iki

1K 59 15
                                    

Sabah sekizde herkesi uyandırmış, hızlı bir kahvaltı hazırlamış, doğru düzgün giyinmiş ve ortalığı toplamıştık.

"Hadi biladerim, sana hayırlı uğurlu olsun." Anıl bana koltuğun başından sırıtırken resmen yerimde duramıyordum.

"Sağol biladerim." Gülümsedim ve aynadan hızla kendime baktım. Zil çaldığında derin nefes aldım.

"Abi benim açmam gerek değil mi?"

Ufuk göz devirerek kapıyı gösterdi ve herkes normal davranıyormuş gibi yerlerine oturup muhabbet etmeye başladı.

Derin bir nefes alarak kapıya doğru ilerledim ve zil bir kere daha çalındığında hızla kapıyı açtım.

Önde Ecem, Kasım'ın ablası, duruyordu. Üzerinde mini etek ile bir büstiyer vardı. Beni görür görmez gülümseyerek öptü ve çekildi.

"Seni özlemişim."

Arkadan bir öksürme sesi duyduğumda bayılacaktım sanırım.

Kasım, duvara yaslanmış öylece dururken tam gözlerimin içine bakıyordu.

Üzerinde beyaz, bol bir sweatshirt ile altında klasik dar paça bir kot vardı.

Bu hâllerini bile o kadar çok özlemiştim ki.

Yüzü biraz solgun görünüyordu, gözlerinin altı da çökmüştü. Sanki hasta gibiydi, bu yüzden kalbimde bir yerler sızladı. Kapıdan çekilerek Ecem'i içeri yolladım ve ona baktım.

"Hoşgeldin." Dudaklarında hafif bir tebessüm hissettiğimde ayakkabılarını çıkarıyordu.

"Merhaba."

"Şey, ben Sercan. Memnun oldum." Elimi uzattığımda mermere basarak elimi sıktı.

"Kasım, ben de." Yanımdan sıyrılarak içeri geçtiğinde iç çektim.

Ecem çoktan merhabalaşıp bir köşeye oturmuştu. Kasım gelir gelmez bizim çocukların gözleri ışıldadı. Bu onu sevdikleri anlamına geliyordu.

"Hey, hoşgeldin. Ben Anıl, memnun oldum."

"Kasım, be- sen Anıl Piyancı'sın. Yok artık." Sakin bir sesle konuşmuştu ama şaşırdığını anlayabiliyordum.

"Bu kızı şimdiden sevdim." Anıl gülerek konuştu. Kafamı Ecem'e doğru çevirdiğimde gözlerini kısarak Kasım'a bakıyordu.

"Selam, ben de Ufuk. Memnun oldum." Kasım bir süre bakışlarını üzerinde gezdirerek gülümsedi.

"Merhaba, ben de Kasım."

Ardından Ferhat ile de kısa bir şekilde konuştu ve tekli koltuğa kuruldu.

En yakınındaki Anıl ile konuşmaya dalarken ben de Ecem'in yanına usulca yerleştim. Karşı karşıya oturuyorduk. Böylece ona baksam bile belli olmuyordu.

Ecem elini bacağıma koyup Ufuk ile konuşmaya daldığında Ferhat göz devirdi. Ben de omuz silktim ve biraz daha rahat oturdum.

"Eh, artık kahvaltıya geçelim." Ferhat beni hızla kaldırdıktan sonra kahvaltı masasına geldi ve beni oturttu.

Ecem yanıma oturacak diye düşünürken, sağ yanıma Ferhat yerleşti. Masanın sağ başına ise Kasım oturdu.

Bebeğim, tek olmayı cidden seviyordu.

Ferhat elini alnına koyarak ayağa kalktı. "Kasım, gel yer değiştirelim. Ben çayları koyacağım için oraya oturmalıyım."

"Ne gerek var, ben hallederim." Kasım rahat bir şekilde konuşurken Ferhat elini indirdi.

"Misafire iş yaptırmam, hadi kalk." Kasım biraz üşengeçti, hafiften oflayarak kalktı ve yanıma kuruldu. Rahatça otururken Ecem'in bakışlarını üstümde hissediyordum.

Çaylar konuldu ve kahvaltıya başladığımızda herkes konuşurken ben Kasım'a döndüm.

"Ee, neler yapmayı seviyorsun?" Cevabını bildiğim soruları soruyordum, ama heyecandan konuşacak gücü bulduğuma bile şaşırmalıydım.

Biraz düşünüp çatalını bıraktı ve bana döndü. "Müzik dinlemek. Anıl'ı da oradan tanıyorum zaten."

"Anıl'dan başka tanıdığın var mı sektörde?"

"Yok, o kadar çok bakmadım. Türkiye hitlerine de bakmıyorum. Genel olarak kim, ne hoşuma giderse onu dinliyorum."

Ecem saçlarını atarak bana baktı. "Sevgilim Ezhel hayatım, umarım Allah sana da nasip eder. Pardon, sevgili yapmak için baya hastaydın değil mi? Kusura bakma, unutmuşum."

Ne?

kasım • ezhelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin