                    

    Prologue: The blue girl

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


    Prologue:
The blue girl

Mavi saçlı kız koşuyordu. Ne zamandır koştuğunu bilmiyordu ama bacakları kendilerini bırakmadan durmayacaktı. Ağlıyordu. Ne zaman sakinleşmeye çalışsa annesinin ölümü gözünün önüne geliyordu. Gözünün kenarlarından kendini aşağı bırakan gözyaşları görüşünü bulandırıyordu.

Arkasından koşan Oni ise kızın korku ve stresle kıvranırken koşmasından zevk alıyordu. Sırf biraz daha izleyebilsin diye yavaş koşuyordu. Bu oni mavi kızın annesini öldüren kişiydi.

Kızı izlemekten sıkılınca hızlıca öne sıçradı ve kızın arkasına yapıştı. Zaten çok yorulmuş olan kız yüzüstü yere düştü.
"Merak etme seni hemen öldürmeyeceğim, ilk önce acı çektirmek daha eğlenceli~"
Uzun çamur rengi saçlara ve sarı gözlere sahip olan oni kokan nefesiyle kıza fısıldadı. Kız şimdi daha önce hiç titremediği kadar şiddetli titriyordu. Ölmek istemiyordu. Evet annesini kaybetmişti ama 10 yaşındaki aklı ona hayatta kalırsa annesinin onunla gurur duyacağını söylüyordu.

Oni kızın beyaz ve kırmızı çiçekli kimonosunun kollarını parçaladı, sonra da açık kahverengi-pembe kollarına uzun ve sivri tırnaklarını geçirdi. Kız hissettiği acı üzerine hızlıca nefes alıp gözlerini kapadı. Annesinin böyle bir durumda ne yapacağını düşünmeye çalışıyordu.

Sonra beklemediği bir şey oldu . Gözlerini açtığında kocaman ağaçların olduğu ormanda değil, etrafının beyaz olduğu bir yerdeydi. Önünde ise arkası dönük annesi duruyordu.

"Anne..."

Siyah uzun saçlı kadın küçük bir gülümseme ile kızına döndü. Sonra ona doğru yürümeye başladı ve önüne gelince çöktü. Kızın omzunu kavradı.

"Özür dilerim, güçlü değildim."

Küçük kız göz yaşları hücum edince annesi elini çamur kaplamış yüzüne götürdü ve okşadı.

"Benim için artık çok geç ama sen hala devam edebilirsin..."

"... yeter ki umudunu kaybetme."

Sonra kız yine karanlığa gömüldü ve hızlıca gözlerini açtı. Şimdi ormandaydı ve üzerindeki oni kıkırdıyordu. Değişik hissediyordu. Daha güçlü, daha sakin ve daha... umutlu. Üzerindeki ağırlığa rağmen hızlıca ayağa kalktı ve oni şaşırdığı için dengesini kaybederek düştü. Mavi saçlı kız oni'nin belindeki pantolonun kenarından sarkan bıçağı aldı ve ondan on adım arkaya sıçradı. Kızın bir anda hareketlenmesi ile oni biraz tırsmıştı.
"Tamam işte şimdi sıkıldım. Hadi seni direk öldüreyim."

Kızın etrafında ılık bir meltem esmeye başladı. Ona nefesini düzenlemesini söylüyordu. Oda öyle yaptı. Nefesini düzenledikçe daha etraftaki sesler ve görüntüler gitmeye başlıyordu. Sonra içinden bir ses oni'nin ona sağdan saldıracağını söyledi. Kızın bunun doğruluğunu düşünecek vakti yoktu, hızlıca kendini sola fırlattı. Oni gerçekten de sağdan saldırmıştı. Oni kızın kendinden rahatlıkla kaçabilmesinde dolayı korkmuştu ama kaçmayacaktı, hemen geriye sıçradı. Bu sırada kızın içindeki ses ona daha önce sadece annesinden duyduğu bir şey fısıldamaya başladı; annesinin nefes tekniği.

İçindeki sese kulak verip duruşunu düzeltti, elindeki uzun bıçağı iyice kavradı ve derin bir nefes aldı. Etrafında beyaz sis oluşmaya başladı. Küçük kız nefesini tamamen şekle sokmuştu. Hızlıca öne atıldı ve bağırdı:

Umut nefesi birinci form: umutlu bulutlar!

Oni'nin etrafında oluşmuş sis bir anda onu ortasına alarak toplandı ve oni hareket edemez hale geldi. Bu sırada kız hızlıca Oni'nin kafasını kesti. Tabii ki de elindeki bıçak Nichirin kılıcı gibi olmadığı için Oni'yi öldürmezdi, kız bunu annesinden biliyordu. Bu nedenle kız Oni'nin saçından tutup hızlıca vücudunun yanından geçti. Kullandığı formdaki bulutlar yok olduğunda vücut ayağa kalkıp kızı takip etmeye başladı. Ormanın sonuna geldiklerinde bir uçurum vardı. Kız hiç düşünmeden karşıdaki küçük kara parçasına atladı. Tam bu sırada vücut uçurum kıyısına geldi. Ama bir şey yapamadı çünkü artık güneş doğmuştu. Vücudu uçurumun diğer tarafında kafası diğer tarafında Oni can verdi. Kız elindeki kafanın tamamen tozlaşması üzerine kendini yere bıraktı ve derin nefes almaya başladı. Annesi onu güçlü bir vücuda sahip olsun diye çalıştırdığından o kadar yorulmamıştı tekniği kullanınca ama ona ağır gelen yaşanan olaylardı.

Biraz oturduktan ve her şeyi sindirdikten sonra karar vermişti. Annesinin çalıştığı "Oni Öldürme Komitesi"ne katılacaktı. Annesinin isteği her zaman bir sütun olmaktı. Annesinin isteğini o gerçekleştirecekti.

Böylece Kioku Aomi, yıllarca "Oni Öldürme Komitesi" için çalışan annesinin kendisine aktardığı Umut Nefesi'nin son kullanıcısı, bir daha asla umudunu kaybetmeyeceğini yemin ederek hayat yolculuğuna başladı.





Yeni bir yazma şekli denedim. Bir şeye benzedi mi emin değilim :/

Esperance ☁️ kny fanfiction ☁️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin