Ne yapacağımı bilemeyerek sinirle odama girmiştim. Bu kız kanserdi ve ailesi, ablası ona böyle mi davranıyordu?
Sonra Kasım niye yaşamak istemiyor?
Hızla telefonumu çıkardım ve Ecem'i aradım. Birkaç çalıştan sonra açtı.
"Efendim bebeğim?" Yatağa oturdum ve sakinleşmek istedim, sakin sakin konuşmak. Ama olmadı.
"Sen ve ailen kanser bir kıza böyle davranarak ne yapmaya çalışıyorsunuz Ecem?" Sesim biraz yüksek çıkmıştı.
"Yapma, onun ölmesi bizim iyiliğimize. Şeytandan başka bir şey değil o."
"Lan delirtme beni, kız kanser hastası. Sana ne kötülük yapmış olabilir?!" Hâlâ kendisini düşünüyordu ve çok sinirim bozuluyordu.
Bir süre sustuğunda gözlerim dolmuştu. "Kendinden utan, sen bu kızın öz ablasısın."
"Sercan, o tedavi olmuyor. Ölecek zaten. Boşa konuşuyorsun."
"Bitti Ecem." Hemen telefonu kapatıp salona geçtim. Bir yandan ağlarken bir yandan olan olayları anlatmaya çalışıyordum.
"Kasım... Tedavi olmuyormuş. Ecemle bitirdim zaten o umrumda değil ama ailesinin öz kızına bunu yapması... Nefret ediyorum onlardan, keşke yanında olabilsem."
"E git abi, yanında ol." Ufuk bana gülümsedi.
"Ne?" Gözyaşlarımı silip ona baktım.
"En yakın arkadaşıyla konuştum. Acıbadem'de kemoterapi görüyormuş. Ama ailesinin hâlâ haberi yokmuş. Bütün masrafını büyükannesi karşılıyormuş. Oda 120. Okula gitme de yalanmış yani, okula gideceğim diyip kemoterapi olmaya gidiyormuş."
Derin bir nefes alıp kalktım ve üzerime hızla bir ceket geçirdim. Arabanın anahtarını alarak evden çıktım.
Arabaya binerek bir sigara yaktım ve hızla sürmeye başladım.
Acıbadem'e yirmi dakika içinde vardığımda arabadan çıkıp hastaneye girdim.
İlk önce ne yapacağımı bilemiyor gibi etrafa bakındım, ardından hızla asansöre binip kat numaralarının yanında olan düğmeye bastım.
İkinci kattaydı.
Asansör durduğunda hızla asansörden çıktım. Koridorda bir süre yürüdükten sonra odasını bulduğumda hızla içeri girdim. Bir hemşire, koluna serum takıyordu.
Kapı sesleri geldiğinde ikisinin de bakışları bana doğru çevrildi.
Kasım tepkisizdi fakat hemşirenin öyle olduğu söylenemezdi.
"Sen Ezhel'sin." Serumu bırakmıştı.
Kaşlarımı çattım. "Sen de işini yapması gereken bir hemşiresin."
"Ah, şey..." Hızla seruma döndü. "Pardon."
"Hoşgeldin sevgilim." Kasım tebessüm etti, ardından bana idare et dercesine göz kırptı.
Duvara yaslandım ve kollarımı önümde birleştirerek mutlu olduğumu belli etmemeye çalıştım. "Hoşbulduk sevgilim."
Hemşire hızla serumu takıp çıktı.
"Çok iyi ayar verdin Sercan helal olsun." Kasım gülerken endişeyle yanındaki koltuğa oturdum.
"İyi misin, canın acıyor mu?"
"Hayır, daha kemoya girmedim. Vücudumu uyuşturmak için bir iğne yapıp serum takıyorlar, canımın acıdığını çok hissetmeyeyim diye."
Eline uzanıp tuttum. "Kasım, hiçbir şey için pişman olmak istemiyorum."
"Ben de bana acımanı istemiyorum Sercan."
"Saçmalama, sana acıdığım için yapmıyorum."
"O zaman neden buradasın?"
"Kasım ben aslında ablanı sevmiyorum. Hatta ablanı ve annenleri hiç sevmiyorum sana böyle davrandıkları için."
"Hepsi büyükannemin parasını tek ben yiyebildiğim için oluyor. Para delisi bunlar, yapacak bir şey yok." Omuz silkti.
"Ayrıldım ondan."
"Neden?"
"Seni sevdiğim için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kasım • ezhel
Fanfictionona son kez baktığımda, bakışlarını bana çevirmiş, stabil bir şekilde bakıyordu.