Kısa bir duştan sonra bornozumu giydim ve dolabımın önüne geçtim.
Bugün Kook annem ile tanışmaya gelecekti. Biraz heyecanlıydım ama onu da yakalanma korkusuna veriyordum.
Dolabımdan siyah düz bir tişört altına da siyah yırtık pantolon giydim. Saçlarımı kuruttuktan sonra taradım ve şekil verdim. Parfümümü de sıktıkdan sonra dudağıma da parlatıcı sürdüm ve tamamen hazır olduğumda aşağıya indim.
Mutfaktan sesler geldiğinde içeri girdim. Büyük masanın hiçbir yeri görünmüyordu. Annem ile ikimiz hepsini Jungkook için hazırlamıştık.
Anneme arkasından sarılıp boynunu öptüm. Bana dönüp güldü ve sarıldı.
Onu uzun süre sonra böyle mutlu görmek beni de mutlu etmişti. Bu yüzden Jungkook'a minnettardım.
Herşey hazır olduğunda annem üzerini değiştirmek için yukarı çıktı.
Birkaç dakika sonra annem merdivenler bileklerinde koyu kırmızı bir elbiseyle indi.
Güzel saçlarını ensesinde topuz yapmış. Kafasında anneannemden kalan siyah toka. Ayağında ise ince bantlı siyah topuklu ayakkabı vardı. Dudağında kırmızı ruj gözünde ise hafif siyah makyaj.
O kadar güzel görünüyordu ki ağzım beş karış açık kalmıştı. Annemi en son ne zaman böyle gördüm hatırlamıyordum.
Annemin benim evleneceğime bu kadar sevineceğini bilsem daha önce karar verirdim.
Yanıma geldiğinde elinin üstünü öptüm ve gülümsedim.
" Ya ama Jungkook'u kıskanmaya başlayacağım. En son ne zaman böyle giyindiğini hatırlamıyorum anne."
" Ay abartma Jimin. Alt tarafı elbise birkaç makyaj. Yoksa normal halim çirkin mi?"
" Hayır tabiki anne. Sen her halinle güzelsin."
" Tamam. Beni tutma son bir kontrol yapayım."
" Aynı kontrolden sayamadığım kadar yaptın zaten. Artık otur ve bekleyelim."
" Peki tamam o zaman."
Biz birlikte koltuğa oturup beklemeye başladık.
Birkaç dakika sonra zil çaldığında ben de annem gibi heyecanlanmıştım.
Birlikte kapıya gittik ve derin bir nefesten sonra kapıyı açtım. Karşımda gördüğüm bedenle dona kaldım. Nasıl bu kadar yakışıklı olmuştu.
Siyah boğazlı kazak üstüne deri ceket altına da benimki gibi siyah pantolon giymişti. Ayağında ise siyah botları vardı.
Ellerinde sayamadığım kadar poşet ve birde çiçek vardı.
" Sevgilim beni içeri almayacak mısın?"
" Ah pardon bir an daldım. Gel."
Kenara çekilip geçmesini bekledim. Annemde benim yanımda bekliyordu.
Önce anneme sarıldı ve öptü.
" Annenin bu kadar genç ve güzel olduğunu söylememiştin Minnie."
Annem kıkırdayıp sarıldı.
" Bana da sevgilinin bu kadar kibar ve yakışıklı olduğunu söylemedin oğlum."
Ikisi de bana bakıp güldüğünde ben de onlara güldüm.
" Ikinize de birbirinizi yeni tanıdınız. Bu yüzden bahsetmedim. Ayrıca neden beni dışlıyorsunuz. Kıskandım."