"Jiminie, güzelim uyan hadi."
Yanağıma konulan minik öpücük ile gözlerimi açtım.
Gördüğüm ilk kişinin Kook olmasını tabi ki de beklemiyordum.
" Kook senin burada ne işin var?"
Arkasını gösterip oraya baktığında ben de baktım. Annem kapının pervazına yaşlanmış bizi izliyordu.
" Sana da günaydın Chim."
" Özür dilerim Kookie. Günaydın. Sana da günaydın anneciğim."
" Günaydın oğluşum. Ben sizi yanlız bırakayım. Kahvaltı hazır hemen gelin."
" Tamam Jiyeon anne. Ben şu koca bebeği bir kaldırayım hemen geliriz."
Sinirle Kook bakıp konuştum.
" Tamam anne geliriz birazdan."
Annem kıkırdayıp kapıyı kapattı ve gitti. Bende Kook'a döndüm.
" Gelme sebebin ne?"
" Gideyim istersen?"
" Tamam biraz sert oldu ama böyle uyanmayı beklemiyordum."
" Alışsan iyi edersin. Çünkü bundan sonra hep böyle uyanacaksın."
" Eminim. Neyse hadi sen git, bende birazdan gelirim."
" Tamam. Ve ayrıca dün için üzgünüm Jimin."
" Sana üzgün olmamanı söylemiştim Kook. Hadi git bende üzerimi değiştireyim."
" Tamam. Çabuk gel."
Kook odadan çıktıktan sonra banyoya girdim ve yüzümü yıkadım. Dolabımın karşısına geçip öylece beklemeye başladım.
Ne giyeceğime karar veremiyordum. Özensiz mi yoksa özenli mi görünmeliyim?
Aman ne düşünüyorum.
Elime siyah bir pantolon ve beyaz bir tişört aldım ve giydim. Saçlarımı elimle karıştırıp aşağıya indim.
Mutfağa gittim. Içeride annem ve Kook gülerek masayı hazırlıyorlardı.
Şuan tekrar ve tekrar Kook karşıma çıktıyı için şükrediyorum. Annemi böyle gülerken görmek beni çok mutlu ediyor.
" Jimin tembellik etme de bana ve kocana yardım. Hem yazık değil mi çocuğa? O niye yapıyor senin yapacağın işleri?"
" Evlenince de o yapacak ben oturacağım. Hep ben mi yapacağım? Biraz da o yapsın."
Sandalyeyi çekip oturdum.
" Sen yeterki yorulma güzelim. Ben yaparım. Hem ben yorulmuyorum ki Jiyeon anne. Sana yardım etmeyi sevdim."
" Teşekkür ederim oğlum. Çok kibarsın."
" Önemli değil anneciğim."
" Hey bende buradayım ya. Beni de sevin."
" Ben seni zaten seviyorum oğlum."
" Bende seviyorum güzelim."
O kadar gerçekçi söylemişti ki gerçek olduğuna bir an olsun inanmıştım.
" Bende sizi seviyorum."
Koşup ikisinede sarıldım. Ayrılınca birlikte masaya oturduk. Ve yemek yemeğe başladık.
" Çok güzel olmuş ellerinize sağlık."
" Sağ ol oğlum. Ama ben yapmadım. Bugün kahvaltıyı Jungkook hazırladı."