2

674 56 19
                                    

" Jimin "

Kafamdaki uğultulu sesi dikkate almadan uyumaya devam ettim.

" Jimin uyan artık."

Kafamı kaldırıp başımda durmadan konuşan kıza " Ne var?" der gibi baktım.

" Jeon Jungkook seninle görüşmek istiyormuş. Kapının önünde seni bekliyor."

Beni mi bekliyor?

Kafamı tekrar sıraya koyduğumda kızın bir şeyler mırıldanıp gittiğini gördüm. Sonunda o rahatsız edici sesten kurtulmuştum. Ve rahat bir şekilde uyuy-

" Park Jimin bana bir açıklama yapman gerekiyor."

Sesini duyduğumda kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Yüzünde garip bir ifade vardı. Biraz kızgın ve şaşırmış gibi.

" Ben-n açıklam-ma yapmaya gerek duy-ymuyorum."

Içimden kekelememe saydırırken o bana " Dalga mı geçiyorsun?" bakışları atıyordu.

Kafamı tekrar sıraya koyduktan sonra gözlerimi kapattım. Birkaç dakika sonra sıramdan kaldırıldığımı hissettim.

Şuan resmen beni kolumdan tutmuş sınıftan dışarı sürüklüyordu.

Erkekler tuvaletine girip kapıyı kapattığında bende lavaboya yaslandım.

" Bana herkesin içinde benimle evlenmek istediğini söyledin. Ve şuan herkes bizi sevgili hatta evlenecek bir çift olarak konuşuyor."

" 1- Ben seninle evlenmek istemedim. Buna mecbur olduğumu başta belirttim. 2- Rahatsız olduysan şimdi dışarı çıkıp herkesin içinde açıklama yapabilirim."

" Bak beni yanlış anlama, sana yardım etmeyi ben teklif ettim. Sadece ben senin açından düşündüm ve şimdi herkes senin hakkında kötü şeyler düşünüp konuşacak."

" Herkesin ne düşündüğü yada konuştuğu umrumda değil. Hem onlara ne ki. Ister sevgilim olursun, ister kocam."

Yüzünde anlam veremediğim bir sırıtış olduğunda söylediğim cümleyi daha yeni idrak etmiştim.

" Ah hayır ya-ani şey. Beni y-yanlış anlama. Seninle evlenmeye meraklı değilim. Sadece geri düşünceli insanlar sinirlerimi bozuyorlar."

" Tamam korkma. Seni yanlış anlamadım. Sadece mecbursun. Birde bir soru sorabilir miyim?"

Kafamı "evet" anlamında salladığımda boğazını temizledi.

" Erkeklerden mi hoşlanıyorsun?"

Bunu bu zamana kadar hiç saklamamıştım. Sonuçta bu utanacağım bir şey değildi.

" Evet. Sen?"

" Ben bilmiyorum. Yani bu zamana kadar hiç biriyle birlikte olmadım. Yada hiç kimseye duygu beslemedim."

Nasıl yani? Koskaca yakışıklı, zengin, akıllı JEON JUNGKOOK'un daha önce hiç sevgilisi olmadı mı?

" Bak bu çok garip. Ben de nasıl anladığımı hatırlamıyorum. Sanırım kendiliğinden anlaşılıyor."

Bir dakika ya biz buraya bunu konuşmaya gelmedik ki.

" Biz neden bunları konuşuyoruz acaba?"

" Bilmem ki? Merak ettim, sordum. Oradan uzadı."

" Tamam asıl amacımıza dönelim. Sen neden geldin?"

" Sence Jimin? Koskaca bahçenin ortasında 'Benimle evlenir misin Jeon Jungkook' diye bağırıp koşarak okula girdin. Sence ne için geldim?"

" Haklısın. Üzgünüm ama bir an gaza geldim. Seni de rezil ettim. Bütün havan gitti."

Kafasını geriye atıp kahkaha attığında gülüşünde takılı kalmıştım.

" Sen beni havalı mı buluyorsun Jiminie?"

Yanaklarımın yavaş yavaş kızardığını hissetmiştim. O bana " Jiminie" mi demişti?

" Hayır tabiki de."

" Peki. Ayrıca beni rezil ettiğin falan da yok. Senin dediğin gibi benim de kimse umrumda değil. Şimdi lütfen bana her şeyi ayrıntısına kadar anlat."

" Tamam... Annem hasta benim. Kanser hastası ve çok zamanı yok."

Şimdiden birkaç yaş düşmüştü yanaklarımdan.

" Benim hep biriyle mutlu olup evlenmemi görmek istedi. Ama karşıma asla sevebileceğim biri çıkmadı. Ne kadar ikna etmeye çalışsam da asla bu kararından dönmedi. Ve beni bugün bir şeyle tehdit etti."

Daha çok ağlamaya başladığımda bana biraz yaklaşıp kolumu okşamıştı.

" Eğer biriyle mutlu olduğumu görmezse ilaçlarını içmeyeceğini söyledi. O an hemen bir şeyler yapmam gerektiğini düşündüm. Ilaçlarını içerse de iyileşmeyecek ama belki bir kaç ay daha..."

Daha fazla konuşamadan hıçkırıklara boğulduğumda hiç beklemediğim bir şey yapıp beni kendine çekti ve sıkıca sarıldı. O an daha da ağlamaya başladım. En son ne zaman bana birisi böyle şevkat ile sarılmıştı. Hatırlamıyorum.

" Jimin bana bak. Ben karar verdim."

Kafamı kaldırıp yüzüne baktım meraklı bir şekilde. Dudaklarında ufak bir gülümseme oluşmuştu. Neydi onu güldüren?

Elini kaldırıp önce gözyaşlarımı sildi sonrada burnumun ucuna dokunup konuştu.

" Şuan çok tatlı görünüyorsun. Burnun kızardı."

Bende ona gülümsediğimde elini yanağıma koydu.

" Kabul ediyorum. Seninle evleneceğim Park Jimin."

Deyip kahkaha attığında bende kahkaha attım ama bir anda aklıma gelen şey ile duraksadım.

" Lütfen bunu bana açıdığının için yapma. Sadece bana arkadaşım olarak yardım ediyorsun anlaştık mı?"

Kaşlarını çatıp yüzüme baktığında kafamı " ne oldu?" dercesine salladım.

" Tabi ki de sana acıdığım falan yok Jimin. Ama sana arkadaşın olarak yardım etmiyorum. Müstakbel kocan olarak yardım ediyorum."

Deyip kıkırdadığında bende ona katıldım.

" Çok teşekkür ederim Jungkook. Sen olmasan ne yapardım bilmiyorum."

" Önemli değil Jimin. Sen benim hayatımı kurtardın. Hem benim bu sıkıcı hayatıma biraz heyecan gerekliydi."

"  Harika bir heyecan çıktı sana. Neyse şimdi bana telefon numaranı ver. Acil bir şey olursa haberleşmek için."

Kafasını sallayıp telefonumu elimden aldı. Birkaç dakika sonra telefonu bana geri verdi.

" Görüşürüz. Belki akşam yazarım."

" Görüşürüz."

Tuvaletten çıktıktan sonra telefonda ne yaptığına bakmak için ekranı kendime çevirdim. Gördüğüm şey ile kahkaha atmam bir olmuştu.

/05+...............
Kocacığım❤~/

" Şapşal çocuk."

Marry Me ♡Jikook ♡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin